
Bayburt Gezilecek Yerler - Bayburt Gezi Rehberi
Bayburt gezilecek yerler açısından doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve sakin atmosferiyle keşfedilmeyi bekleyen özel rotalar sunar. Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kesişim noktasında yer alan bu şehir, köklü geçmişi ve kendine özgü kültürel mirasıyla ziyaretçilerine huzurlu ve otantik bir deneyim vadeder.

Bayburt’un hem gezip görülecek yerleriyle hem de sıcakkanlı insanlarıyla sizi büyüleyecek pek çok özelliği bulunuyor. Şehirde keşfedilecek pek çok önemli nokta, size unutulmaz bir deneyim yaşatacak.
Bayburt geziniz sırasında TikTok’ta paylaştığınız videoların daha fazla kişiye ulaşmasını istiyorsanız eğer mutlaka TikTok takipçi satın al sayfamıza göz atın!
Bayburt Gezilecek Yerler Listesi
Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan Bayburt, doğanın cömertçe sunduğu güzellikler ve köklü tarihi mirasıyla keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cennet. Yemyeşil vadileri, tarih kokan yapıları ve huzur dolu atmosferiyle ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor.
Tarihi Bayburt Kalesi’nden gizemli Aydıntepe Yeraltı Şehri’ne, Çoruh Nehri’nin büyüleyici manzaralarından Dede Korkut Anıtı’na kadar bu şehirde keşfedilecek çok şey var. Bayburt’un doğal ve kültürel hazinelerini yakından tanımaya hazır mısın? İşte, Bayburt’ta gezilecek yerler:
Aydıntepe Yeraltı Şehri

Aydıntepe Yeraltı Şehri’nin keşfi, tarihe meraklı gezginler için büyük bir sürpriz oldu. 1996 yılında tamamen tesadüfen ortaya çıkarılan bu gizemli yapı, yüzyıllar boyunca toprağın altında saklı kalmış ve gün yüzüne çıkmayı beklemişti.
Şehrin kimler tarafından ve hangi amaçla yapıldığı kesin olarak bilinmese de uzmanlar, buranın savunma ve barınma amacıyla kullanıldığını düşünüyor. Özellikle saldırılar sırasında halkın güvenliğini sağlamak için inşa edildiği tahmin edilen bu yeraltı şehri, içinde barındırdığı detaylarla adeta geçmişe açılan bir kapı gibi.
Yeraltı şehri, yüzeyin yaklaşık 2-2,5 metre altında, volkanik tüf kayalara oyulmuş galerilerden, odalardan ve geniş mekânlardan oluşuyor. Yapının inşasında kullanılan teknikler ve malzemeler, dönemin mühendislik anlayışını gözler önüne seriyor.
Şehirde bulunan dar koridorlar ve geniş salonlar, burada yaşayan insanların gündelik hayatını sürdürebilmeleri için özel olarak tasarlanmış. Üstelik, bazı koridorların dar olması, savunma stratejisiyle ilişkili olabilir.
Aydıntepe Yeraltı Şehri’nde 20’den fazla oda bulunuyor. Bu odaların bazıları depolama alanı olarak kullanılırken, bazıları ise yaşam alanı olarak düzenlenmiş. Yapılan kazı çalışmaları sırasında oturma yerleri, yataklar ve günlük hayatta kullanılan çeşitli eşyalar keşfedildi.
Bu bulgular, şehrin sadece kısa süreli bir sığınak olarak değil, aynı zamanda uzun süre yaşanabilecek bir yer olarak tasarlandığını gösteriyor. Bunun yanı sıra, yeraltı şehrinde su kuyuları ve havalandırma bacaları gibi yapılar da bulunuyor.
Yeraltı şehrinin en dikkat çekici bölümlerinden biri ise bir ibadethane olarak kullanıldığı düşünülen geniş bir alan. Bu alanın muhtemelen bir kilise olduğu tahmin ediliyor. Tarihi kaynaklara göre, birçok yeraltı şehrinde benzer ibadethaneler bulunuyor ve bu durum, yeraltı şehirlerinin yalnızca barınak değil, aynı zamanda dini merkezler olarak da kullanıldığını gösteriyor.
Aydıntepe Yeraltı Şehri, gizemi, tarihi ve benzersiz atmosferiyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Şehri gezerken taş duvarlara dokunabilir, yüzyıllar öncesine uzanan tarihî izleri takip edebilir ve kendinizi adeta geçmişin içinde bir yolculuğa çıkmış gibi hissedebilirsiniz.
Dar tünellerden geçerken eski zamanlarda burada yaşamış insanların izlerini hayal etmek bile insanı derinden etkiliyor. Bu özel yer, hem tarih meraklıları hem de keşif ruhu taşıyan gezginler için kaçırılmaması gereken bir destinasyon olarak öne çıkıyor.
Şehit Osman Türbeleri

Bayburt’a yolunuz düşerse, mutlaka Şehit Osman Türbelerini ziyaret etmelisiniz. Şehrin batısında, yüksek bir tepenin üzerinde yer alan bu türbeler, hem tarihi hem de manevi açıdan son derece önemli bir yere sahip.
Tepenin zirvesinde, etrafındaki manzaraya hakim bir konumda bulunan bu türbeler, hem görsel hem de duygusal olarak ziyaretçilerine derin bir etki bırakıyor. Türbeler, 13. yüzyılda inşa edilmiş olup, Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden birini sunuyor.
Her iki türbe de kare planlı olup, her birinin üzerinde zarif bir kubbe yer almakta. Kubbenin zarafeti, türbelerin hem mimari hem de estetik açıdan ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Dış cephelerinde kullanılan sarı taş, türbelerin güçlü ve tarihi dokusunu pekiştirirken, süslemeler ise bu taşların üzerine işlenen ince detaylar ile adeta bir sanat eseri gibi gözler önüne seriliyor.
Türbelerin içinde yatan kişilerin kimliği tam olarak bilinmemekle birlikte, genel kanı, bu türbelerin Saltukoğulları'na ait olduğu yönünde. Ancak halk arasında yaygın olan bir rivayete göre, türbelerden birinde Mengüç Gazi'nin kardeşi Osman, diğerinde ise kız kardeşi Ümmühan Hatun yatıyor.
Bayburt Kalesi

Bayburt Kalesi, Türkiye'nin en büyük üçüncü kalesi olarak ün kazanmış bir yapıdır ve stratejik konumu ile tarihi bir öneme sahiptir. Karadeniz'i Basra Körfezi'ne bağlayan eski ticaret yolunun üzerinde yer alması, onu pek çok medeniyetin ilgisini çeken bir nokta haline getirmiştir.
Tarih boyunca bu kale, defalarca el değiştirmiş, farklı medeniyetlerin izlerini taşımaktadır. Bugün Bayburt Kalesi'ni ziyaret ettiğinizde, duvarlarında yer alan farklı dönemlere ait izleri ve yapısal değişiklikleri görebilirsiniz. Bu kale, zamanla şekil değiştiren ve tarihsel olayların iç içe geçtiği bir mekan olmuştur.
Kalenin kimler tarafından ve ne zaman inşa edildiği konusunda kesin bir bilgi yoktur. Bazı tarihçiler, kalenin Ermeniler tarafından yapıldığını ileri sürerken, bazılarına göre ise Roma İmparatorluğu tarafından inşa edilmiştir.
Kale, tarih boyunca sayısız savaşa tanıklık etmiş ve bu savaşlarda oldukça önemli bir rol üstlenmiştir. Özellikle Selçuklu döneminde, Trabzon İmparatorluğu’na karşı güçlü bir savunma unsuru olarak büyük bir onarım görmüş, bu da onun stratejik değerini arttırmıştır.
Bayburt Kalesi üzerinde yer alan kitabeler, kale boyunca yapılan onarımların izlerini taşır. Bu kitabeler, kalenin tarihini daha iyi anlamamıza yardımcı olur ve farklı dönemlerin mimari dokusunu günümüze kadar ulaştırır.
Kale sadece askeri ve tarihi bir öneme sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda kültürel bir hazinedir. Dede Korkut hikayelerinden birinde, Beyrek’in ün kazanmak amacıyla fethetmeye çalıştığı kale, işte bu Bayburt Kalesi'dir. Bu kale, Beyrek’in sevgilisi Banu Çiçek ile buluştuğu yer olarak da halk arasında anlatılır.
Dede Korkut'un hikayelerinde kalede geçen olaylar, sadece tarihsel bir bağlamda değil, Türk edebiyatı açısından da önemli bir yer tutar. Kalede, Beyrek’in Banu Çiçek’e yazdığı şiirlerin yer aldığı bir kitap keşfedilmiştir.
Bugün Bayburt Kalesi, hem tarihi hem de kültürel zenginlikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Kale, dik yamaçlar ve yalçın kayalar üzerinde yükseldiği için, manzarası da bir o kadar etkileyicidir.
Ziyaretçiler, kaleye tırmanarak sadece tarihi bir yolculuğa çıkmakla kalmaz, aynı zamanda büyüleyici bir doğa manzarasıyla da karşılaşırlar. Kaleye çıkan merdivenler, adeta bir zaman tüneline girmiş gibi hissettirir.
Sırakayalar Şelalesi

