
Adıyaman Gezilecek Yerler
Adıyaman gezilecek yerler bakımından zengin tarihi mirası, eşsiz doğası ve kültürel dokusuyla keşfedilmeyi bekleyen bir şehirdir. Tarihin izlerini her köşesinde hissettiren bu topraklar, ziyaretçilerine benzersiz bir atmosfer sunar.

Hem doğa severler hem de tarih tutkunları için birbirinden etkileyici duraklara ev sahipliği yapan Adıyaman, mistik havasıyla unutulmaz bir keşif deneyimi vadeder. Sessiz ve huzurlu köylerinden görkemli manzaralara uzanan bu yolculuk, geçmişle bugün arasında kurulan güçlü bir köprüdür.
Adıyaman geziniz sırasında Instagram’da paylaşmış olduğunuz gönderilerin daha fazla beğeni alması için mutlaka takipçi satın al sayfamıza göz atın!
Adıyaman Gezilecek Yerler Listesi
Tarih, kültür ve doğa tutkunları için eşsiz bir keşif noktası olan Adıyaman, köklü geçmişiyle ziyaretçilerini zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. M.Ö. 4000’lere uzanan tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan bu büyüleyici şehir, her köşesinde saklı kalmış hikâyeler barındırıyor.
1987 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren görkemli Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı’ndan günümüze ulaşan etkileyici taş heykelleri ve yazıtlarıyla tarih meraklılarının vazgeçilmez rotalarından biri. İşte, Adıyaman’da gezilecek yerler:
Nemrut Dağı Milli Parkı

Büyüleyici güzelliği ve tarihi önemiyle tüm dünyadan her yıl binlerce tarih, arkeoloji ve kültür meraklısını kendine çeken 2150 metre yükseklikteki Nemrut Dağı, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya tarihinin en etkileyici noktalarından biri olarak kabul ediliyor.
1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen ve keşfedilmeye değer eşsiz bir yer olan Nemrut Dağı, sahip olduğu tarihi dokusuyla ziyaretçilerini adeta geçmişe doğru büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.
1988 yılında dağ eteklerindeki tarihi hazineler koruma altına alınarak bölge milli park ilan edildi ve o günden bu yana tarih meraklılarının vazgeçilmez rotalarından biri olmayı sürdürüyor. Kommagene Krallığı’nın görkemli mirasını günümüze taşıyan Nemrut Dağı, dağın yamaçlarına yayılmış devasa taş heykelleri, kayalara işlenmiş kabartma yazıtları ve binlerce yıl öncesine uzanan harabeleri ile ziyaretçilerini büyülüyor.
Kral I. Antiochos’un tanrılarla kendisini yan yana betimlediği anıtsal heykeller, hem sanatsal hem de tarihi açıdan büyük bir öneme sahip. Antik dünyanın mistik atmosferini günümüze taşıyan bu heykeller, yalnızca büyüklükleriyle değil, üzerlerindeki detaylı işlemeler ve sembollerle de dikkat çekiyor.
Binlerce yıldır pek çok efsaneye konu olan Nemrut Dağı, hala keşfedilmeyi bekleyen sırlarıyla tarihçilerin, arkeologların ve gezginlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Özellikle gün doğumu ve gün batımlarında adeta altın bir parıltıya bürünen dağın zirvesinden izleyebileceğiniz manzara, doğa ve fotoğraf tutkunları için benzersiz bir deneyim sunuyor.
Turizm dergilerinin kapaklarını süsleyen bu muhteşem manzaralar, ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatırken, gökyüzünün pastel tonlara büründüğü saatlerde çekilen fotoğraflar adeta birer sanat eseri gibi görünüyor. Günün ilk ışıklarında mistik bir atmosfer sunan heykeller, akşam gün batımıyla birlikte bir başka büyüleyici görünüme kavuşuyor.
Nemrut Dağı Milli Parkı, yalnızca tarihi ve kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda doğa yürüyüşleri, kampçılık ve doğa fotoğrafçılığı gibi aktivitelerle de ziyaretçilerine çeşitli olanaklar sunuyor. Bölgeye düzenlenen rehberli turlar sayesinde Nemrut’un gizemli tarihini uzman anlatımlarıyla öğrenebilir, devasa heykelleri ve anıtsal yapıları yakından inceleyebilirsiniz.
Dört mevsim boyunca farklı bir güzelliğe bürünen Nemrut Dağı’nı kendi başınıza keşfetmek de mümkün; ancak özellikle gün doğumu ve gün batımı turlarına katılmanız, bu eşsiz atmosferi en iyi şekilde deneyimlemenizi sağlayacaktır.
Eğer tarih, mitoloji ve doğanın büyüleyici bir kombinasyonunu bir arada yaşamak istiyorsanız, Nemrut Dağı tam da aradığınız yer olabilir. Binlerce yıllık geçmişin izinde, tarihin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuğa çıkmaya hazır olun!
Kahta Kalesi

Halk arasında Yeni Kale olarak da bilinen Kahta Kalesi, Nemrut Dağı Milli Parkı sınırları içinde yer aldığı için tarih ve kültür gezilerinin değişmez adreslerinden biri olma özelliğini taşıyor. Doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla büyüleyici bir atmosfer sunan bu eşsiz yapı, özellikle gün doğumu ve gün batımında ortaya çıkan benzersiz manzaralarıyla ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor.
Tarihi kalıntılar arasında yürürken, geçmişin izlerini her adımda hissedebilir ve bölgenin köklü medeniyetlerinden biri olan Kommagene Krallığı’nın görkemli mirasını keşfetme fırsatı bulabilirsiniz.
Dağ eteğinde, bölgeye hâkim bir tepe üzerinde konumlanan Kahta Kalesi, Kommagene Krallığı'nın başkenti Arsemia Antik Kenti'ni savunmak ve korumak amacıyla inşa edilmiş olup, askeri ve stratejik bir yapı olarak büyük bir öneme sahip.
Sarp kayalıkların üzerine inşa edilen bu kale, sadece bir savunma noktası değil, aynı zamanda dönemin mimari ve mühendislik harikalarından biri olarak da dikkat çekiyor. Bazı kaynaklarda, yapım tarihinin çok daha eskiye, Hititler dönemine kadar uzandığı da belirtiliyor.
Tarih boyunca farklı medeniyetler tarafından kullanılan kale, Orta Çağ’da da önemli bir yerleşim yeri olmuş ve çeşitli eklemelerle güçlendirilmiş. Günümüzde belirli bölümleri restore edilerek turizme kazandırılan devasa Kahta Kalesi, tarih ve macera meraklıları için keşfedilmeyi bekleyen birçok detaya sahip.
Kaleye ulaştığınızda, kayaların içine oyulmuş gizemli tünelleri, zindanları ve ibadet için kullanılan mabetleri yakından inceleme şansı bulabilirsiniz. Geçmişte askerler ve krallar tarafından kullanılan bu gizli geçitler, kalenin savunma sisteminin ne kadar ileri seviyede olduğunu gösterirken, ziyaretçilerine zamanda bir yolculuk yapma hissi uyandırıyor.
Kalenin zirvesine ulaştığınızda ise tüm bölgeyi ayaklarınızın altına seren muhteşem bir manzara ile karşılaşabilirsiniz. Kahta Çayı’nın kıvrımları, çevredeki dağ silsileleri ve tarihi dokunun birleşimi, fotoğraf tutkunları için eşsiz kareler sunuyor. Doğayla tarihin iç içe geçtiği bu büyüleyici atmosfer, ziyaretçilerine sadece bir gezi deneyimi değil, aynı zamanda unutulmaz bir anı da vadediyor.
Cendere Köprüsü

Adıyaman’ın tarihi ilçesi Kahta sınırlarında yer alan ve doğa yürüyüşleri ile tarih gezilerinin vazgeçilmez adreslerinden biri olan Cendere Köprüsü, sizi zamanda bir yolculuğa çıkarırken aynı zamanda tablo güzelliğinde çarpıcı manzaralar sunacak.
Kahta Çayı üzerinde, M.S. 1. yüzyılda Roma döneminde inşa edildiği düşünülen bu etkileyici köprü, yaklaşık 2000 yıldır ayakta kalan görkemli mimarisiyle yalnızca Adıyaman’ın değil, dünyanın en eski ve en sağlam köprülerinden biri olarak biliniyor.
Kemerli yapısı ve zarif kesme taş işçiliğiyle Roma mühendisliğinin ne denli ileri seviyede olduğunu kanıtlayan Cendere Köprüsü, günümüzde hem tarih tutkunlarının hem de doğa severlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Roma İmparatoru Septimius Severus’un emriyle inşa edilen köprü, dönemin ihtişamını yansıtan dört büyük sütunuyla da dikkat çekiyor. Bu sütunlardan ikisi imparator ve eşi için, diğer ikisi ise oğulları adına dikilmiş olup, Roma’nın aile yapısına verdiği önemi simgeliyor.
Tüm dünyadan gelen arkeoloji ve tarih meraklılarının uğrak noktalarından biri olan Cendere Köprüsü, sunduğu muhteşem atmosferiyle ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor. Burada yalnızca büyüleyici bir tarihi yapıyı görmekle kalmaz, aynı zamanda Kahta Çayı’nın huzur veren doğası eşliğinde keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Köprüye adım attığınız anda, binlerce yıl öncesinin taş ustalarının ellerinden çıkmış bu eşsiz yapının gizemli dünyasına adım atmış olacaksınız. Özellikle gün doğumu ve gün batımında, köprünün etrafını saran yumuşak ışık ve gölgeler, ziyaretçilere eşsiz fotoğraf kareleri yakalama şansı sunuyor.
Çat Barajı ve Yüzen Adalar

