Diyarbakır Gezilecek Yerler
Diyarbakır gezilecek yerler bakımından tarih ve kültür dolu bir yolculuk sunar. Türkiye’nin kadim şehirlerinden biri olarak bilinen Diyarbakır, tarihi yapıları, zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleri ile dikkat çeker.
Şehrin köklü geçmişine tanıklık eden yapılar, surlar, camiler, köprüler ve hanlar, ziyaretçilere tarihin izini sürme fırsatı sunarken, Diyarbakır'ın kendine özgü dokusunu keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir rota oluşturur. “Diyarbakır'da nereler gezilmeli?” sorunuz için en iyi yanıt.
Diyarbakır geziniz sırasında çekmiş olduğunuz Reels videolarının daha fazla kişiye erişmesi için Instagram izlenme satın al sayfamızı hemen ziyaret edin.
Diyarbakır Gezilecek Yerler Listesi
Diyarbakır gezisi planlıyorsanız ve hangi yerleri görmeniz gerektiği konusunda kararsızsanız, sizin için hazırladığımız Diyarbakır'da gezilecek yerler rehberine göz atabilirsiniz. Bu sayede, Diyarbakır ziyaretinizde görmek istediğiniz mekanları kolayca planlayabilirsiniz. İşte Diyarbakır gezilecek yerler listesi:
Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü)
Diyarbakır’ın tarihi ve doğal güzellikleri arasında özel bir yere sahip olan Dicle Köprüsü, halk arasında On Gözlü Köprü ya da Silvan Köprüsü olarak bilinir. Bu köprü, Dicle Nehri’nin iki yakasını zarif bir şekilde birleştirerek ziyaretçilere görkemli bir manzara sunar.
Özellikle tarihi yapılarla ilgilenenler için cazip bir durak olan bu köprü, kentin en tanınmış simgelerinden biri olarak büyük bir ilgi çeker. 1065 yılında inşa edilen Dicle Köprüsü, 178 metre uzunluğu ve 5,6 metre genişliği ile dikkat çeker.
On gözlü yapısıyla mimari bir başyapıt olarak tasarlanmış olup, 18 metre yüksekliğiyle de heybetli bir görünüm sunar. Kesme bazalt taşlardan yapılan köprü, hem sağlam yapısı hem de estetik duruşuyla Diyarbakır’ın tarihine tanıklık eden bir eserdir.
Şehir merkezine yakın konumuyla da kolayca ulaşılabilmekte olan Dicle Köprüsü, geçmişten günümüze uzanan hikayesiyle Diyarbakır gezisinde gezilecek yerler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
İçkale
Diyarbakır'ın tarihi dokusunu yansıtan İçkale, kentin ilk yerleşim alanlarını barındıran ve 1524-1526 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı klasik mimarisiyle yeniden inşa edilen önemli bir yapıdır.
İçkale, 5 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır surları içinde yer almakta olup, 20 burcu ve 4 görkemli kapısıyla hem tarih hem de fotoğraf tutkunları için vazgeçilmez bir nokta haline gelmiştir. 2005 yılında gerçekleştirilen restorasyonla orijinal yapısına uygun olarak yenilenen İçkale, ziyaretçilerine geçmişin izlerini günümüze taşıyan eşsiz bir deneyim sunmaktadır.
Ulu Camii
Diyarbakır’ın en önemli tarihi yapılarından biri olan Ulu Camii, Anadolu’nun en eski camisi olarak kabul edilir. Şehrin kalbinde, Dağ Kapı ve Mardin Kapı arasında konumlanan bu ihtişamlı yapı, 639 yılında Müslüman Araplar tarafından inşa edilmiştir.
Eskiden Martoma Kilisesi’nin bulunduğu alana yapılan Ulu Camii, İslam dininin bölgeye gelişiyle birlikte çeşitli düzenlemelerle camiye dönüştürülmüş, Selçuklu döneminde geçirdiği değişimlerle bugünkü yapısına kavuşmuştur.
Ulu Camii, hem Selçuklu hem de Osmanlı mimarisinin özelliklerini bir araya getirerek ziyaretçilerine geçmişin izlerini sunar. Geniş bir alana yayılan cami kompleksi, yalnızca ibadet için değil, aynı zamanda kültürel mirası hissetmek isteyenler için de önemli bir duraktır.
Cami çevresinde Halifeler Camii, Şafiiler Camii, Mesudiye Medresesi ve Zinciriye Medresesi gibi tarihi yapılar da bulunur, bu da ziyaretçilere bir gezi sırasında birçok değerli yapıyı keşfetme imkanı sunar.
Ziya Gökalp Müze Evi
Diyarbakır'da yer alan Ziya Gökalp Evi, ünlü yazar ve sosyolog Ziya Gökalp'in doğduğu yer olarak büyük bir öneme sahiptir. 1876 yılında inşa edilen bu tarihi ev, 1956 yılında aslına sadık kalarak restore edilerek bir müze haline getirilmiştir.