Sırakayalar Şelalesi, Bayburt’un en nadide doğal güzelliklerinden biri olarak, doğa severlerin ve keşif tutkunlarının ilgisini çeken bir mekandır. Bayburt merkeze oldukça yakın bir konumda yer alan Sırakayalar Köyü'nde bulunan bu şelale, şehre birkaç kilometre mesafede olup, doğal hayatla iç içe bir kaçamak arayanlar için mükemmel bir yerdir.
Özellikle yaz aylarında, sıcak havalarda serinlemek isteyenlerin uğrak noktası haline gelen Sırakayalar Şelalesi, insanı büyüleyen bir atmosfer sunar. Şelalenin etrafı, yemyeşil ormanlarla çevrilidir.
Bu ormanlar, doğanın her tonunu barındırarak, her mevsim farklı bir güzellik sunar. Yeşilin tonları arasında kaybolarak, doğa ile huzur dolu bir bağ kurabilirsiniz. Bu sakin ortamda, doğa yürüyüşleri yaparak şelalenin çevresindeki doğal yaşamı daha yakından keşfedebilir ve ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.
Aynı zamanda kuşların cıvıldamaları eşliğinde, doğanın melodisiyle dinlenmek için mükemmel bir fırsat sunar. Sırakayalar Şelalesi'nin etrafındaki ormanlık alan, piknik yapmak isteyenler için de ideal bir yerdir.
Şelale kenarında kuracağınız bir piknik masası ile aileniz veya arkadaşlarınızla keyifli bir gün geçirebilir, doğanın içinde huzurlu bir vakit geçirebilirsiniz. Fotoğraf meraklıları için de bu bölge, harika manzaralar sunar.
Şelalenin etrafındaki doğal güzellikleri fotoğraflayarak Instagram’da paylaşabilir, doğanın içindeki bu anları ölümsüzleştirebilirsiniz.Hem doğal hem de tarihi bir değer taşıyan Sırakayalar Şelalesi, Bayburt’a gelenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yer olarak öne çıkmaktadır.
Çımağıl Mağarası

Çımağıl Mağarası, Bayburt'un Aşağı Çımağıl Mahallesi'nde yer alan doğanın saklı bir harikasıdır. Bu mağara, Jura Alt-Kretase döneminde yaşlı kireç taşlarının içinde meydana gelmiş olup, zaman içinde suyun aşındırıcı etkisiyle şekillenerek bugünkü muhteşem görünümüne kavuşmuştur.
Mağaranın uzunluğu 110 metre ile 1010 metre arasında değişirken, bazı bölümlerinde yüksekliği 30 metreye kadar ulaşmaktadır. Bu etkileyici yapısıyla Çımağıl Mağarası, doğaseverler ve macera tutkunları için keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir doğa mirasıdır.
Mağaranın içi adeta doğanın bir sanat galerisi gibidir. İçerisinde sarkıt ve dikitlerin oluşturduğu büyüleyici manzaraların yanı sıra, mağara incisi, mağara çiçeği, org desenli duvar, traverten basamaklar ve küçük su birikintileri gibi doğanın sabırla şekillendirdiği oluşumlar yer almaktadır.
Zamanla mineral zengini suların damlamasıyla meydana gelen bu benzersiz yapılar, mağaranın görsel çekiciliğini artırarak adeta başka bir dünyaya açılan kapıyı andırır. Dışarıdaki sıcaklık yıl boyunca ortalama 22 derece civarında seyrederken, mağaranın iç kısımlarında sıcaklık 12 dereceye kadar düşmektedir.
Bu doğal serinlik, mağarayı yaz aylarında ziyaret edenler için ideal bir kaçış noktası haline getirir. İçeride ilerledikçe mağaranın üç farklı odadan oluştuğu görülür. Her biri kendine özgü yapısıyla dikkat çeken bu odalar, Kremalı Oda, Hayaletler Odası ve Mavi Oda olarak adlandırılmıştır.
Kremalı Oda, mağaranın en dikkat çekici bölümlerinden biridir. Girişinde sarkıt ve dikitler yer alırken, güney tarafında büyük moloz yığınları bulunmaktadır. Bu odanın ismi, içerideki mineral birikintilerinin oluşturduğu krem rengi yapılardan esinlenerek verilmiştir.
Biraz daha ilerlediğinizde ise Hayaletler Odası'na ulaşırsınız. Bu oda, karanlık ve mistik havası ile dikkat çeker ve ismini loş ışık altında oluşan gölgelerin gizemli görüntüsünden alır. Burada da sarkıt ve dikitlerin oluşturduğu doğa harikaları yer almaktadır.
Mağaranın en etkileyici bölümlerinden biri olan Mavi Oda ise büyüleyici güzelliğiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakır. Girişinde sarkıtlar ve küçük bir su birikintisi bulunurken, odanın en derin noktasında yaklaşık 100 metrekare büyüklüğünde bir göl yer almaktadır.
Bu göl, mağaranın en büyük sürprizi olup, berrak suyu ve mistik atmosferiyle adeta gizli bir cenneti andırmaktadır. Mağara keşfi boyunca duyulan damlayan su sesleri ve yankılanan ayak sesleri, bu doğal harikayı daha da etkileyici hale getirir.
Çımağıl Mağarası, doğa ile iç içe vakit geçirmek isteyenler için eşsiz bir keşif rotası sunmaktadır. Doğal yapısını bozmadan korunmuş olan bu mağara, hem jeolojik hem de görsel açıdan büyük bir değere sahiptir. Gizem dolu odaları, etkileyici kaya oluşumları ve sürprizlerle dolu iç yapısıyla bu mağara, keşfetmeye değer bir doğa hazinesidir.
Korgan Köprüsü

Korgan Köprüsü, Bayburt'un tarihi zenginliklerinin ve doğal güzelliklerinin iç içe geçtiği eşsiz yapılarından biridir. Selçuklu dönemine ait olan bu köprü, Çoruh Nehri üzerinde iki yakayı birleştirerek, yüzyıllar boyunca hem bölgenin hem de Anadolu'nun önemli ulaşım yollarından biri olmuştur.
İpek Yolu’nun başlıca güzergahlarından birine hizmet eden Korgan Köprüsü, sadece bir ulaşım aracı olmanın ötesinde, ticaret ve kültür alışverişinin de aktif bir parçası olmuştur. Bu tarihi yapı, binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlerin etkileşimine tanıklık etmiş, bölge halkı için önemli bir geçiş noktası olmuştur.
Köprünün halk arasında "Meliğin Köprüsü" olarak biliniyor olması, ona bir tür kimlik kazandıran başka bir önemli özelliktir. Bu isim, köprüyü inşa ettiren Selçuklu emiri Melik Cemaleddin Mehmet'ten gelmektedir.
Onun ismiyle özdeşleşen köprü, aslında bir zamanlar Selçuklu imparatorluğunun görkemini simgeleyen bir yapı olarak inşa edilmiştir. Köprü, kesme taştan yapılmış olup, iki büyük gözlü ve sivri kemerli bir yapıya sahiptir.
Köprünün kemerlerinin üst kısmında ve korkuluklarında kullanılan yonu taşı, yapının ne kadar titizlikle inşa edildiğinin bir göstergesidir. Kemerlerin dışında, her iki tarafta yer alan nişler ise köprünün işlevsel yönünü daha da zenginleştiren bir diğer özelliktir.
Bu nişler, o dönemdeki yolcuların dinlenmesi ve ibadet etmesi için özel olarak yapılmış, zaman içinde bu nişler farklı amaçlar için de kullanılmıştır. Bu da köprünün sadece bir geçiş noktası olmanın ötesinde, bölgenin sosyal ve kültürel hayatına katkıda bulunan bir yapı olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Ziyaretçilerine tarihsel bir yolculuk yapma fırsatı sunan Korgan Köprüsü, çevresindeki doğal güzelliklerle birleşerek, bir açık hava müzesi havası yaratır. Köprünün etrafındaki yemyeşil doğa, nehrin serin suları ve köprünün tarihi dokusu, ziyaretçilerine adeta geçmişe bir yolculuk yapıyormuş hissi verir.
Özellikle fotoğrafçılar, bu benzersiz manzarayı ölümsüzleştirmek için köprüyü tercih ederler. Korgan Köprüsü, hem tarih meraklıları hem de doğaseverler için görülmeye değer bir mekan olup, her köşesiyle farklı bir hikaye anlatmaktadır.
Bayburt Saat Kulesi