Adıyaman’da doğayla iç içe, huzurlu bir gün geçirmek isteyenler için Çat Barajı Gölü, keşfedilmeyi bekleyen bir cennet. 1985 ile 1996 yılları arasında inşa edilen bu etkileyici baraj gölü, sadece temiz havası ve serin sularıyla değil, aynı zamanda sunduğu benzersiz manzaralarla da ziyaretçilerini büyülüyor.
Yaz aylarında şehrin sıcağından kaçıp serinlemek isteyenlerin uğrak noktalarından biri olan Çat Barajı Gölü, özellikle yüzen adalarıyla doğa tutkunlarının ilgisini çekiyor. Göl yüzeyinde hareket eden irili ufaklı adalar, zaman zaman kıyıya çarpıp parçalanarak çoğalıyor ve gölün doğal dokusuna sürekli bir değişim kazandırıyor.
Bu olağanüstü doğa olayı, fotoğrafçıların ve doğa gözlemcilerinin de ilgisini çekerek Çat Barajı Gölü’nü en çok ziyaret edilen yerlerden biri haline getiriyor. Gün doğumu ve gün batımında suya yansıyan ışık oyunları, gökyüzüyle bütünleşen büyüleyici yansımalar, manzara fotoğrafçılığına meraklı olanlar için eşsiz kareler sunuyor.
Baraj gölünün çevresinde uzanan yürüyüş parkurları, doğa içinde uzun ve keyifli yürüyüşler yapmak isteyenler için ideal bir fırsat sunuyor. Sadece birkaç adım attığınızda bile, kuş sesleri eşliğinde huzuru hissedebilir, tertemiz havayı soluyarak stresinizden arınabilirsiniz.
Ayrıca göl çevresinde bulunan mesire alanları, göl manzarasına karşı dinlenmek ve piknik yapmak için mükemmel bir ortam sağlıyor. Ailenizle ya da sevdiklerinizle birlikte doğayla baş başa vakit geçirebileceğiniz bu alanlar, hafta sonu kaçamakları için harika bir seçenek.
Kır bahçelerinde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte doğa eşliğinde kahvaltı yapmak ise Çat Barajı Gölü’nde yaşanabilecek en keyifli deneyimlerden biri. Kahvaltının yanında mis gibi temiz hava ve göl manzarası, güne enerjik ve huzurlu bir başlangıç yapmanızı sağlıyor.
Gün içinde balıkçılık yaparak huzuru yakalayabilir, gölde sandal turu yaparak farklı bir açıdan manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Eğer Adıyaman’da şehir hayatının stresinden kaçıp doğayla bütünleşmek, temiz havada yürüyüş yapmak ve unutulmaz fotoğraflar çekmek istiyorsanız, Çat Barajı Gölü sizi bekliyor.
Adıyaman Kalesi

Adıyaman’ı gezerken kesinlikle ziyaret etmeniz gereken simgesel yapılardan biri de şehir merkezine hâkim, 25 metrelik yüksek bir tepe üzerinde inşa edilmiş olan ve halk arasında Hısn-i Mansur Kalesi olarak da bilinen Adıyaman Kalesi’dir.
Tarihi dokusu ve görkemli duruşuyla görenleri etkileyen bu ihtişamlı yapı, geçmişten günümüze uzanan köklü tarihiyle adeta zamanın tanığıdır. Bir dönem bölgede hâkimiyet kuran Emeviler tarafından, Bizans ve çevre ülkelerin saldırılarına karşı savunma amacıyla inşa edilen devasa kale, yıllara meydan okuyan sağlam surlarıyla bugün hâlâ ayakta kalmayı başarmıştır.
Kesme taş ve moloz taş kullanılarak inşa edilen surlarının büyük bölümü günümüze ulaşmış, kale içinde bulunan sarnıçlar, gözetleme kuleleri ve savunma tünelleri tarih meraklılarını büyüleyen ayrıntılar arasındadır.
Uzun tarihinde pek çok efsaneye konu olmuş olan Adıyaman Kalesi, şehirdeki en önemli tarihi yapılar arasında yer almakla kalmayıp, ziyaretçilerine benzersiz bir atmosfer sunar. Şehri gezen turistlerin ilk uğradığı yerlerden biri olan bu etkileyici yapı, Adıyaman’ın zengin tarihini ve kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için eşsiz bir durak niteliğindedir.
Şehir merkezine oldukça yakın konumda bulunan Adıyaman Kalesi’ne yürüyerek kolaylıkla ulaşabilir, tarihi dokunun içinde unutulmaz bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Özellikle gün batımında kalenin surlarından izlenebilen muhteşem manzara, ziyaretçilerine büyüleyici bir görsel şölen sunar.
Kızıllığa bürünen gökyüzü ve kalenin heybetli yapısıyla birleşen manzara, Instagram’da fotoğraf paylaşmak isteyeler için de kaçırılmayacak bir fırsattır.
Kaleyi ziyaret ettiğinizde iç kale odalarını keşfedebilir, gizemli tüneller ve geçitler arasında dolaşarak tarihi soluyabilirsiniz. Emevilerden günümüze ulaşan az sayıdaki mimari eserlerden biri olan bu görkemli yapıyı inceleyerek, geçmişin izlerini yakından hissedebilirsiniz.
Oturakçı Pazarı

Adıyaman'da alışveriş yapmak isteyen yerli ve yabancı turistlerin ilk uğradığı yer olan tarihi Oturakçı Pazarı, hem şehrin hem de bölgenin en önemli ticaret noktalarından biri olarak geçmişten günümüze kadar varlığını sürdürmektedir.
Osmanlı döneminde inşa edilen bu pazar, günümüzde de eski gelenekleri yaşatarak şehrin en hareketli alışveriş caddelerinden biri olmayı başarmıştır. Adıyaman’ın kalbinde, tarihi atmosferiyle dikkat çeken Oturakçı Pazarı, her yıl binlerce turistin ilgisini çekmektedir.
Oturakçı Pazarı, geçmişin izlerini taşıyan mimarisi ve otantik havasıyla alışveriş yaparken ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar. Bu çarşıda, el yapımı kilim ve halılardan yöresel giysilere, Adıyaman’ın meşhur pestillerinden el emeği göz nuru takılara kadar birçok farklı ürünü bir arada bulmak mümkündür.
Burada alışveriş yaparak, sadece ürün almakla kalmaz, aynı zamanda Adıyaman’ın kültürel zenginliklerine de tanıklık etmiş olursunuz. Pazarın dar ve taş döşeli sokaklarında sıralanan tarihi dükkanlar, her biri farklı bir dönemin izlerini taşıyan eşsiz el sanatlarını sergiler.
Burası, alışveriş yapmak isteyenler için harika bir fırsat sunarken, aynı zamanda bölgenin geleneksel el sanatlarını daha yakından görme ve satın alma imkanı da sağlar. Oturakçı Pazarı’nda gezintiye çıkarken, her adımda farklı bir zaman dilimine yolculuk yapıyormuşsunuz gibi hissedebilirsiniz.
Çarşının tarihi dokusunda kaybolmak ve otantik atmosferin tadını çıkarmak, buraya gelenlerin en keyif aldığı deneyimlerden biridir. Eğer bir süre dinlenmeye ihtiyacınız olursa, pazarda bulunan bir kafede mola verebilir, yerel kahvenizi yudumlayarak hem dinlenebilir hem de etrafınızdaki manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
Ayrıca, tarihi dükkanların önünde fotoğraf çekmek için mükemmel bir ortam sunan bu pazar, her gezgine unutulmaz kareler vaat eder. Oturakçı Pazarı, sadece alışveriş yapabileceğiniz bir yer değil, aynı zamanda şehri keşfederken size tarih ve kültürle iç içe bir deneyim sunar.
Alman Köprüsü