Bayburt Saat Kulesi, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nin güneydoğusunda yer alan Bayburt ilinin merkezine hakim bir konumda bulunan tarihi ve kültürel açıdan büyük öneme sahip bir yapıdır. 1924 yılında tamamlanmıştır.
Bayburt Saat Kulesi, Millî Mücadele döneminde ülkenin farklı bölgelerinde savaşan Bayburtluların, yaşadıkları yerlerde gördükleri saat kulelerinden ilham alarak inşa edilmiştir. Şehir merkezinin tam ortasında konumlandırılan bu görkemli yapı, zaman içinde Bayburt’un simgesi haline gelmiş ve şehrin kimliğini yansıtan önemli bir kültürel miras olarak korunmaktadır.
Bayburt Saat Kulesi'nin mimarisi, özellikle Çorum Saat Kulesi’ne olan benzerliğiyle dikkat çeker. Yüksekliği 21 metreye ulaşan bu zarif yapı, dairesel bir kaide üzerine inşa edilmiştir ve sekizgen şeklindeki gövdesi, yapının her açıdan etkileyici bir görünüme sahip olmasını sağlar.
Kuleye yükseldiğinizde, kare planlı olan köşk kısmı ise bu yapıyı daha da ilginç kılar. Kulenin şerefesine çıkmak için 41 basamaktan oluşan dar bir merdiven kullanılır, bu da ziyaretçilere hem tarihi bir yolculuk yapma hem de kulenin eşsiz manzarasına ulaşma fırsatı verir.
Bayburt Saat Kulesi’nin dört bir yanına yerleştirilen saatler ve makine aksamı, Almanya'dan ithal edilerek kuleye yerleştirilmiştir. Bu saatler, kulenin işlevini ve zamana olan bağlılığını simgeler ve 29 Ekim 1924 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun birinci yıl dönümünde, çalıştırılmaya başlanmıştır.
Bayburt Saat Kulesi sadece bir saat kulesi olmanın ötesinde, şehrin geçmişiyle olan bağını simgeleyen bir kültürel miras haline gelmiştir. Her gün, özellikle akşam saatlerinde kulenin ışıklandırmaları altında etrafındaki parkta yürüyüş yaparken ya da kulenin fotoğraflarını çekerken, ziyaretçiler bu tarihi yapının sunduğu büyüleyici atmosferi yaşayabilirler.
Kop Şehitliği

Bayburt'un önemli ziyaret yerlerinden biri, Kop Şehitliği'dir. 1916'da Rus işgaline karşı kahramanca direnen Bayburtlu şehitlerin anısına inşa edilen bu şehitlik, şehitlerin isimlerinin yazılı olduğu anıt taşıyla başlar.
Şehitliğin içinde, şehitlerin mezarları, bir cami, kütüphane ve müze yer alır. Ayrıca, şehitlik etrafı yemyeşil bir bahçeyle çevrilidir. Ziyaretçiler, burada şehitlerin vatan uğruna verdikleri mücadeleyi ve fedakarlıklarını derinden hissedebilir.
Şehitlik, Bayburt Kalesi'nin tam karşısında bulunur. Bu kale, şehrin tarihi ve stratejik önemini simgeleyen bir yapıdır ve pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Kop Şehitliği, Bayburt'u ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken tarihi ve manevi bir mekandır.
Baksı Müzesi

Baksı Müzesi, Bayburt'un Bayraktar köyünde yer alan ve hem çağdaş sanat hem de geleneksel el sanatlarını bir arada sunan nadir müzelerden biridir. 2010 yılında kapılarını açan bu özel mekan, Türkiye'nin en yüksek rakımlı müzesi olma özelliği ile dikkat çekiyor.
Baksı Müzesi, sanatseverlerin yanı sıra kültür ve doğa tutkunlarını da kendine çekiyor. Müzenin kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, doğduğu köye bir kültür merkezi kazandırmak amacıyla bu projeyi hayata geçirmiştir. Bu özel projede, köyün tarihini, kültürünü ve doğal zenginliklerini sanatla buluşturmayı hedeflemiş ve büyük bir başarıya ulaşmıştır.
Müze, iki ana bölümden oluşuyor. Bu bölümler, Çağdaş Sanatlar Müzesi ve Geleneksel Sanatlar Müzesi şeklinde isimlendirilmiştir. Çağdaş Sanatlar Müzesi, Türkiye'nin önde gelen sanatçılarının eserlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu bölümde, resim, heykel, fotoğraf ve çeşitli medya sanatlarının örnekleri yer almaktadır.
Çağdaş sanatın tüm modern akımlarını ve toplumsal mesajlarını yansıtan bu eserler, ziyaretçilere sanatı farklı bir bakış açısıyla keşfetme fırsatı sunuyor. Diğer yandan, Geleneksel Sanatlar Müzesi, yöreye özgü halı, kilim, çuval, heybe, çömlek, bakır, ahşap, taş ve kumaş gibi el sanatlarını tanıtarak, geçmişten günümüze uzanan zanaatların izlerini sürmektedir.
Baksı Müzesi, yalnızca bir sergi alanı değil, aynı zamanda kültürel etkinliklerin ve yaratıcı çalışmaların merkezi haline gelmiştir. Müze, bünyesinde bir atölye, kütüphane, konferans salonu ve kafe gibi ek hizmetler sunarak ziyaretçilere geniş bir deneyim yelpazesi sunmaktadır.
Bu olanaklar, sanatçıların üretim yapabileceği, akademik çalışmaların yapılabileceği ve halkla paylaşılabilecek etkinliklerin düzenlenebileceği çok yönlü bir alan yaratmaktadır. Müze, aynı zamanda bölgedeki sosyal hayatı canlandıran ve kültürel gelişimi destekleyen önemli bir merkez olma özelliği taşır.
Müze, Bayburt'un muazzam doğasına hakim bir tepede yer alıyor. Ziyaretçiler, müzeyi gezmenin yanı sıra Kop Dağı'nın görkemli manzarası, Çoruh Vadisi'nin derinlikleri ve Bayburt Kalesi'nin tarihi silueti gibi etkileyici doğal güzellikleri de gözlemleme fırsatına sahip oluyor. Baksı Müzesi, doğayla iç içe bir kültürel deneyim sunarak, ziyaretçilerin ruhunu hem sanatla hem de doğanın huzur verici atmosferiyle besliyor.
Baksı Müzesi'nin etkisi yalnızca sanat dünyasıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda yöre halkının yaşamına da önemli katkılarda bulunuyor. Müze, bölgedeki köylülere istihdam sağlamakta, yerel el sanatlarını canlandırarak bu geleneklerin korunmasına yardımcı olmaktadır.
Eğitim faaliyetleri ve atölye çalışmaları, köydeki gençlerin ve çocukların kültürel mirası daha iyi anlamalarına ve sanatla tanışmalarına olanak tanımaktadır. Ayrıca müze, kültürel etkinliklere ev sahipliği yaparak, bölgenin kültürel çeşitliliğini ve sanatını geniş bir kitleye tanıtmaktadır. Bu anlamda Baksı Müzesi, hem yerel halkın hem de ülke çapındaki sanatseverlerin buluşma noktası olmuştur.
Dede Korkut Türbesi