Sultan I. Abdülhamid döneminde Bağdat demiryolu projesinin bir parçası olarak inşa edilen etkileyici Alman Köprüsü, Adıyaman’da hem fotoğrafçılık tutkunlarının hem de mimari meraklılarının ilgisini çeken eşsiz eserlerden biri olarak öne çıkıyor.
Osmanlı Devleti'nin sanayileşme ve modernleşme çabalarının önemli bir simgesi olan bu köprü, aynı zamanda dönemin Alman mühendislik harikalarından biri olarak kabul ediliyor. 1912 yılında Alman mühendisler tarafından inşa edilen ve adını da buradan alan devasa köprü, açıldığı günden bu yana yük ve yolcu taşımacılığında kritik bir rol oynamaya devam ediyor.
Zaman içerisinde çeşitli onarımlardan geçirilerek korunmuş olan köprü, bölgenin tarihi dokusuna katkı sağlarken, demiryolu ulaşımının da temel taşlarından biri olma özelliğini sürdürüyor. Göksu Viyadüğü üzerinde, sarp kayalıkların arasından geçerek uzanan bu ihtişamlı yapı, sunduğu çarpıcı manzara ile ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor.
280 metre uzunluğa ve 35 metre yüksekliğe sahip olan köprü, 12 ayaklı ve 7 kemerli tasarımıyla hem mühendislik açısından hem de estetik bakımdan etkileyici bir görünüm sergiliyor. Gün ışığının açılarına bağlı olarak farklı renk tonlarına bürünen köprü, özellikle gün batımı saatlerinde eşsiz bir atmosfer sunarak, fotoğraf tutkunlarının en güzel kareleri yakalayabileceği bir alan haline geliyor.
Alman Köprüsü, günümüzde yalnızca bir demiryolu köprüsü olarak değil, aynı zamanda tarihi ve turistik bir cazibe merkezi olarak da ziyaretçilerini ağırlıyor. 2005 yılında eklenen yürüme yolu sayesinde, trenlerin geçişini yakından izleyebilir ve köprü üzerinden nefes kesici doğa manzaralarının tadını çıkarabilirsiniz.
Göksu Nehri’nin serin sularının oluşturduğu huzurlu atmosfer eşliğinde bir yürüyüş yapmak, buraya gelenler için unutulmaz bir deneyim sunuyor. Tarihi dokusuyla geçmişin izlerini taşıyan, doğal güzellikleriyle göz kamaştıran ve teknik özellikleriyle mühendislik harikası olarak kabul edilen Alman Köprüsü, Adıyaman ziyaretlerinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olarak ziyaretçilerini bekliyor.
Perre Antik Kenti

Adıyaman, dört bir yanını tarihin derin izleriyle sarılı bir şehir olarak, geçmişin hikayelerini keşfetmek isteyenlere büyüleyici bir rota sunuyor. Bu tarihi şehirde, rehber eşliğinde düzenlenen kültür ve tarih turlarına katılabilir veya kendi başınıza yapacağınız keşiflerle Perre Antik Kenti'ni ziyaret edebilirsiniz.
Kommagene Krallığı'nın en büyük beş kentinden biri olan Perre, şehir merkezine sadece 5 kilometre uzaklıkta ve doğal güzelliklerle çevrili bir alanda yer alıyor. Bu sebeple, bölgeye olan ilgi her geçen gün artmakta ve ziyaretçi sayısı hızla çoğalmaktadır.
Tarihi kayıtlarda kutsal şehir olarak anılan ve bölgenin önemli dini merkezlerinden biri kabul edilen Perre Antik Kenti, hem kültürel hem de tarihi açıdan büyük bir öneme sahip. Bu benzersiz alanda, dev kayalara oyulmuş tapınaklar, mabetler ve yaşam alanları arasında gezerek geçmişe dair derin izler keşfedebilirsiniz.
Perre, o dönemin dini inançları ve yaşam tarzı hakkında pek çok ilginç detay sunarak ziyaretçilerine açık hava müzesi niteliğinde bir deneyim yaşatıyor. Bizans dönemine kadar aktif olarak kullanılan Perre Antik Kenti, zamanla unutulmuş olsa da etkileyici yapılarıyla hala tarih meraklılarının ilgisini çekiyor.
Kentin çevresinde bulunan kaya mezarları, bölgenin arkeolojik zenginliğini gözler önüne seriyor. Bu mezarlar, dönemin önemli isimlerinin son yolculuklarına uğurlandığı, kültürel ve tarihi açıdan büyük değer taşıyan alanlar olarak dikkat çekiyor.
Karakuş Tümülüsü

Etkileyici tarihi hazineler bakımından son derece zengin olan Adıyaman, geçmişin görkemli izlerini günümüze taşıyan pek çok yapıya ev sahipliği yapıyor. Arkeoloji, tarih ve kültür meraklılarını adeta büyüleyen bu şehirde, Kommagene Krallığı’nın güçlü mirasını yansıtan önemli noktalardan biri de Karakuş Tümülüsü’dür.
Kommagene Krallığı’nın hanedan kadınları için özel olarak inşa edilen bu anıt mezar, aynı zamanda "Kadınlar Anıt Mezarı" olarak da bilinir. Yaklaşık 20 metre yüksekliğe sahip olan ve zamanın etkileyici taş işçiliğini gözler önüne seren bu görkemli tümülüs, heybetli kartal sembolleriyle süslenmiş olup 2000 yılı aşkın süredir dimdik ayakta kalmayı başarmıştır.
Adını girişinde yer alan kartal figüründen alan Karakuş Tümülüsü, yalnızca bir mezar yapısı değil, aynı zamanda Kommagene Krallığı’nın sanata ve mimariye verdiği önemin en çarpıcı örneklerinden biridir.
M.Ö. 30 ile 20 yılları arasında inşa edildiği düşünülen bu anıtsal yapı, tarih boyunca farklı uygarlıkların ilgisini çekmiş ve birçok araştırmaya konu olmuştur. Günümüzde ise rehberli turların olmazsa olmaz duraklarından biri olarak, ziyaretçilerine Kommagene Krallığı’nın zengin kültürel dokusunu hissettiren eşsiz bir deneyim sunmaktadır.
Nemrut Dağı’nın eteklerinde konumlanan Karakuş Tümülüsü, özellikle gün batımında adeta bir tabloyu andıran muhteşem manzaralara ev sahipliği yapar. Güneşin kızıl ve altın tonlarına büründüğü anlarda, tümülüsün silueti gökyüzüyle kusursuz bir uyum yakalar ve ziyaretçilere unutulmaz bir atmosfer sunar.
Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı

Adıyaman'ın tarihî zenginliklerini keşfettikten sonra, doğayla iç içe huzurlu bir gün geçirmek için 2008 yılında milli park olarak ilan edilen ve 2080 hektar genişliğinde yemyeşil alanı kapsayan Gölbaşı Göller Tabiat Parkı mükemmel bir seçenek.
Gaziantep, Malatya ve Adana gibi çevre illerden de yaz aylarında hafta sonları pek çok ziyaretçiye ev sahipliği yapan bu tabiat harikası, farklı boyutlardaki gölleri ve sazlıklarında yaşam bulan yüzlerce kuş türüyle bölgenin en önemli kuş cennetlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Göllerin etrafında piknik yapabileceğiniz mesire alanları, organik ürünlerle kahvaltılar sunan kır bahçeleri ve yöresel lezzetler sunan restoranlar gibi çeşitli imkanlar bulabilirsiniz. Gölbaşı Gölleri Tabiat Parkı'nı, iyi düzenlenmiş yürüyüş parkurlarında ve bisiklet yollarında keşfe çıkarak gezebilir, seyir teraslarında kuşların büyüleyici fotoğraflarını çekebilirsiniz.
Şeytan Köprüsü

Her köşesi birbirinden etkileyici tarihi köprülerle çevrili olan Adıyaman, zamana meydan okuyan yapıları ve doğayla iç içe eşsiz atmosferiyle tarih ve kültür tutkunlarını kendine çekmeye devam ediyor.
Bu büyüleyici şehirde yakından görebileceğiniz ve muhteşem fotoğraflar çekebileceğiniz antik yapılardan biri de Kahta Çayı üzerinde yer alan ve mistik güzelliğiyle dikkat çeken Şeytan Köprüsü. Devasa sarp kayalar arasında yükselen, doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bu etkileyici yapı, Kahta Çayı’nın büyüleyici mağaraları ve yemyeşil kıyıları eşliğinde keşfedilmeyi bekliyor.
Halk arasında Memlük Köprüsü olarak da bilinen bu tarihi eser, heybetli duruşuyla ziyaretçilerini geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor. İlk olarak Romalılar döneminde kesme ve moloz taşlarla inşa edilen ve zamanla yıpranan köprü, Memlükler tarafından titizlikle restore edilerek günümüze kadar ulaşmayı başarmış.
Yüzyıllardır ayakta duran bu köprü, yalnızca bir mühendislik harikası olmakla kalmamış, aynı zamanda pek çok efsanenin de doğmasına vesile olmuştur. Şeytan Köprüsü’nün adının nereden geldiğine dair anlatılan hikâyeler, buraya gelen ziyaretçilere geçmişin sırlarla dolu perdesini aralama fırsatı sunuyor.
Bugün Adıyaman’da düzenlenen fotoğrafçılık gezileri ve doğa yürüyüşlerinin vazgeçilmez duraklarından biri haline gelen bu tek kemerli Roma köprüsünde yürüyüş yapabilir, özellikle gün batımında ortaya çıkan büyüleyici manzaraları fotoğraflayabilirsiniz.
Tarihi dokusuyla olduğu kadar doğal güzellikleriyle de göz kamaştıran köprünün çevresinde, Kahta Çayı’nın berrak sularına yansıyan ışık oyunları eşliğinde huzurlu anlar yaşayabilirsiniz. Eğer doğayla baş başa vakit geçirmek isterseniz, Kahta Çayı kenarında sıralanan mesire alanlarında Şeytan Köprüsü manzaraları eşliğinde keyifli bir piknik yapabilir, sevdiklerinizle unutulmaz anlar paylaşabilirsiniz.
Dilerseniz oltanızı alarak çayın serin sularında balık tutabilir, doğanın sunduğu dingin atmosferin tadını çıkarabilirsiniz. Adeta bir açık hava müzesini andıran bu tarihi yapı, yalnızca bir köprü olmanın ötesine geçerek, ziyaretçilerine zamanın içinde kaybolma hissi yaşatan, doğayla tarihin buluştuğu eşsiz bir durak haline gelmiştir.
Adıyaman Müzesi