Bayburt, Türk kültürünün en önemli ve en derin izlerini taşıyan şehirlerden biri olarak, Dede Korkut Hikayeleri'ne ev sahipliği yapmaktadır. Bu hikayeler, Oğuz Türklerinin yaşam biçimlerini, geleneklerini, inançlarını, kahramanlıklarını ve günlük yaşamlarındaki mücadeleleri ayrıntılı bir şekilde anlatır.
Dede Korkut, bu hikayelerin anlatıcısı olmasının yanı sıra, Oğuz Türklerinin bilgesi olarak da büyük bir saygı görür. Onun anlatıları, sadece birer destan olarak kalmaz, aynı zamanda Türk halkının değerlerinin, tarihinin ve sosyal yapısının önemli birer yansımasıdır.
Dede Korkut Türbesi, Bayburt'un Masat Köyü yakınlarında yer alır ve burada Dede Korkut'un hayatını kaybettiğine inanılan bir mezarın üzerine inşa edilmiştir. Türbe, Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan sade ve etkileyici bir yapıdır.
13. yüzyılda inşa edilen bu türbe, zamanın mimari geleneğini yansıtan zarif detaylara sahiptir. Türbenin iç kısmında, Dede Korkut'un mezar taşı ve birkaç tarihi eşyası sergilenmektedir. Bu eşyalara bakıldıkça, Türk kültürünün geçmişten günümüze nasıl bir evrim geçirdiği ve bu evrimin izlerinin nasıl bir araya geldiği hakkında derin bir içgörü elde edilebilir.
Dede Korkut Türbesi'ni ziyaret etmek, sadece bir mezarı görmekten çok daha fazlasıdır; Türk kültürünün köklerine, Oğuz Türklerinin geçmişine ve destanlarının yüzyıllara meydan okuyan izlerine tanıklık etmektir.
Türbenin hemen yanında bulunan Dede Korkut Parkı, ziyaretçilerine sakin bir ortamda bu kültürel mirası daha yakından keşfetme fırsatı sunar. Parkta, Dede Korkut'un heykeli ve hikayelerdeki kahramanların rölyefleri, Oğuz Türklerinin efsanevi kahramanlıklarını simgeler.
Bu kahramanlar, Dede Korkut Hikayeleri'nin en önemli figürleri olup, her biri Türk milletinin tarihindeki kahramanlık ve cesaret anlayışını simgeler. Park, ziyaretçilerini bu kahramanlarla tanıştırırken, aynı zamanda Dede Korkut'un öğretilerine ve değerlerine dair bir yolculuğa çıkarır.
Dede Korkut Müzesi ise, bu kültürel mirası daha derinlemesine anlamak için bir başka önemli noktadır. Müzede, Dede Korkut Hikayeleri'nin el yazması nüshaları, farklı dillerde basılmış kitaplar, eski kostümler, silahlar ve dönemin kültürel objeleri sergilenmektedir.
Her bir eser, Oğuz Türklerinin günlük yaşamı, savaşları ve toplumsal yapıları hakkında ipuçları verir. Müzede sergilenen eserler, ziyaretçilere sadece geçmişi değil, aynı zamanda Türk kültürünün zenginliğini ve çeşitliliğini de sunar.
Bu eserler, Türk halkının sanatını, el işçiliğini ve kültürel değerlerini yansıtarak, geçmişin izlerini geleceğe taşır. Dede Korkut Türbesi, Bayburt'ta gezip görülmesi gereken en önemli yerlerden biridir.
Hem tarihi hem de kültürel anlamda derin bir etkiye sahip olan bu türbe, Anadolu’ya giren Türk kültürünün izlerini takip etmek ve anlamak için mükemmel bir fırsat sunar. Türk milletinin kahramanlık anlayışının ve kültürünün temellerini anlamak isteyenler için Dede Korkut Türbesi ve çevresi, keşfedilecek bir hazine gibidir.
Çoruh Nehri

Bayburt'un en önemli doğal güzelliklerinden biri olan Çoruh Nehri, Türkiye'nin en büyük ve en uzun nehirlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. 442 kilometre uzunluğundaki bu etkileyici nehir, Bayburt'un yanı sıra Erzurum, Artvin ve Erzincan illerinden de geçerek geniş bir coğrafyada kendini gösteriyor.
Çoruh Nehri, özellikle debisinin yüksekliği ve hızlı akışıyla tanınıyor. Bu özellikleri, nehir boyunca çeşitli ekstrem sporların yapılmasını mümkün kılmakta, rafting ve kano gibi heyecan verici aktiviteler için ideal bir ortam sunmaktadır.
Nehrin güçlü akıntıları, doğa severler için adrenalini doruklara taşıyan bir deneyim sağlar. Bununla birlikte, Çoruh Nehri'nin sunduğu tek macera rafting ve kano ile sınırlı değildir. Nehir üzerinde düzenlenen tekne turları da, sakin ve huzurlu bir gezinti yapmak isteyenler için harika bir fırsat sunuyor.
Bu turlar, ziyaretçilere nehrin muazzam doğasını yakından keşfetme imkânı tanırken, aynı zamanda bölgenin benzersiz manzaralarını gözler önüne seriyor. Çoruh Nehri'nin çevresi, zengin flora ve faunasıyla da dikkat çekiyor, bu yüzden doğal yaşamı gözlemlemek isteyen doğa tutkunları için eşsiz bir yer.
Çoruh Nehri, sadece doğal güzellikleriyle değil, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de önemli bir yere sahiptir. Bayburt kent merkezinin ortasından geçmesi, şehre farklı bir atmosfer katmaktadır. Nehrin kıyısında, bölgenin geçmişine ışık tutan tarihi yapılar yer almakta, bu yapılar Çoruh Nehri'nin etrafında şekillenen kültürel mirası günümüze taşıyor.
Ziyaretçiler, bu tarihi yapıları gezerek hem nehrin hem de bölgenin kültürel geçmişini daha yakından tanıma fırsatına sahip olurlar. Çoruh Nehri'nin çevresi, doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bir açık hava müzesini andırıyor, bu da bölgeyi hem macera arayanlar hem de kültürel keşif yapmak isteyenler için cazip bir destinasyon haline getiriyor.
Yakupabdal Tabiat Parkı

Bayburt'un Demirözü ilçesinde yer alan Yakupabdal Tabiat Parkı, Doğu Anadolu Bölgesi'nin en güzel ve en özel tabiat parklarından biri olarak dikkat çekiyor. Yaklaşık 15 kilometrekarelik geniş bir alanı kapsayan bu eşsiz doğal cennet, özellikle nadir bulunan sarıçam ormanları ile kaplı olmasıyla benzersiz bir doğa deneyimi sunuyor.
Park, adeta bir huzur kaynağı olarak, doğayla iç içe olmak isteyen herkes için mükemmel bir kaçış noktası. Burası, sadece doğal zenginlikleriyle değil, aynı zamanda içinde barındırdığı yapay göletiyle de ünlü.
Bu gölet, bölgeye gelen ziyaretçilere doğanın tam kalbinde huzur veren bir manzara sunuyor. Havası, bitki örtüsü ve görsel çeşitliliği ile de "Doğunun Abant'ı" olarak anılıyor. Temiz havası, yeşilin her tonunun sergilendiği doğası ve dinlendirici atmosferi ile burada geçireceğiniz zaman, zihin ve beden sağlığınıza katkı sağlıyor.
Parkın girişinde, sarıçam ormanlarının taze ve ferah kokusu seni karşılar, adeta bir doğa klasiği gibi. Orman yolunda ilerlerken, yemyeşil ağaçların arasında sakin ve huzurlu bir ortamda yürüdükçe, doğanın içindeki bir başka dünyaya adım atmış gibi hissedersiniz.
Gölün etrafına yaklaştıkça, suyun sakin yüzeyinde yansıyan doğa manzaraları gözleri kamaştırır. Göletin etrafında yürüyüş yapabilir, burada dinlenmek için piknik yapabilir ya da balık tutarak doğanın sunduğu keyfi daha da derinleştirebilirsiniz.
Yakupabdal Tabiat Parkı, aynı zamanda doğa yürüyüşleri için de ideal bir yerdir. Parkın içinde, doğa ile baş başa kalmak isteyenler için farklı zorluk seviyelerine sahip yürüyüş parkurları bulunuyor.
Bu parkurlar, doğanın sunduğu güzellikleri adım adım keşfetmek isteyenler için özel olarak tasarlanmış olup, her seviyedeki doğa severin keyif alabileceği rotalar sunuyor. Her köşesi ayrı bir görsel zenginlik barındıran parkta, çeşitli bitki örtüleri ve hayvan türleriyle karşılaşabilir, doğal yaşamın ne kadar renkli ve canlı olduğunu bir kez daha fark edebilirsiniz.
Yakupabdal Tabiat Parkı, yalnızca doğa severlerin değil, aynı zamanda sakin ve huzurlu bir tatil arayanların da ilgisini çeken bir yer. Burası, şehir hayatının stresinden uzaklaşmak ve ruhunuzu dinlendirmek için mükemmel bir kaçış noktası. Doğanın kalbinde huzur dolu bir deneyim yaşamak isteyen herkes için, Yakupabdal Tabiat Parkı, keşfetmeye değer bir cennet.
Soğanlı Geçidi