Atatürk Bulvarı üzerinde, hem kısa bir yürüyüşle hem de toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşabileceğiniz Adıyaman Müzesi, bu tarihi şehirdeki binlerce yıllık geçmişi keşfetmek isteyenlerin ilk uğraması gereken yerlerden biridir.
Antik dönemlerden Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar uzanan zengin koleksiyonlarıyla dikkat çeken bu değerli müze, 1982 yılından beri ziyaretçilerine hizmet veriyor ve her yıl sayısız yerli ve yabancı turistin ilgisini çekiyor.
Müzeye girdiğinizde, geniş bahçesinde sizi Kommagene Krallığı dönemine ait kil taşından yapılmış devasa heykeller, anıt mezarları, lahitler, hayvan heykelleri ve yazıtlar karşılıyor. Bu etkileyici eserler, dönemin kültürel ve sanatsal zenginliğini gözler önüne seriyor ve ziyaretçilerine zamanın derinliklerine bir yolculuk yapma fırsatı sunuyor.
Ayrıca, müzenin iç sergilerinde de taş devrinden kalan baltalar, Bakır ve Tunç çağlarına ait süs eşyaları, farklı dönemlerden gümüş ve bronz sikkeler gibi 22.000’den fazla eser sergileniyor. Bu zengin koleksiyonlar, şehrin tarihini keşfetmek isteyen herkese adeta bir zaman yolculuğu yapma imkânı tanıyor.
Her biri, geçmişten gelen birer hikâye ve kültürel miras parçası olan bu eserler, Adıyaman’ın kadim tarihinin derinliklerine dair pek çok ipucu sunuyor. Eğer tarihe ilgi duyuyorsanız, Adıyaman Müzesi, geçmişin gizemini ve zenginliğini keşfetmek için ideal bir durak.
Gölbaşı Gölü

Adıyaman’ın en bilinen ve ziyaret edilen tabiat cennetlerinden biri olan Gölbaşı Gölü, el değmemiş güzelliklerinin korunması amacıyla sit alanı ilan edilerek, hem doğal zenginlikleri hem de sunduğu huzur dolu atmosferle bölgenin en çok tercih edilen gezi alanlarından biri haline gelmiştir.
Yıl boyunca pek çok doğa severin ilgisini çeken bu eşsiz mekan, bölgenin en önemli kuş cennetlerinden birisi olarak öne çıkmaktadır. Her yıl binlerce kuş türüne ev sahipliği yapan göl, doğa tutkunlarına eşsiz bir gözlem fırsatı sunmaktadır.
Gölün sessiz ortamı, stresten uzaklaşmak ve ruhunuzu dinlendirmek için ideal bir atmosfer yaratır. Ziyaretçilerine sakinlik ve huzur vaat eden bu tabiat harikası, doğal güzellikleriyle büyülerken, aynı zamanda bölgedeki flora ve faunayı keşfetmek isteyenler için de mükemmel bir fırsat sunar.
Gölbaşı Gölü’nün çevresinde bulunan Gölbaşı Gölü Tabiat Parkı, geniş bir yeşil alanı kapsar ve doğa ile iç içe olmanın tadını çıkarmak isteyenlere çeşitli aktiviteler sunar. Parkın iyi düzenlenmiş yürüyüş parkurlarında spor yapabilir, doğa ile baş başa kalabilirsiniz.
Seyir terasları ise muhteşem manzaralarıyla ziyaretçilerine doğanın eşsiz güzelliklerini fotoğraflama imkanı sağlar. Göl çevresinde yer alan mesire alanları, doğa ile iç içe piknik yapma fırsatı sunar. Ailenizle ya da arkadaşlarınızla bu alanlarda vakit geçirerek, yılın tüm yorgunluğunu atabilirsiniz. Çocuklarınızla bu doğal cennette eğlenceli zamanlar geçirirken, doğanın tadını çıkarabilirsiniz.
Sıcak yaz aylarında serin sularında yüzerek ferahlayabileceğiniz, aynı zamanda balık tutma merakınızı giderebileceğiniz Gölbaşı Gölü, suyun sunduğu huzuru bir arada sunar. Ballık bolluğuna sahip sularda balık avlama turlarına katılabilir, doğayla iç içe dinlenme fırsatı bulabilirsiniz.
Gölbaşı Gölü’nde yılın her mevsiminde düzenlenen çeşitli etkinlikler, ziyaretçilere unutulmaz anılar biriktirme fırsatı verir. Kuş gözlem etkinlikleri, dağ bisikleti turları, trekking parkurları ve kampçılık gibi doğa odaklı aktiviteler, burada geçireceğiniz zamanı daha da anlamlı kılacaktır. Gölbaşı Gölü, her mevsim farklı bir güzellik sunarak ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir.
Göksu Nehri

Göksu Nehri, Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla üzerinde 8 baraj ve HES projesi bulunan, aynı zamanda çevresindeki eşsiz doğal güzellikler ve tarihi zenginliklerle Adıyaman’ın en popüler gezilecek alanlarından biridir.
Farklı medeniyetlere ait tarihi eserleri keşfederken, doğa yürüyüşleri ile temiz havada vakit geçirmeniz mümkün. Nehrin çevresindeki mesire alanları ise şehir gürültüsünden uzaklaşıp doğa ile iç içe huzurlu bir gün geçirmek isteyenler için ideal bir ortam sunuyor.
İlkbahar ve sonbahar mevsimlerinde doğanın her rengini görmek, yaz aylarında ise küçük sandallarla gezinti yapmak veya balık tutma turlarına katılmak mümkün. Göksu Nehri’nin temiz sularında, yazın keyifle yüzerek, unutulmaz bir gün geçirebilirsiniz.
Mor Petrus ve Mor Paulus Kilisesi

Adıyaman’ı gezen yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri olan Mor Petrus Kilisesi, şehir merkezinde yer alan Mara Mahallesi'nde hemen dikkatini çekecek bir tarihi hazine olarak karşımıza çıkıyor.
Bu etkileyici kilise, tarihi boyunca pek çok kültürün izlerini taşıyan, geçmişin derinliklerinden gelen bir yapıdır. M.S. 4. veya 5. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Mor Petrus Kilisesi, uzun tarihi sürecinde çeşitli onarımlar ve yenilemeler geçirmiş.
Özellikle 1800'lü ve 1900'lü yılların başında önemli yenilikler yapılmış ve yapının özgün yapısına sadık kalınarak restorasyonlar gerçekleştirilmiştir. Adıyaman çevresindeki en önemli Süryani kiliselerinden biri olan bu tarihi yapı, üç nefli bazilika planı ile tasarlanmış olup, mimarisiyle de dikkat çekmektedir.
Mor Petrus Kilisesi, sadece bir ibadet yeri olmanın ötesinde, aynı zamanda bir kültür ve sanat mirasıdır. Kilisenin iç bölümünü süsleyen dini motifler, çarpıcı taş işçilikleri ve otantik atmosferi, ziyaretçilere zamanın ötesine geçme hissi uyandırıyor.
İç mekânı, dini sembollerle bezeli, zarif detaylarla işlenmiş taş duvarları ve pencereleriyle adeta bir sanat galerisi gibi. Her bir taş, her bir figür, yüzyıllar boyunca varlığını korumuş ve bölgedeki kültürel zenginliği gözler önüne sermektedir.
Günümüzde de hizmet vermeye devam eden Mor Petrus Kilisesi, hem dini amaçlarla kullanılan hem de turistler tarafından hayranlıkla ziyaret edilen önemli bir yapıdır. Özellikle Süryani kültürünü ve inançlarını daha yakından tanımak isteyenler için büyük bir öneme sahip olan bu kilise, Adıyaman’ın tarihi mirasını yansıtan bir diğer önemli yapıdır.
Kızılin Köprüsü

Adıyaman’da Roma döneminden kalan bir diğer etkileyici köprü ise, bakir güzellikleriyle öne çıkan Kızılin Köprüsü’dür. Besni ilçesinin tarih ve doğal zenginliklerini keşfederken, bu tarihi yapıya kolayca ulaşabilir ve yakından görme fırsatı bulabilirsiniz.
Kızılin Köprüsü'nün, Kommagene Krallığı döneminde, M.S. 2. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Yüzyıllar boyunca zamanın etkilerine dayanarak varlığını sürdüren bu köprü, bölgenin geçmişine dair derin bir iz taşımaktadır.
2020 yılında, aslına uygun bir şekilde restore edilerek yeniden turizme kazandırılan Kızılin Köprüsü, Göksu Nehri'nin her iki yakasını birbirine zarif bir şekilde bağlıyor. Bu etkileyici köprü, üç kemerli yapısı ve 150 metre uzunluğa, 7,5 metre genişliğe sahip olan ihtişamlı görünümüyle dikkatleri üzerine çekmektedir.
Özellikle, köprünün yapımında kullanılan devasa taşlar, her biri 1,5 ton ağırlığa kadar çıkan boyutlarıyla oldukça etkileyici. Kızılin Köprüsü, hem yerli hem de yabancı turistler için unutulmaz bir deneyim sunan, Adıyaman’ın en değerli kültürel miraslarından biridir.
Adıyaman Roma Çeşmesi

Yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilen Adıyaman Roma Çeşmesi, tarihi ve mimari açıdan büyük bir öneme sahip olan etkileyici bir yapıdır. Bölgedeki en önemli tarihi yerleşim yerlerinden biri olan Perre Antik Kenti’ne yakın konumu, onu ziyaret edenlerin sıkça uğradığı bir mola noktası haline getirmiştir.
Bu tarihi çeşme, Roma döneminin etkileyici taş işçiliğiyle günümüze kadar sağlam kalmayı başarmış ve kendine hayran bırakan bir miras olarak günümüz insanına geçmişin izlerini sunmaktadır.
Mimarisi, dönemin incelikli mühendislik bilgisiyle şekillendirilmiş ve büyük bir zarafetle tasarlanmış olan bu yapı, tarih ve mimari meraklılarının ilgisini fazlasıyla çekecek bir şaheser niteliği taşımaktadır.
Roma dönemi mimarisinin tipik örneklerinden biri olan Adıyaman Roma Çeşmesi, taş işçiliğiyle dikkat çekerken, aynı zamanda dönemin su sistemlerinin ne kadar ileri düzeyde olduğunu gözler önüne seriyor.
Özellikle, tarihi çeşmenin etkileyici 30 metrelik tünelleri, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunmakta ve bu tünellerin içinde adım atmak, geçmişe doğru bir yolculuğa çıkmış gibi hissettiriyor. Bu tüneller, hem yapının su taşıma işlevini nasıl yerine getirdiğini görmek hem de Roma döneminin mühendislik anlayışını yakından incelemek isteyenler için ilgi çekici bir keşif alanı sunuyor.
Adıyaman Roma Çeşmesi, sadece tarihsel bir zenginlik değil, aynı zamanda fotoğraf meraklıları için de mükemmel bir fırsat sunmaktadır. Binlerce yıllık geçmişiyle ayakta duran bu çeşme, muazzam taş yapısı ve mimarisiyle adeta bir zaman kapsülüdür.
Ziyaretçiler, bu eşsiz yapının etrafında dolaşarak geçmişin izlerini yakından hissedebilir ve tarihi çeşmenin fotoğraflarını çekerek bu tarihi mirası ölümsüzleştirebilirler. Roma dönemine ait zarif taş işçiliği ve mühendislik detaylarını gözlemlemek, hem tarihseverler hem de mimari yapıları sevenler için olağanüstü bir deneyim olacaktır.
Ayrıca, bu tarihi çeşme, Perre Antik Kenti gezisinin önemli bir parçası olarak, bölgedeki diğer tarihi kalıntıları görmek isteyenler için de harika bir fırsat sunmaktadır. Antik kentten kısa bir yürüyüş mesafesinde olan Roma Çeşmesi, geziniz sırasında dinlenip geçmişin izlerini üzerinde barındıran bu muazzam yapıya hayran kalacağınız bir durak olacaktır.
Arsemeia Antik Kenti

Nemrut Dağı Milli Parkı'nda keşfedebileceğiniz bir diğer önemli nokta ise Kommagene Krallığı'nın büyüleyici başkenti Arsemeia Antik Kenti. Kahta ilçesine oldukça yakın bir konumda, Nemrut Dağı eteklerinde kurulan bu devasa kent, hem tarihi hem de görsel açıdan ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Arsemeia, her köşesini süsleyen kil taşından yapılmış heykelleri, sütunlu caddeleri, etkileyici mabetleri, tapınakları ve yaşam alanlarıyla, geçmişin ihtişamını günümüze taşırken, antik bir dünyada yolculuğa çıkma fırsatı veriyor.
Kent, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi dokusuyla da büyülüyor. Arsemeia'da keşfe çıkarken, devasa kayaların üzerine kabartma biçiminde oyulmuş kitabeler ile karşılaşmak, zamanın ötesine geçmek gibi bir deneyim sunuyor.
Bu kitabeler, Kommagene Krallığı’nın zengin kültürünü ve inanç sistemini yansıtan yazıtlar ile doludur. Ayrıca, bu bölgede yer alan Anadolu'da keşfedilen en büyük Grekçe yazıtını görmek de mümkün.
Arsemeia Antik Kenti, sadece bir arkeolojik alan değil, aynı zamanda gizli tünelleri ve her biri birer sanat eseri gibi tasarlanmış taş heykelleriyle de büyük ilgi çekiyor. Bu benzersiz yer, tarih severlerin ilgisini çekmekle kalmayıp, sanat ve mimari meraklıları için de büyüleyici bir keşif alanı sunuyor.
Antik kente yapılan bir ziyaret, sizi sadece tarihi bir yolculuğa çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda Kommagene Krallığı’nın görkemli geçmişine dair derinlemesine bir bakış açısı kazandırır. Her adımda karşınıza çıkan zarif heykeller, tapınaklar ve yazıtlar, geçmişin ruhunu hissedebilmeniz için adeta sizi davet ediyor.
Altınlı Köprü

Tarihi yapıları incelemekten hoşlanıyorsanız, Adıyaman Gölbaşı ilçesinde yer alan Altınlı Köprü’ye mutlaka uğramalısınız. Roma dönemine ait olduğu düşünülen bu köprü, kesme ve moloz taş mimarisiyle inşa edilmiştir ve günümüze kadar sağlam kalmayı başarmıştır.
83 metre uzunluğundaki antik köprü, geçmişin izlerini modern zamanlara taşırken, hala aktif olarak kullanılmaktadır. Köprünün tarihi dokusu, yapıldığı dönemin mühendislik bilgisi ve estetik anlayışını gözler önüne seriyor.
Yapının zarif kemerleri ve taş işçiliği, her bir ayrıntısında Roma dönemine dair izler barındırıyor. Birçok kişinin ilgisini çeken bu eşsiz yapı, hem tarih meraklıları hem de fotoğraf tutkunları için önemli bir ziyaret noktası haline gelmiştir.
Bununla birlikte, Altınlı Köprü’nün geleceği oldukça dikkat çekici. Yakın bir gelecekte Çetintepe Barajı'nın yapılmasıyla sular altında kalması bekleniyor. Bu durum, köprünün özgün mimarisini görmek isteyenler için zamanın daraldığını işaret ediyor.
Şu anki haliyle, köprü etrafını saran doğal güzelliklerle adeta bir cennet gibi görünüyor. Doğal çevre, köprünün tarihi yapısıyla harika bir uyum içinde; yemyeşil alanlar, etrafındaki dağlar ve çiçeklerle bezeli manzaralar, köprüyü saran atmosferi daha da büyüleyici hale getiriyor.
Altından akan buz gibi suyu ise bu etkileyici manzarayı tamamlayan bir diğer unsur. Deresiyle birlikte köprü, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nun gücünü ve mühendisliğini yansıttığı gibi, bugün de hala aynı etkileyici güzelliği sunuyor.
Fotoğrafçıların sıkça tercih ettiği bu mekan, eşsiz doğal ve mimari öğeleriyle mükemmel kareler yakalamak için ideal bir yer. Her mevsim ayrı bir güzellik sunan Altınlı Köprü, tarihi dokusunun yanı sıra çevresindeki doğal zenginliklerle de görsel bir şölen sunuyor.
Abuzer Gaffari Türbesi

Adıyaman'ın merkezi köylerinden biri olan Ziyaret Köyü, şehre sadece 10 dakikalık kısa bir yolculukla kolayca ulaşılabilen, huzur dolu bir beldedir. Bu köyde yer alan Abuzer Gaffari Türbesi, Adıyaman'ın en çok ziyaret edilen kutsal alanlarından biri olma özelliği taşır.
4. Murat'ın Bağdat seferi dönüşü sırasında yaptırıldığı düşünülen bu asırlık türbe, taş mimarisiyle klasik Osmanlı mimarisini en güzel örneklerinden birini sergiler. Tarih boyunca pek çok farklı inançtan ziyaretçiyi ağırlayan türbe, özellikle çevresindeki şifalı kaynak suları ve değmemiş doğal güzellikleriyle de dikkat çeker.
Abuzer Gaffari’nin Adıyaman’da savaşırken şehit olmasının ardından, onun adına inşa ettirilen bu türbe, zaman içinde hem manevi hem de estetik değeriyle önem kazanmıştır. Türbenin bulunduğu alan, aynı zamanda etkileyici manzarasıyla da bilinir.
Doğanın içinde yer alan bu kutsal mekan, hem manevi bir huzur arayanlar hem de doğa ile iç içe olmak isteyenler için popüler bir ziyaret noktası olmuştur. Ziyaretçileri, türbenin ve çevresinin huzur veren atmosferinde hem tarihi bir yolculuğa çıkmakta hem de doğanın sunduğu güzelliklerin tadını çıkarmaktadırlar.
Nemrut Dağı Tümülüsü