Karadeniz’in eşsiz doğası ve coğrafi güzellikleri, her yıl milyonlarca turisti kendine çekmeye devam ediyor. Bu güzelliklerin arasında, Bayburt’ta bulunan Soğanlı Geçidi, hem tehlikeli hem de muazzam bir rota olarak öne çıkıyor.
Soğanlı Geçidi, Bayburt ile Trabzon’un Of ilçesini birbirine bağlayan, D-915 karayolu üzerinde yer alıyor ve bu yolculuk, Karadeniz’in doğal dokusuna adeta bir yolculuk yapma fırsatı sunuyor. 1915-1917 yılları arasında Ruslar tarafından inşa edilen bu geçit, 29 keskin virajdan oluşuyor.
Her viraj, hem zorlu bir sürüş deneyimi hem de büyüleyici bir manzara vaat ediyor. Geçidi Bayburt yönünden tırmanmaya başladığında, ilk olarak çıplak ve ıssız bir yol karşılıyor. Yavaşça yükselmeye başlayan yol, çiçeklerle bezenmiş yaylalara doğru yönlendiriyor.
Yüksekliği arttıkça, çevrenin yemyeşil doğası da seni sarhoş ediyor. Yol boyunca her adımda, sağında ve solunda çeşitli çiçekler ve gövdesi kalın ağaçlar seninle birlikte ilerliyor. Bu doğal güzellikler, bir tabloyu andırıyor.
Yol zirveye yaklaştıkça ise dikleşiyor, virajlar bir bir seni karşılıyor. Her virajın ardında, hem cesaretin test ediliyor hem de Karadeniz’in büyüleyici manzarası daha da net bir şekilde gözler önüne seriliyor.
Virajları dönerken, Of'un yukarı vadileri sanki bir tablo gibi karşında duruyor. Doğanın gücüyle iç içe olmanın verdiği huzur, adeta yolculuğunu daha da özel kılıyor. Soğanlı Geçidi, doğaseverler için sunduğu benzersiz doğa harikası manzaraların yanı sıra, macera tutkunlarına sunduğu zorlu virajlar ve heyecan verici tırmanışlarıyla da unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.
Kenan Yavuz Etnografya Müzesi

Bayburt'un Beşpınar Köyü’nde yer alan Kenan Yavuz Etnografya Müzesi, Anadolu’nun değişmemesi gereken eşsiz güzelliklerini muhafaza edip geleceğe taşımak amacıyla kuruldu. İş insanı Kenan Yavuz'un doğup büyüdüğü köyde, bölgenin soyut ve somut kültür mirasını yaşatmak için oluşturulan bu özel müze, hem yerel hem de uluslararası düzeyde büyük bir ilgi görmekte.
5000 metrekarelik kapalı alanı ve toplamda 15 bin metrekarelik geniş bir alanda, 26 farklı mekandan oluşuyor. Bu mekanlarda, geleneksel köy evlerinin yanı sıra, değirmenler, konaklar, amfi tiyatro, kütüphane, yöresel mutfak atölyesi, köy kahvesi ve kırsal yaşamın izlerini barındıran açık ve kapalı alanlardan oluşan bir müze yapısı bulunmaktadır.
Tüm bu bölümler, ziyaretçilerine adeta Anadolu’nun geçmişine ve kültürüne yolculuk yapma fırsatı sunuyor. Müze, aynı zamanda bir "yöresel kültür kompleksi" olarak tasarlandı ve sunduğu çok yönlü deneyimlerle bölgenin kültürel kimliğini gözler önüne seriyor.
Ziyaretçilerine yalnızca sergi alanları sunmakla kalmayıp, bölgenin geleneklerini yaşatmaya yönelik çeşitli etkinlikler de düzenliyor. Bu etkinlikler, müzenin hem Bayburt'un hem de Türkiye'nin kültürel hayatına katkı sağlıyor. Hatta Avrupa'nın da dikkatini çeken bu değerli mekan, 2021 yılında Avrupa Müze Forumu tarafından "Silletto Ödülü"ne layık görüldü.
Bunun yanı sıra, müze, Europa Nostra Kültür Mirası Ödülü’nü de kazandı. Kenan Yavuz Etnografya Müzesi, yıl boyunca çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır. Müze, her yıl düzenlenen Dede Korkut Kültür Sanat Şölenleri’ne de ev sahipliği yapıyor.
Bu şölende, Dede Korkut’un destanları canlandırılıyor, yöresel sanatçılar sahne alıyor ve geleneksel Türk halk müziğiyle renklenen bir atmosfer yaratılıyor. Ayrıca, çeşitli yarışmalarla ziyaretçiler eğlenceli zaman geçirme imkânı buluyor.
Müze, geleneksel şenlikler konusunda da oldukça zengin bir programa sahip. Hedik, helva, harman, tandır yapımı, kem eğirme ve tırpan biçme gibi geleneksel aktiviteler de ziyaretçilere sunuluyor. Bu şenlikler, katılımcılara yöresel lezzetleri tatma, el sanatlarına katılma ve çocuk oyunlarına dahil olma gibi pek çok fırsat sunuyor.
Bayburt Dede Korkut Müzesi

Bayburt Dede Korkut Müzesi, Türk kültürünün en önemli ve değerli eserlerinden biri olan Dede Korkut Hikayelerine ev sahipliği yapan özel bir müzedir. Dede Korkut Hikayeleri, Türk halkının en derin geleneklerini ve tarihsel birikimlerini yansıtan, adeta bir kültür hazinesidir ve bu müze, bu önemli mirası günümüze taşımak amacıyla kurulmuştur.
Bayburt'un tarihî ve kültürel zenginliklerini yansıtan birçok farklı eseri de bünyesinde barındıran müze, sadece bir kültür merkezi değil, aynı zamanda bölgenin tarihine de ışık tutan eşsiz bir kaynaktır.
Müze, Bayburt Kalesi'nin hemen yanında yer alan tarihi bir hamam binasında konumlanmaktadır. Bu, hem mimari açıdan hem de tarihi olarak müzeye farklı bir atmosfer katmaktadır. Müzenin girişine adım atar atmaz, Dede Korkut'un heykeli sizi karşılar ve adeta zaman yolculuğuna çıkacağınızın müjdesini verir.
Müzeye girdiğinizde ise, Dede Korkut Hikayelerinin anlatıldığı 12 bölümden oluşan kapsamlı bir sergiyle karşılaşırsınız. Her bir bölüm, farklı bir hikayeyi, kahramanlarını ve bu kahramanların yaşadığı olayları detaylı bir şekilde sunar.
Bu bölümlerde, hikayelerin geçtiği mekanlar ve bu mekanların kültürel önemi hakkında da bilgiler verilmektedir. Ayrıca, Dede Korkut Hikayeleri'ne ait silahlar, kıyafetler, müzik aletleri, takılar, halılar, kilimler, heykeller, resimler ve maketler de sergilenerek ziyaretçilere hem görsel hem de kültürel anlamda derin bir deneyim sunar.
Müzenin ikinci katı ise, Bayburt'un geçmişine ışık tutan önemli eserlerle doludur. Burada, Bayburt'un farklı dönemlerdeki yöneticilerine, savaşlarına, kültürel gelişimine, sanatsal mirasına, mimarisine, eğitimine, ekonomisine ve sosyal hayatına dair çok değerli bilgiler sunulmaktadır.
Bayburt'ta yaşamış veya bu şehre bağlı olan ünlü kişilerin portreleri, eserleri, ödülleri ve günlük yaşamlarında kullandıkları eşyalar da bu katın önemli parçalarını oluşturur. Böylelikle, Bayburt'un tarihî kimliği, sadece Dede Korkut Hikayeleri ile değil, çok yönlü bir şekilde ziyaretçiye aktarılmaktadır.
Müzenin son katında ise Bayburt'un doğal güzelliklerine, coğrafi özelliklerine, bitki ve hayvan çeşitliliğine, iklimine ve yöresel lezzetlerine odaklanan özel bir bölüm yer almaktadır. Bu bölüm, Bayburt'un zengin doğasını tanıtırken, aynı zamanda bölgenin kültürel çeşitliliğini ve yaşam biçimini de gözler önüne serer.
Bayburt'un eşsiz doğasının sunduğu zenginlikler ve bu topraklarda yetişen bitkiler ile yapılan geleneksel yemekler hakkında bilgi edinmek, ziyaretçilere hem tarihi hem de doğayı birleştiren bir deneyim sunar.
Bayburt Dede Korkut Müzesi, Bayburt'un kültürel mirasını koruyan, tanıtan ve yaşatan önemli bir merkezdir. Bu müze, hem Dede Korkut Hikayeleri'ni hem de Bayburt'un tarihini, doğasını ve kültürünü derinlemesine keşfetmek isteyen herkes için görülmesi gereken bir yerdir.
Ziyaretçiler, bu müzede sadece tarihî bir yolculuğa çıkmakla kalmaz, aynı zamanda Türk kültürünün köklü geçmişine dair çok önemli izler bırakacak bir deneyim yaşarlar. Bayburt Dede Korkut Müzesi, kültürel ve tarihi mirası yaşatmanın yanı sıra, Türk halkının değerlerine ve geçmişine duyulan saygıyı simgeleyen bir mekan olarak önemli bir yer tutmaktadır.
Ferahşat Bey Camii