Adıyaman’ın tarihi hazinelerini keşfederken mutlaka uğramazı önerdiğimiz etkileyici yerlerden biri de devasa Nemrut Dağı Tümülüsü’dür. Bu etkileyici yapının büyüklüğü, tarih ve doğanın birleşiminden oluşan eşsiz bir deneyim sunuyor.
İlk yapıldığında 55 metre yüksekliğinde olan bu devasa tümülüs, zamanla doğanın sert koşullarından dolayı 50 metre seviyesine kadar düşmüş olsa da hala görkemliliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. 31 metreye kadar yükselen büyük taşların özenle üst üste yığılmasıyla inşa edilen bu anıt mezar, hem mühendislik harikası hem de tarihi bir simge olarak dikkat çekmektedir.
Pek çok arkeolojik araştırmaya konu olmuş bu bölge, Kommagene Krallığı’nın ünlü kralı I. Antiokhos’un anıt mezarı olduğu düşünülen devasa yapısıyla bilinir. İnanışa göre, Nemrut Dağı Tümülüsü, kralın ve ailesinin ebedi hatırasını yaşatmak için inşa edilmiştir.
Hem kendi başınıza hem de rehberli turlar eşliğinde gezebileceğiniz bu muazzam yapıyı keşfetmek, zamanın binlerce yıl öncesine gitmenizi sağlarken aynı zamanda bölgenin zengin kültürel mirasını da daha yakından görme fırsatı sunar.
Nemrut Dağı'nın en gizemli noktalarından biri olarak kabul edilen bu tümülüs, tarihin derinliklerinde kaybolmuş bir uygarlığın izlerini sürmenize yardımcı olacak eşsiz bir deneyim yaşatmaktadır.
Nemrut Dağı Doğu Terası

Nemrut Dağı gezilerinde en sık uğranan yerlerden olan doğu terası, devasa tanrı ve kral heykelleri ile bölgedeki en etkileyici hazinelerden bazılarının ev sahipliğini yapmaktadır. 10 metreye kadar ulaşan yüksekliğiyle büyüleyici olan bu devasa taş eserler arasında unutulmaz bir gün geçirebileceğiniz bir yer.
Nemrut Dağı Doğu Terası, Kommagene kralları tarafından gökyüzü ile dünyanın koruyucusu olarak kabul edilen aslanlar ve kartalların figürleriyle süslenmiştir. Her biri büyük bir sanatsal incelikle yapılmış bu heykeller, geçmişin gücünü ve inançlarını bugüne taşır.
Kommagene Krallığı'nın en ünlü hükümdarlarından biri olan 1. Antiokhos, bu terasta yer alan heykellerle tarihe damgasını vurmuştur. Apollon, Mitras ve Herakles gibi tanrı figürleri de bu alanda yakından incelenebilmektedir.
Ayrıca, taş yazıtlar biçiminde tasarlanmış Antiokhos’un vasiyeti, bu tarihi ve kültürel mirası daha derinlemesine keşfetmek isteyen ziyaretçilere önemli bir fırsat sunar. Nemrut Dağı doğu terası, sadece tarihi zenginliğiyle değil, aynı zamanda sunduğu eşsiz manzarayla da büyüleyicidir.
Gün doğumunda, gökyüzünün renkleriyle dans eden heykeller ve dağ manzarası, doğanın ve tarihin buluştuğu bir tabloyu andırır. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist, bu eşsiz tarihi alanda hem görsel bir şölen yaşamakta hem de tarihin derinliklerine inmektedir. Nemrut Dağı Doğu Terası, sadece bir gezi noktası değil, aynı zamanda zamanın ve kültürün kesişim noktasıdır.
Nemrut Dağı Batı Terası

Nemrut'un binlerce yıllık tarihi hazinelerini keşfederken, bu eşsiz hazinelerin en güzel fotoğraflarını çekebilmek için mutlaka Nemrut Dağı'nın batı terasına uğramalısınız. Batı terasında, tarihe tanıklık eden devasa heykeller ve taş kabartmalarla karşılaşacak, adeta zamanın derinliklerine yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz.
Bu terasta, Kommagene Krallığı'nın efsanevi hükümdarı 1. Antiokhos’un güneş tanrısıyla tokalaştığı devasa heykel, görülmesi gereken en etkileyici yapılar arasında yer alıyor. Ayrıca, aslan ve kartal figürleriyle süslü taş kabartmalar gibi pek çok antik yapıyı bir arada inceleyebilir, her detayda geçmişin izlerini daha da yakından hissedebilirsiniz.
Nemrut Dağı batı terası, adeta bir açık hava müzesine dönüşüyor ve her köşesi ay ve yıldız tasvirleriyle süslenmiş. Gün batımı saatlerinde ise bu teras, izleyebileceğiniz benzersiz manzaralarıyla oldukça özel bir atmosfer sunuyor.
Nemrut’un zirvesine çıkan herkesin uğramayı ihmal etmediği bu nokta, hem fotoğrafçılar hem de yerli ve yabancı turistler için vazgeçilmez bir ziyaret noktası haline gelmiş durumda. Batı terasında geçirdiğiniz zaman, sadece bir fotoğraf karesiyle değil, aynı zamanda tarihle iç içe geçmiş bir deneyimle dolacak.
Perre Kaya Mezarları

Perre Antik Kenti'nin en çok ziyaret edilen bölümü olan kaya mezarları, binlerce yıllık benzersiz bir manzarayı gözlerinizin önüne serecek ve sizi tarihin derinliklerine doğru sürükleyecek. Bu alanda 200'den fazla antik kaya mezarını gezme şansı bulabileceksiniz.
Her bir mezarın etrafında devasa taşlar üzerine kabartma şeklinde işlenmiş hayvan figürleri, farklı dönemlerden kalma birbirinden ilginç heykeller ve yazıtlar yer alıyor. Bu tarihi yapıları yakından inceleyerek, geçmişin izlerini ve o dönemin insanlarının sanat anlayışını daha yakından keşfetme fırsatınız olacak.
Kaya mezarlarının küçük odacıkları, Kommagene Krallığı dönemine ait izler taşıyor ve bu mezarların inşa edildiği dönem hakkında çok şey söylüyor. Perre Kaya Mezarları’nın çevresi, sur duvarları ve antik çeşmelerle çevrelenmiş olup, bu bölgeye dair zengin bir tarihi dokuyu gözler önüne seriyor.
Sülüklü Göl

Adıyaman’a yaklaşık 1 saat uzaklıkta, Gerger ilçesinin sınırlarında yer alan büyüleyici Sülüklü Göl, doğanın sunduğu eşsiz güzellikleri ve şifa verici özellikleriyle her yıl binlerce kişiyi kendine çekiyor.
Çevresini saran yemyeşil doğa, sakin atmosferi ve huzur veren manzarasıyla, özellikle stresli bir yaşam tarzına sahip olanlar için ideal bir kaçış noktası haline gelmiş. Bunun yanı sıra, Sülüklü Göl, doğa yürüyüşü yapmayı sevenler için en popüler parkurlardan birine sahip. Bu yürüyüşler, hem bedeninizi hem de ruhunuzu canlandırırken, çevredeki doğal güzellikleri keşfetme fırsatı sunuyor.
Sülüklü Göl'ün en bilinen özelliklerinden biri, şifa veren sülüklerinin çeşitli sağlık sorunlarına iyi gelmesidir. Sülükler, kısırlıktan iltihaplara, cilt hastalıklarından dolaşım sistemi bozukluklarına kadar birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılıyor.
Bu nedenle, her yıl sağlık sorunları nedeniyle şifa arayan binlerce insan gölü ziyaret ediyor ve burada tedavi olma imkanı buluyor. Gölün etrafında yer alan bu doğal şifa kaynağı, birçok kişi için adeta bir mucize olarak kabul ediliyor.
Sülüklü Göl, sadece sağlık açısından değil, aynı zamanda çevresindeki doğal zenginliklerle de büyüleyici bir yere sahiptir. Bahar ve yaz aylarında özellikle yoğun olan bu bölge, çevre illerden ve büyük şehirlerden gelen doğaseverlerle oldukça hareketli.
Ankara, Adana gibi çevre büyük şehirlerden gelen ziyaretçiler, göl çevresindeki eşsiz güzellikleri keşfetmek için bölgeye akın ediyorlar. Burada rehberli trekking turları düzenleniyor ve katılımcılar, profesyonel rehberler eşliğinde bu muazzam doğal alanı adım adım keşfetme imkanı buluyorlar.
Ayrıca fotoğraf tutkunları için de mükemmel bir alan olan Sülüklü Göl, görsel zenginlik açısından adeta bir cennet. Fotoğraf safarileri yaparak, doğanın her anını ölümsüzleştirebilir ve bu büyüleyici ortamın keyfini çıkarabilirsiniz.
Bununla birlikte, Sülüklü Göl çevresindeki kamp alanları, doğa ile iç içe bir tatil geçirmek isteyenler için harika bir alternatif sunuyor. Göl manzaralı kamp alanlarında çadırınızı kurarak, doğanın sesleriyle uyanabilir, yıldızlar altında huzurlu bir gece geçirebilirsiniz.
Burada geçireceğiniz birkaç gün, hem fiziksel hem de ruhsal olarak yenilenmenize yardımcı olacaktır. Gölün sessizliği ve etrafındaki doğa, günlük yaşamın karmaşasından uzaklaşmak ve kendinizi yeniden keşfetmek için mükemmel bir fırsat sunuyor.
Sofraz Tümülüsü Anıt Mezarları