Ferahşat Bey Camii, Bayburt’un Demirözü ilçesine bağlı Pulur (Gökçedere) kasabasında yer almakta ve bölgenin en önemli tarihi yapılarından biridir. Bu cami, Akkoyunlu Devleti’nin valilerinden Ferahşat Bey tarafından yaptırılmıştır.
Ferahşat Bey, Osmanlı Devleti’ne sığınmadan önce Akkoyunlu Devleti'nde önemli bir görevde bulunuyordu. Osmanlı topraklarında, özellikle Yavuz Sultan Selim’in İran seferinde ve Ridaniye Savaşı’nda yer alarak, Osmanlı İmparatorluğu'na büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Ferahşat Bey, yalnızca camiyi değil, aynı zamanda Pulur’da medrese, han, hamam, imaret ve konukevi gibi pek çok önemli yapıyı da inşa ettirmiştir. Ancak, zamanla bu yapılar arasında sadece cami ve medrese günümüze ulaşabilmiştir.
Ferahşat Bey Camii, Osmanlı mimarisinin öne çıkan tek kubbeli cami tipine uygun olarak inşa edilmiştir. Yapımında kullanılan iki renkli kesme taşlar, caminin dış cephesine zarif bir estetik kazandırmıştır.
Caminin minaresi ise, geleneksel Osmanlı camilerinin aksine, tuğladan inşa edilmiştir ve bu da yapının mimari farklılıklarını ortaya koymaktadır. Camiye ait olan son cemaat yeri, üç büyük sütunun taşıdığı ve üzeri kubbeyle örtülmüş olan bölümüyle dikkat çeker. Bu bölge, camiye gelenlerin rahatça toplanabileceği geniş bir alan sunmaktadır.
Caminin iç yapısı, sade ve etkileyici bir görünüme sahip olup, kare planlıdır. İç mekanın ferah ve huzurlu atmosferi, bölgenin dini ve kültürel değerlerine olan saygıyı yansıtır. Caminin yanında yer alan medrese, L biçiminde ve beş bölümlü olup, yığma yapım sistemiyle inşa edilmiştir.
Medresenin kapı ve pencereleri, dönemin estetik anlayışına uygun olarak zarif kemerlerle süslenmiş ve üzerinde Farsça yazılı kitabeler yer almaktadır. Bu yazıtlar, hem yapının tarihini hem de kültürel bağlamını ortaya koymaktadır.
Ferahşat Bey Camii, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda Bayburt’un tarihi ve kültürel mirası açısından da son derece önemli bir yapıdır. Ziyaretçiler, bu camiyi gezerek Ferahşat Bey’in hayatı ve Osmanlı döneminin önemli savaşları hakkında bilgi sahibi olabilirler.
Ayrıca, caminin mimari yapısındaki detaylar, Osmanlı dönemi sanatının ve mühendisliğinin ne kadar gelişmiş olduğunu gözler önüne serer. Ferahşat Bey Camii, aynı zamanda Pulur kasabasının simgesi haline gelmiş ve kasaba halkı için önemli bir manevi değer taşımaktadır.
Varzahan Manastırı

Varzahan Manastırı, Bayburt’un Uğrak köyünde, 12. yüzyılda inşa edilmiş olan tarihi bir Ermeni kilisesidir. Manastır, eski adıyla Varzahan olan köyün ismini alarak, hem dini hem de kültürel açıdan önemli bir merkez haline gelmiştir.
Bu kutsal mekan, tarihler boyunca birçok alim, sanatçı ve din adamını yetiştiren, bölgenin en önemli eğitim ve kültür merkezlerinden biri olmuştur. Varzahan Manastırı, kesme taş ve tuğla malzemelerle inşa edilmiş olup, L şeklinde beş bölümlü, tek katlı bir yapıya sahiptir. Manastırın yapısında kullanılan taşlar, dönemin mühendislik bilgisini ve taş işçiliğini gözler önüne serer.
Manastırın kapı ve pencerelerinin kemerleri üzerinde yer alan Farsça yazılı kitabeler, yapının tarihiyle ilgili önemli bilgiler sunar. Bu kitabeler, manastırın inşa edilme ve zamanla gerçekleştirilen onarımlarını, Varzahan köyünün tarihi gelişimini ve Ermeni kültürünün o dönemdeki özelliklerini detaylı bir şekilde anlatmaktadır.
Yazıtlar, bu kutsal mekanın hem yerel hem de bölgesel anlamda ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu gözler önüne sererken, aynı zamanda dönemin kültürel ve sanatsal zenginliğini de ortaya koymaktadır.
Manastırın çatısı, çok yönlü bir eğime sahip olup, sac malzeme ile kaplanmıştır. Bu yapı, hem estetik hem de işlevsel açıdan önemli bir tasarım örneği sunmaktadır. Manastırın ana girişleri, köy meydanına bakan güney ve batı cephelerinden yapılmaktadır.
Varzahan Manastırı, yalnızca tarihi bir yapı olmanın ötesinde, günümüzde de büyük bir ilgi görmektedir. Ziyaretçiler, hem dini hem de kültürel mirası keşfetmek amacıyla bu tarihi mekanı ziyaret etmektedirler.
Bayburt Evleri

Bayburt Evleri, kentin geleneksel mimarisini en güzel şekilde yansıtan, kültürel ve tarihi değerlerle bezeli evlerdir. Bu evler, taş, ahşap ve harpuştan (ahşap ile çamurun karışımından yapılan bir malzeme) yapılmış olup, kendilerine has mimari özellikleriyle dikkat çekerler.
Her bir ev, oda, sofa, avlu, dam, ambar, ocak ve baca gibi farklı bölümlerden oluşur. Bu bölümler, hem işlevsel hem de estetik açıdan büyük bir uyum içindedir. Bayburt Evleri, kullanılan doğal malzemeler ve ustalıkla yapılmış inşa teknikleriyle, yalnızca bir konut değil, aynı zamanda birer sanat eseri olarak karşımıza çıkar.
Bayburt Evleri, sadece fiziksel yapılarıyla değil, aynı zamanda Bayburt'un kültürünü, yaşam tarzını, sanatını ve zanaatını da bünyesinde barındırır. Bu evlerde, kentin halkının gündelik hayatına dair izler bulmak mümkündür.
Gelenek ve göreneklerin yaşatıldığı, misafirperverliğin en güzel örneklerinin sergilendiği bu evlerde, el işlerinin, yemek kültürünün ve eğlencelerin izlerine de rastlamak mümkündür. Zengin bir geçmişin yansıması olan bu yapılar, Bayburt halkının yaşamını, bir arada ve dayanışma içinde nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serer.
Bayburt Evleri aynı zamanda Bayburt'un tarihine dair çok önemli ipuçları sunmaktadır. Kentin geçmişte yaşadığı zorlu savaşlar, depremler, yangınlar ve göçler gibi pek çok olaya rağmen, bu evler dimdik ayakta kalabilmiştir.
Helva Köyü Buz Mağarası

Bayburt'ta bulunan Helva Köyü Buz Mağarası, Türkiye'nin en ilginç ve etkileyici doğal güzelliklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Doğanın büyüleyici bir sanat eseri olan bu mağara, zengin buz tabakalarıyla kaplanmış ve içindeki sarkıt ve dikitler, ışığın yansımasıyla muazzam bir görsel şölen oluşturuyor.
Mağara, yaklaşık 15 metre uzunluğa ve 10 metre genişliğe sahip, ancak içine adım attığınız anda büyüklüğünden çok, sunduğu görselliğin derinliği sizi etkisi altına alıyor. Girişi, bir kaya parçasının altında gizli ve dar bir geçitten ulaşılıyor, bu da ona gizemli bir hava katıyor.
Mağaraya girdiğinizde karşınıza çıkan manzara adeta masalsı. Buzlarla kaplı duvarlar, tavandaki sarkıtlar ve zemindeki dikitler, kristal saray atmosferi yaratıyor. Her bir buz kristali, ışığın her türlü yansımasını alarak, mağaranın içinde adeta bir ışık oyununa dönüşüyor.
Mağaranın içindeki sıcaklık ise genellikle sıfır derecenin altında seyrediyor, bu da yerin altındaki bu doğal yapının kalıcı buz özelliklerini korumasını sağlıyor. Helva Köyü'ne yaklaşık 3 kilometre mesafede bulunan Buz Mağarası’na gitmek için, köyden yürüyerek veya araçla ulaşım sağlayabilirsiniz.
Mağarayı ziyaret etmek için en ideal zaman ilkbahar ve yaz aylarıdır, çünkü kışın mağaranın girişi karla kapanabiliyor, bu da ulaşımı zorlaştırabiliyor. Helva Köyü Buz Mağarası, yalnızca Bayburt’un değil, Türkiye'nin en nadir ve etkileyici doğa harikalarından biri olarak kabul ediliyor.
Pamuktaş Tabiat Parkı