Binlerce yıllık büyüleyici tarihi hazineleri ile tüm dünyadan arkeoloji ve tarih meraklılarını kendine çeken Adıyaman, sahip olduğu tarihi miras ile dikkatleri üzerine çekiyor. Bu etkileyici hazineler arasında, Besni ilçesine bağlı Üçgöz Köyü sınırlarında yer alan Sofraz Tümülüsü Anıt Mezarları, öne çıkan önemli noktalardan biridir.
Kül Şehri olarak bilinen devasa antik kentten günümüze kadar ulaşmış olan bu anıt mezarlar, tarihi dokularıyla eşsiz bir geçmişin izlerini taşır. Yüzyıllardır ayakta kalan tümülüsler, taş yapıları ve her biri farklı bir hikaye anlatan ilginç anıt mezarları ile Sofraz, zamanla kaybolan bir dünyanın kapılarını aralar.
Gizemiyle tarih tutkunlarını büyülemeyi başaran Sofraz, aynı zamanda çağlar boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, bu da bölgedeki zengin kültürel mirası pekiştirmiştir. Yılın her mevsimi, tarih, fotoğrafçılık ve doğa yürüyüşü gibi etkinliklere ev sahipliği yapan bu bölge, ziyaretçilerine hem geçmişe yolculuk yapma hem de doğal güzellikleri keşfetme fırsatı sunar.
Tümülüslerin çevresindeki yemyeşil doğa, hem tarih severler hem de doğa ile iç içe bir deneyim yaşamak isteyenler için adeta bir cennet gibidir. Sofraz Tümülüsü Anıt Mezarları, konumları itibariyle sundukları çarpıcı manzaralarla, fotoğrafçıların da ilgisini çeker.
Her açıdan farklı güzellikler sunan bu tarihi yapılar, fotoğraf karelerine büyüleyici bir şekilde yansıyarak, ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatır. Hem tarih meraklıları hem de görsel şölen arayanlar için Sofraz, her zaman keşfedilmeye değer bir yer olmaya devam etmektedir.
Adıyaman Beştepeler

Adıyaman'da güneşin doğuşu ve batışını izlemek için en özel noktalardan biri olan Beştepeler, tarihin derinliklerinden günümüze uzanan pek çok eşsiz esere ev sahipliği yapmaktadır. Kommagene Krallığı’ndan Hititlere kadar uzanan bu bölge, adeta zamanın ruhunu yansıtan tarihi mirasıyla büyüleyici bir atmosfer sunuyor.
Nemrut Dağı Milli Parkı’nın içerisinde yer alan Beştepeler, devasa dikili taşları, kaya mezarlarını, kil taşından yapılmış heykelleri ve 2000 yıllık taş kabartma heykelleriyle adeta bir açık hava müzesi gibi karşınıza çıkıyor. Bu tarihi kalıntılar, sadece bölgenin geçmişine tanıklık etmekle kalmaz, aynı zamanda etkileyici görsellikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatır.
Eşsiz coğrafi konumu ve ev sahipliği yaptığı bu hazinelerle, Beştepeler, bölgenin en gözde milli park gezileri arasında yer almakta ve Adıyaman’ın kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir adres haline gelmektedir.
Yüksek noktalardan güneşin doğuşunu izlerken, aynı zamanda tarihi yapıları ve taş heykelleri arka planda çekerek Adıyaman gezinizin en güzel fotoğraflarını elde edebilirsiniz. Hem tarih hem de doğa tutkunlarının ilgisini çeken bu muazzam bölge, ziyaretçilerine hem görsel hem de kültürel bir şölen sunuyor.
Adıyaman Çarşı Camii

Adıyaman’ın tarihi dokusunun en belirgin örneklerinden biri olan Oturakçı Pazarı, yüzyıllar boyu şehrin sosyal ve kültürel hayatına yön vermiş bir mekan olma özelliğine sahiptir. Bu tarihi pazarın içinde, size geçmişin derinliklerinden bir iz taşıyan Çarşı Camii hemen dikkatinizi çekecektir.
1557 yılında inşa edilen ve halk arasında Hacı Abdulgani Camii olarak da bilinen bu cami, Adıyaman’daki inanç turlarının önemli bir durak noktası olup, ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir yolculuk yapma fırsatı sunmaktadır.
Bu zarif cami, kesme taşlarla inşa edilmiş dikdörtgen planı ve sağlam mimarisiyle adeta zamanın testine dayanarak günümüze kadar ulaşmıştır. Camiye girdiğinizde, sizi ahşap oymaları ve dini motiflerle bezeli iç dekorasyonlar karşılayacak.
Her detayında ustalıkla işlenmiş figürler ve motifler, caminin tarihsel ve sanatsal değerini gözler önüne seriyor. İç mekanın huzur veren atmosferi, sadece mimari yapısıyla değil, aynı zamanda tarihî zenginliğiyle de büyüleyicidir.
Adıyaman’ın en güzel camilerinden biri olarak kabul edilen Çarşı Camii, bu eşsiz tasarımı ve günümüze kadar bozulmamış yapısı ile bölgedeki diğer camilerden ayrılır. Eğer Oturakçı Pazarı’nda dolaşırken tarihi bir dokuyu yakından görmek isterseniz, bu camiyi ziyaret etmeyi kesinlikle unutmayın.
Besni Sugözü

Tarihi zenginliğiyle olduğu kadar doğal güzellikleriyle de turistleri büyüleyen Adıyaman, bölgenin saklı cennetlerinden birini sunuyor: Besni Sugözü. Bu eşsiz beldede, sessiz ve huzurlu atmosferin içinde el değmemiş doğa harikalarını keşfetmek, adeta bir yaşam deneyimi.
Besni Sugözü, buz gibi akan derelerin kenarında hizmet veren alabalık çiftlikleri, kır bahçeleri ve mesire alanlarıyla yaz aylarında en sevilen rekreasyon alanlarından biri haline geliyor. Burada, sıcak yaz günlerinde serinlemek için mükemmel bir ortam sunuluyor.
Ayrıca, bölgeye gelen ziyaretçiler için çocuk oyun alanları, mescitler, tuvaletler ve otopark gibi temel altyapı olanakları da sağlanarak konforlu bir deneyim yaşanması sağlanıyor. Besni Sugözü’nün dereleri kenarında uzanan trekking parkurlarında yürüyüş yaparken, tertemiz ve serin havanın keyfini çıkarabilir, doğanın sunduğu huzur içerisinde zaman geçirebilirsiniz.
Ahşap köprüler üzerinden geçerken, çevredeki doğal güzellikleri fotoğraflamak, bu benzersiz bölgenin hatıralarını ölümsüzleştirmenin en güzel yollarından biri. Besni Sugözü, aynı zamanda donanımlı kamp ve karavan alanlarıyla Adıyaman’da kamp yapmak isteyenlerin en çok tercih ettiği yerlerden biri.
Doğal güzelliklerin içine gömülmüş bu alanlar, doğayla iç içe, rahatlatıcı bir tatil yapmak isteyenlere mükemmel fırsatlar sunuyor. Besni minibüsleriyle her saat kolayca ulaşılabilen bu doğa cenneti, aynı zamanda yürüyüş yapmak isteyenler için de ideal bir rotaya sahip.
Şehirdeki tarihi hazineleri keşfettikten sonra, Besni Sugözü’nde doğayla baş başa kalıp dinlendirici bir mola vermek, ziyaretçilere hem bedenen hem de ruhen yenilenmiş bir şekilde evlerine dönme imkânı tanıyor. Adıyaman’ın bu benzersiz köyü, doğa severler için unutulmaz bir tatil deneyimi vaat ediyor.
Keleş Konağı