Bayburt'un Pamuktaş Köyü'nde yer alan Pamuktaş Tabiat Parkı, doğayla iç içe bir gün geçirmek isteyenler için mükemmel bir kaçış noktasıdır. Bayburt Merkez'e sadece 36 kilometre mesafede bulunan bu park, ziyaretçilerine temiz havası, sakin ortamı ve yemyeşil doğasıyla huzurlu bir atmosfer sunuyor.
Şehir hayatının gürültüsünden uzaklaşmak ve doğal güzelliklerin tadını çıkarmak isteyenler için adeta bir cennet. Pamuktaş Tabiat Parkı, zengin florasıyla da dikkat çekiyor. Çam, meşe, kayın ve kestane gibi farklı ağaç türlerinin yanı sıra, parkta birçok farklı bitki türü de bulunuyor.
Doğaseverler, bu zengin bitki örtüsünün içinde yürüyüş yaparken hem gözlerini hem de ruhlarını dinlendirebilecekleri anlar yaşıyorlar. Parkın içinde yer alan gölet, sadece doğal güzellik açısından değil, aynı zamanda biyolojik çeşitlilik açısından da önemli bir yer tutuyor.
Gölet, çeşitli kuş türlerinin yaşam alanı olduğundan, buraya gelen kuş gözlemcileri için eşsiz bir fırsat sunuyor. Ziyaretçiler, gölet çevresinde sessiz bir şekilde kuşları izleyebilir, doğanın sunduğu bu güzellikleri keşfederken unutulmaz anılar biriktirebilirler.
Pamuktaş Tabiat Parkı, doğa yürüyüşlerinin yanı sıra, bisiklet sürme, piknik yapma ve kamp kurma gibi aktivitelerle de öne çıkıyor. Ziyaretçiler, parkın çeşitli köşelerinde yer alan piknik alanlarında sevdikleriyle keyifli zaman geçirebilir, doğanın içinde huzur bulabilirler.
Ayrıca, parkın içindeki yürüyüş ve bisiklet yolları, doğayla baş başa kalmak isteyenler için mükemmel birer seçenek sunuyor. Bu yolları kullanarak parkın her köşesini keşfetmek, doğanın sunduğu tüm güzelliklere tanıklık etmek mümkün.
Pamuktaş Tabiat Parkı, özellikle bahar ve yaz aylarında yoğun ilgi görüyor. Doğanın uyanışını, çiçeklerin açışını ve ağaçların yeşermesini görmek için bu zamanlar en ideal dönemlerden biri. Eğer doğa ile iç içe, huzurlu bir gün geçirmek istiyorsanız, Pamuktaş Tabiat Parkı sizi bekliyor.
Ahi Emir Ahmedi Zencan Türbesi

Bayburt'un tarihi merkezine adım attığında, kentin zengin geçmişine dair birçok önemli ve ilginç mekân seni bekliyor. Bu yerler arasında öne çıkanlardan biri, Ahi Emir Ahmedi Zencan Türbesi. 12. yüzyıldan kalma bu türbe, sadece bir anıt mezar olmanın çok ötesinde bir anlam taşıyor.
Anadolu'nun manevi ve ticari hayatına önemli katkılarda bulunan bir bilgenin anısına adanmış olan bu mekan, hem tarih hem de kültür açısından büyük bir değere sahip. Ahi Emir Ahmedi Zencan, Ahilik geleneği ve Anadolu'daki ticaret hayatı için önemli bir figür olup, onun öğretileri hala birçok insan için ilham kaynağı olmaktadır.
Türbe, kesme taştan inşa edilmiştir ve sade ama zarif mimarisiyle dikkat çeker. Görkemli bir yapıyı andırmaktan ziyade, gösterişten uzak, bir o kadar da zarif olan bu türbe, her detayıyla zamanın ruhunu yansıtır. Sade mimarisi, içine girdiğinde seni bir huzur içinde sarar.
Giriş kapısının üzerinde bulunan Arapça kitabe ise, türbenin kimin için inşa edildiğini ve yapılış tarihini ziyaretçilere aktaran önemli bir detaydır. Kitabe, türbenin geçmişine dair çok değerli bilgiler sunarken, türbenin kimliğini de gözler önüne serer.
Türbenin içine adım attığında, huzurlu bir atmosferin seni karşılayacağı kesin. İçerideki duvarlarda yer alan çiniler ve ahşap oymalar, dönemin ustalarının ne kadar ince ve titiz bir işçilikle çalıştıklarını gösterir.
Ortada yer alan sanduka ise, Ahi Emir Ahmedi Zencan'ın türbesinin asıl yeri olup, buraya adanmış olan saygı ve manevi değerlerin bir yansımasıdır. Ahi Emir Ahmedi Zencan Türbesi sadece tarih meraklılarının ilgisini çeken bir yer olmanın çok ötesindedir.
Ahilik geleneğinin takipçileri de burayı ziyaret ederek, Ahi Emir Ahmedi Zencan’ın öğretilerini anmakta ve ondan ilham almakta. Bu ziyaret, sadece bir türbe gezisi değil, aynı zamanda bu geleneğin derin anlamlarını keşfetme fırsatıdır.
Türbenin hemen yanında bulunan müzede ise, Ahilik geleneğine ait çeşitli eserler sergilenmektedir. Bu eserler, geçmişin izlerini günümüze taşır ve misafirlerine Ahilik kültürünü daha yakından tanıma imkanı verir.
Ahi Emir Ahmedi Zencan Türbesi'ni ziyaret ederek, yalnızca tarihi bir mekânı görmekle kalmazsınız. Aynı zamanda, Anadolu’nun manevi değerlerine ve Ahilik geleneğine de derinlemesine bir bağ kurma şansı elde edersiniz.
Sünür Kutlu Bey Türbesi

Bayburt'un Çayıryolu Köyü’nde gizli kalmış bir değer olan Sünür Kutlu Bey Türbesi, 14. yüzyıldan beri ziyaretçilerini kabul ediyor. Kesme taştan yapılmış, sade ancak etkileyici bir yapıya sahip olan türbe, dikdörtgen bir plana ve kubbeli bir çatıya sahip.
İç mekân, derin bir huzur veren atmosferiyle dikkat çekiyor; duvarlarda ise Kur'an ayetleri ve hat sanatının örnekleri yer alıyor. Türbenin tam merkezinde yer alan Kutlu Bey’in sandukası, üzerinde yer alan motifler ve kabartmalarla o dönemin sanat anlayışını gözler önüne seriyor.
Çevresindeki diğer sandukalar ise Kutlu Bey'in ailesine ait. Tarihi zenginliğiyle etkileyici olan bu türbe, yalnızca bir anıt değil, manevi bir mekân olarak da büyük önem taşıyor. Kutlu Bey’in manevi mirasını hissetmek ve tarihle bağ kurmak isteyenler için burası mükemmel bir adres.
Türbeyi ziyaret ettiğinizde, sadece bir yapıyı görmekle kalmaz, aynı zamanda Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslam’ın yayılmasında önemli rol oynayan bir ailenin izlerini de takip etmiş oluyorsunuz. Bayburt gezilecek yerler arasında bulunan Sünür Kutlu Bey Türbesi, sizi bekliyor.
Aydıntepe Yaylası

Doğanın kucağında, bulutların üzerinde bir cennet köşesi arayanlar için Aydıntepe Yaylasına adım atmak yeterlidir. Eşsiz doğası ve huzur veren atmosferiyle, her anı bir ömre bedel olan bu yaylada, yeşilin her tonunu barındıran manzarası ziyaretçilerini büyüleyecektir.
Aydıntepe Yaylasına varıldığında, ilk karşılayan şey, masmavi gökyüzü ve adeta bir halı gibi yayılmış sonsuz yeşilliktir. Hemen etrafa bakıldığında, dağların heybetli duruşu ve ormanların gizemli atmosferi insanı adeta içine çeker. Yaylanın her köşesi doğanın eşsiz güzellikleriyle bezeli; adım atılan her yer, rengarenk çiçekler ve mis kokulu yeşil bir ortamla dolup taşmaktadır.
Yaylada yapılabilecek birçok aktivite, ziyaretçileri beklemektedir. Dilersen göl kenarında dinlenebilir, sakin suların üzerindeki yansımalara dalarak doğanın huzur veren sesleriyle baş başa kalabilirsiniz.
Yaylanın serin sularında balık tutarak, doğayla iç içe geçireceğin zaman, her anı daha da özel kılabilir. Eğer daha hareketli bir deneyim arıyorsanız, geniş arazilerde bisiklet sürebilir ya da yaylanın huzur veren atmosferinde at binmenin keyfini çıkarabilirsiniz.
Aydıntepe Yaylası, sadece görsel değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı sunmaktadır. Her bir aktivite, doğayla bütünleşip sakinliğin tadını çıkarırken aynı zamanda adrenalin dolu anlar yaşamanızı sağlamakta.
Ancak Aydıntepe Yaylası'nın en unutulmaz anlarından biri de kesinlikle gün batımıdır. Güneş, dağların arkasına saklanırken gökyüzü adeta bir renk cümbüşüne dönüşür. Altın sarısı, turuncu ve pembe tonları, gökyüzünde adeta bir tablo gibi yayılır ve bu eşsiz manzaraya şahit olmak, buraya adım atan her ziyaretçiye huzur ve derin bir rahatlama hissi verir.
Bayburt Bedesteni