Adıyaman merkezini gezerken mutlaka görmenizi önerdiğimiz eşsiz yapılardan biri olan Keleş Konağı, şehri keşfederken tarih ve kültürle iç içe bir deneyim sunuyor. Adıyaman Kalesi'nin hemen alt bölümünde yer alan bu zarif konak, hem tarihi dokusuyla hem de etrafındaki manzarayla büyüleyici bir atmosfer yaratıyor.
Adıyaman, pek çok tarihi konağa ev sahipliği yaparken, Keleş Konağı, bunlar arasında en özel ve dikkat çekici olanlardan biri olarak öne çıkıyor. 2012 yılında aslına uygun bir şekilde restore edilen bu yapının içinde gezinirken, geçmişin izlerini keşfetmek oldukça etkileyici bir deneyim sunuyor.
Keleş Konağı, zengin etnografya koleksiyonlarıyla her yıl yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekerken, otantik dekorasyonlu odaları da görmeye değer bir diğer unsur. Konağın içinde yer alan odalar, Adıyaman'ın kültürel zenginliğini yansıtan el yapımı sanat eserleriyle süslenmiş olup, bu sanat eserlerinin her biri adeta birer tarih parçası gibi karşınıza çıkıyor.
Yöresel el dokuması halılar, kilimler, antikalar, yerel giysiler ve günlük yaşamda kullanılan eşyalar, bu odaların her köşesinde ayrı bir anlam taşıyor. Her bir odada, geçmişin izlerini taşıyan bu öğeleri incelemek ve fotoğraflamak, ziyaretçilerine unutulmaz anlar sunuyor.
Bunların yanı sıra, Keleş Konağı yıl boyunca farklı etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Fotoğraf ve resim sergilerinden, söyleşiler ve seminerlere kadar geniş bir etkinlik yelpazesi sunan konak, kültürel bir merkez haline gelmiştir.
Ziyaretçiler, buradaki etkinliklerle Adıyaman’ın tarihini ve kültürünü daha yakından tanıma fırsatı bulabilirler. Özellikle bu tür kültürel etkinliklere katılmak, şehri ve konakları keşfetmek isteyenlerin gezilerini daha anlamlı kılmaktadır.
Haydaran Kaya Mezarları

Adıyaman’a sadece 17 kilometre uzaklıkta, tarihi zenginlikleri ve inanç turizmi açısından oldukça önemli bir nokta olan Haydaran Kaya Mezarları, bölgeyi keşfetmek isteyenler için mutlaka uğranması gereken bir yer.
Eğer fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, burası sizin için adeta bir cennet olacak. Tarih ve doğanın iç içe geçtiği bu alanda, Güneş Tanrısı Helios ve Kommagene Kralı I. Antiochos’un el sıkıştığı ünlü heykelini yakından görebileceğiniz gibi, devasa kayaların içine oyulmuş onlarca antik mezarı da keşfe çıkabilirsiniz.
Bu mezarların bulunduğu konumdan, eşsiz bir gün batımı manzarası izleyebilir, etrafınızdaki doğanın sunduğu büyüleyici görüntülerle adeta zamanın durduğunu hissedebilirsiniz. Hem tarihi bir yolculuğa çıkarak geçmişe tanıklık edebilir, hem de doğanın sunduğu huzur verici atmosferde dinlendirici anlar yaşayabilirsiniz.
Adıyaman Ulu Camii

Adıyaman'ın görülmeye değer tarihi yapılarından biri olan ve 1506 ile 1515 yılları arasında Dulkadiroğulları Beyliği döneminde inşa edilen Adıyaman Ulu Camii, hem mimari özellikleriyle hem de tarihsel geçmişiyle dikkat çekici bir öneme sahiptir.
Bu eşsiz yapıyı, rehberli tarih, inanç ve kültür turları kapsamında ziyaret edenler, şehrin kültürel dokusunu daha yakından keşfetme fırsatına sahip olmaktadır. Uzun ve köklü tarihi boyunca birçok kez onarıma tabi tutulan cami, her defasında özgün mimarisini ve tarihi dokusunu koruyarak bugüne kadar gelmeyi başarmıştır.
Caminin etkileyici kesme taş mimarisi, ince işçilikle yapılmış taş kabartmaları ve çarpıcı anıtsal kapısı, ziyaretçileri adeta geçmişin derinliklerine bir yolculuğa çıkarırken, iç mekanındaki dini motiflerle bezeli süslemeler de göz alıcı bir şekilde sergilenmektedir. Bu dini yapının içindeki her bir detay, hem dönemin sanatsal anlayışını hem de dini inançların yansımasını taşımaktadır.
Ziyaretçiler, bu tarihi yapıyı gezerek sadece bir cami değil, aynı zamanda bir dönemin kültürel mirasını da gözler önüne serilen eşsiz bir yapıyı keşfetme fırsatını bulmaktadır. Adıyaman Ulu Camii, tarihi dokusuyla günümüzde de ibadet ve ziyaret için kullanılan önemli bir sembol haline gelmiştir.
Palanlı Mağarası

Adıyaman'da mutlaka görmenizi önerdiğimiz etkileyici mağaralardan biri, Anadolu'daki önemli tarih öncesi yerleşim yerlerinden biri olan Palanlı Mağarası’dır. Şehir merkezine sadece 10 kilometre mesafede, ulaşım açısından son derece kolay bir konumda yer alması, her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin bu muazzam doğa harikasını ziyaret etmesine olanak tanır.
Palanlı Mağarası, sadece yakınlığıyla değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de büyüleyicidir. Mağaranın duvarlarını süsleyen taş devrinden kalma resimler, her yıl birçok kişinin ilgisini çeker ve onları etkiler. Bu duvar resimleri, o dönemin yaşamını, inançlarını ve toplumsal yapısını anlamak adına oldukça değerli bilgiler sunmaktadır.
Taş kabartmalar ve çizimlerle süslü yaşam odaları, mağaranın içinde adeta bir zaman yolculuğuna çıkmanıza olanak tanır. Bu yaşam odaları, taş devrinde insanların nasıl yaşadıklarını, hangi sembollerle iletişim kurduklarını ve günlük hayatlarında nelerle ilgilendiklerini gözler önüne serer.
Ayrıca, Palanlı Mağarası’ndaki gizli tüneller, ziyaretçilere keşif yapma fırsatı sunar ve her biri ayrı bir gizemi barındırır. Bu tüneller, mağaranın derinliklerine inmenizi sağlayarak, geçmişe dair unutulmaz bir yolculuğa çıkmanıza olanak tanır.
Palanlı Mağarası'ndaki bazı resimlerin, M.Ö. 4000'li yıllara kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, Palanlı Mağarası, sadece tarih meraklıları için değil, aynı zamanda doğa ve keşif tutkunları için de büyüleyici bir gezi rotasıdır.
Adıyaman'a Ne Zaman Gidilir?
Adıyaman’ın kış mevsiminde iklimi oldukça sert geçmektedir; bu nedenle, bölgeyi ziyaret etmek isteyenlerin bu zorlu hava koşullarından kaçınmak için en uygun dönemi Mayıs ile Eylül ayları arasında tercih etmeleri önerilmektedir. Bu dönemde hava daha ılıman olup, gezilecek yerlere rahatça ulaşılabilir.
Özellikle bu aylarda doğanın güzellikleri en üst seviyeye çıkar, yeşil alanlar ve tarihi zenginlikler daha keşfedilebilir hale gelir. Yüksek sıcaklıklar ve güneşli günler, hem açık hava aktiviteleri hem de bölgenin tarihi mekanlarını keşfetmek için ideal bir ortam sunar. Bu nedenle, Adıyaman’ı ziyaret etmek isteyenlerin, gezilerini Mayıs ile Eylül arasına denk getirmeleri, daha keyifli ve rahat bir deneyim yaşamalarını sağlayacaktır.
Adıyaman’da Ne Yenir?
Adıyaman, tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra mutfağıyla da dikkat çeken bir şehir. Güneydoğu Anadolu'nun bu özel şehri, özgün tatlarıyla misafirlerine unutulmaz bir lezzet deneyimi sunuyor. Adıyaman mutfağı, bölgenin tarihsel geçmişinden ve coğrafi koşullarından beslenerek, etli yemekler, zeytinyağlılar ve tatlılarla dolu zengin bir menüye sahip.
Yöresel lezzetlerin kendine has baharatları, geleneksel pişirme yöntemleriyle birleşerek, hem yerli halkın hem de ziyaretçilerin damaklarında iz bırakıyor. Adıyaman'a yolculuk yapmayı planlıyorsanız, bu şehri sadece gezip görmekle kalmayın; aynı zamanda unutulmaz tatlarını keşfedin. İşte, Adıyaman’da yemeniz gereken yöresel lezzetler:
- Çiğ köfte
- İçli köfte
- Adıyaman köftesi (Adıyaman kebabı)
- Yarpuzlu köfte
- Pirpirim salatası
- Marul cacığı
- Kabak cacığı
- Yarpuz cacığı
- Meyir çorbası
- Ebuzer Giffari kebabı
- Dövmeç kebabı
- Besni tavası
- Basalla
- Kavurmalı hıtap
- Tevenk sarması
- Buhara pilavı
- Tırşik
- Toprak helvası
- Tene helvası
- Burma tatlısı
Adıyaman’dan sonra gezilecek bir yer arıyorsanız eğer mutlaka “Çanakkale Gezilecek Yerler” isimli içeriğimize göz atın!