Bayburt’ta keşfedilmesi gereken en etkileyici mekanlardan biri, Ulu Cami’nin yakınlarında yer alan ve çarşı içinde bulunan tarihi Bedesten (Taşhan) olarak öne çıkmaktadır.. Yapım tarihi ve inşa eden kişiler hakkında net bir bilgi bulunmasa da, Osmanlı döneminde ticaretin merkezi olarak kullanıldığı düşünülmektedir.
Bedesten, üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, kemerli bir giriş kapısı ile iki tarafında küçük odalar yer alırken, ikinci bölümde büyük bir avlu ve bu avluyu çevreleyen dört sırada 44 dükkan bulunmaktadır.
Üçüncü bölümde ise, avlunun karşısında bir başka kemerli kapı ve arkasında iki katlı bir yapı yer alır. Bu bölüm, bedestenin en önemli kısmı olarak kabul edilir; burada yöneticiler ve muhafızlar kalır, aynı zamanda bedestende saklanan değerli eşyalar burada korunurdu.
Günümüzde depo olarak kullanılan Bedesten, geçmişin izlerini görmek isteyenler için eşsiz bir deneyim sunuyor. Mimari yapısı, ustalıkla işlenmiş detayları ve genel atmosferi, ziyaretçilerini tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarabilir.
Kaleardı Şehir Parkı

Bayburt'u keşfederken dinlenmek isterseniz, şehir merkezinde bulunan Kaleardı Şehir Parkı ideal bir durak. Çoruh Nehri'nin hemen yanında yer alan ve yaklaşık 50 bin metrekarelik bir alana yayılan bu park, şehrin en sevilen dinlenme ve eğlence noktalarından biri olarak dikkat çekiyor.
Parka adım attığınızda geniş, ferah bir alan seni karşılıyor. Doğayla iç içe yürüyüş yapabilir, çimenlerin üzerinde uzanıp rahatlayabilir veya güneşin keyfini çıkarabilirsiniz. Ayrıca, spor aletleri, çocuk oyun alanları, kafeterya ve restoranlar gibi çeşitli olanaklar da sunuluyor.
Çoruh Nehri'nin manzarası ise parka ayrı bir güzellik katıyor. Nehir kenarındaki yürüyüş yollarından geçerken, sakin suyun ve yeşil alanların içinde kaybolmak oldukça huzur verici. Gün batımında ise parkın manzarası adeta büyüleyici bir hal alıyor.
Bayburt'a Ne Zaman Gidilir?
Bayburt'ta, Doğu Karadeniz iklimiyle Doğu Anadolu'ya özgü karasal iklim arasında bir geçiş iklimi hakimdir. Bu nedenle, il genelinde yılın farklı dönemlerinde belirgin iklimsel değişiklikler gözlemlenmektedir. Yaz aylarında, bölge genellikle sıcak ve kurak bir hava ile karşı karşıya kalır.
Sıcaklıklar yükselirken, yağış miktarı oldukça düşer, bu da özellikle tarım ve sulama konusunda zorluklara yol açabilir. Kış aylarında ise tam tersi bir durum yaşanır; hava soğur, kar yağışı artar ve bölge, yoğun yağışlar nedeniyle daha soğuk ve karlı bir görünüme bürünür.
Bu iklim değişimleri, bölgeyi hem doğa severler hem de macera tutkunları için farklı mevsimlerde cazip kılmaktadır. Bayburt'a turizm amaçlı gitmek isteyenler için en ideal zaman ise bahar aylarıdır. Bu dönemde hava genellikle ılıman ve daha dengelidir, doğa canlanır ve bölgenin eşsiz manzaralarını keşfetmek için en uygun koşullar oluşur.
Bahar, aynı zamanda yerel festivaller ve kültürel etkinliklerin de yoğun olduğu bir dönemdir, bu nedenle ziyaretçiler hem doğal güzelliklerin tadını çıkarabilir hem de Bayburt'un zengin kültürünü daha yakından deneyimleyebilirler.
Bayburt'ta Kaç Gün Kalınır?
Bayburt'u tam anlamıyla keşfetmek ve şehrin sunduğu tüm tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri görmek için en az 3 gününüzü ayırmalısınız. Bu süre, hem şehrin merkezi hem de çevresindeki önemli bölgeleri gezip görmek, yerel lezzetleri tatmak ve Bayburt'un sakin atmosferinde kaybolmak için yeterli olacaktır.
3 günlük bir gezinin ilk günü, şehri gezip, Bayburt Kalesi ve Bayburt evlerini keşfederken, ikinci gününü de çevre köyleri ve doğa harikalarını keşfe çıkarak geçirebilirsiniz. Üçüncü gününüzde ise yerel pazarlarda alışveriş yapabilir, yöresel lezzetleri deneyebilir ve Bayburt'un kendine özgü kültürünü daha derinlemesine keşfetme fırsatı bulabilirsiniz.
Bayburt’a Nasıl Gidilir?
Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinin kesişim noktasında, antik İpek Yolu güzergâhında yer alan tarihi Bayburt şehrine otobüs, özel araç ya da uçakla kolayca ulaşabilirsiniz. Şehir merkezine yakın konumda yer alan Bayburt Otogarı'na Türkiye'nin her köy ve şehrinden direk otobüs seferleri yapılmaktadır.
Özel aracınızla Bayburt’a İstanbul’dan yaklaşık 14 saatte ulaşabilirsiniz. Yolculuk için E80, Anadolu Otoyolu, 0-4, D200 ve 88 numaralı karayollarını kullanabilirsiniz. Ankara'dan ise D190, Amasya-Erzincan Yolu, D100 ve 80 karayollarını takip ederek 9 saatte Bayburt’a ulaşabilirsiniz.
Samsun'dan D010 ve E70 karayollarını kullanarak 6 saatte, Trabzon’dan ise Aralık yolu üzerinden 2 saatte Bayburt’a varabilirsiniz.Uçakla seyahat etmek isteyenler için Bayburt’a en yakın havalimanları Erzurum Havalimanı (117 km) ve Trabzon Havalimanı (132 km) olup, bu havalimanlarından otobüs ya da minibüsle 1-2 saatlik bir yolculuk yaparak ulaşabilirsiniz.
Bayburt’tan Ne Alınır?
Bayburt'u çevreleyen Kop ve Kaçkar Dağları'nın eteklerinde, 1500-2500 metre yükseklikteki çiftliklerde, zengin çiçek florasının etkisiyle tamamen organik olarak üretilen Bayburt balı, şehrin en popüler hediyeliklerinden biri haline gelmiştir.
Bu ünlü ve sağlıklı balları, hem şehir merkezindeki bal dükkanlarında hem de semt pazarlarında kolaylıkla bulabilirsiniz. Bir diğer yöresel değer olan ehram dokumacılığı, Bayburt'ta büyük bir sevgiyle yaşatılmaktadır.
Koyun yününden el tezgahlarında titizlikle dokunan ehram kumaşlarından yapılan örtüler, yelekler, giysiler, şallar ve fularlar, Bayburt'un en fazla tercih edilen hediyelik eşyaları arasında yer alır. Ayrıca, el dokuması halı ve kilimlerin de oldukça popüler olduğu Bayburt'ta, bu geleneksel ürünleri, şehrin tarihi çarşılarında ve atölyelerinde satın alabilirsiniz.
Bayburt'ta Ne Yenir?
Bayburt, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle olduğu kadar, lezzetli mutfağıyla da dikkat çeker. Karadeniz'in etkisiyle şekillenen, yöresel malzemelerin öne çıktığı Bayburt mutfağı, sofralarına misafirlerini kendine hayran bırakacak eşsiz tatlar sunuyor. Peki, Bayburt’ta ne yenir?
- Tel helva
- Kesme çorba
- Tatlı çorba
- Kara pancar yemeği
- Galacoş
- Ekşi lahana yemeği
- Lor dolması
- Ayranlı çorba
- Herse yemeği
- Haşıl
- Bayburt tava
Bayburt’tan sonra gezilecek bir yer arıyorsanız eğer mutlaka “Batman Gezilecek Yerler” isimli içeriğimize göz atın!