Diyarbakır'ın en dikkat çeken yapılarından biri olan bu konak, 1806 yılında bazalt taşlarla inşa edilmiştir ve iki katlı yapısıyla dönemin mimarisine ışık tutar. Konak, otantik dekorasyonlarla süslenmiş odalarında, Gökalp'in kişisel eşyaları, tarihi belgeler, dönemin mobilyaları ve antikalar gibi pek çok değerli objeyi ziyaretçilerine sunmaktadır.
Geniş avlusunda ise, Osmanlı dönemine ait en güzel sivil mimari örneklerinden biri olarak kabul edilen bu konak, hem görsel anlamda hem de tarihi derinliğiyle büyüleyici bir atmosfer yaratmaktadır. Konak, hem zengin koleksiyonlarıyla hem de etkileyici mimarisiyle, Diyarbakır'da mutlaka görülmesi gereken bir mekan olarak ön plana çıkmaktadır.
Ergani
Diyarbakır’ın tarih kokan ilçesi Ergani, insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak dikkat çeker. Avcı ve toplayıcı yaşam tarzından yerleşik hayata geçişin izlerini barındıran Ergani, bölgedeki arkeolojik buluntular sayesinde binlerce yıllık bir geçmişi günümüze taşımaktadır.
Şehir merkezine yaklaşık 45 dakika mesafede bulunan bu tarihi ilçe, Diyarbakır’ın kültürel ve tarihi başkenti olarak anılmayı hak eder. Ulaşım, şehir merkezinden hareket eden minibüsler veya şahsi araçlarla kolaylıkla sağlanabilir, bu da Ergani’yi özellikle tarih ve doğa meraklıları için erişilebilir bir destinasyon kılar.
9 bin yıllık geçmişi ile Ergani, Cilalı Taş Devri’nden bugüne ulaşmış pek çok tarihi ve kültürel zenginliği barındırır. Kubbe şeklindeki geleneksel evleri ve benzersiz doğal manzaralarıyla ziyaretçileri büyüleyen ilçe, Diyarbakır’a gelen herkesin görmesi gereken bir yerdir.
Ergani’de ziyaret edilmesi gereken başlıca tarihi mekanlar arasında Zülküf Dağı, Peygamberler Dağı, Makam Dağı ve gizemli Hilar Mağaraları yer alır. Bu antik alanlar, Ergani’nin derin tarihine ve mistik atmosferine tanıklık etmenizi sağlayacak nadir yerler arasındadır.
Diyarbakır Kent Müzesi
Diyarbakır’ın en çok ziyaret edilen mekanlarından biri olan Diyarbakır Kent Müzesi, Cemil Paşa Konağı’nın tarihi taş ve ahşap yapısında, şehri ve bölgeyi tanıtan etkileyici koleksiyonlara ev sahipliği yapıyor.
Müzede, Diyarbakır’ın binlerce yıllık kültürel mirasını keşfetmek mümkün; 1500’ün üzerinde eserin sergilendiği bu alanda, farklı medeniyetlerin dinleri, gelenekleri, sosyal yaşamları, yemek kültürleri ve şehirleşme süreçleri detaylı bir şekilde anlatılıyor.
Ziyaretçilere, hem görsel hem de işitsel zenginlikler sunan müze, sadece sergi alanlarıyla değil, aynı zamanda ulusal kütüphane, kafe, sinema salonu ve çocuklar için düzenlenen atölyeler gibi çeşitli hizmetlerle de dikkat çekiyor. Diyarbakır Kent Müzesi, şehri daha yakından tanımak isteyenler için mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olarak öne çıkıyor.
Hasan Paşa Hanı
Diyarbakır'ın tarihi dokusunu yaşatan en özel yapılardan biri olan Hasan Paşa Hanı, Ulu Camii’nin doğusunda, 1572-1575 yılları arasında inşa edilmiş olup, şehre Osmanlı mimarisinin zarafetini taşıyor.
İki katlı yapısıyla dikkat çeken han, geniş bir avluya, sütunlara ve kubbeli şadırvanlara sahip; bu özellikleriyle klasik Osmanlı mimarisinin görkemli izlerini yansıtıyor. Hasan Paşa Hanı, yalnızca tarihi mimarisiyle değil, ziyaretçilere sunduğu keyifli deneyimlerle de ön plana çıkıyor.
İçerisindeki restoranlarda, Diyarbakır mutfağının en lezzetli örnekleri sunuluyor; organik ürünlerle hazırlanan kahvaltı sofraları, özellikle bölgeye özgü tatları keşfetmek isteyenler için ideal bir seçenek.
Aynı zamanda hanın içinde yer alan sahaflar ve kitapçılar, kültürel bir keşif yolculuğuna davet ediyor. Yorgunluk kahvesi içmek, mimarisini incelemek ya da sadece atmosferin tadını çıkarmak isteyenler için Diyarbakır’ın vazgeçilmez duraklarından biri olan Hasan Paşa Hanı, bu kadim şehre gelenlerin mutlaka görmesi gereken bir yapı olarak öne çıkıyor.
Ahmet Arif Edebiyat Müzesi
Diyarbakır'ın en değerli kültürel hazinelerinden biri olan Ahmet Arif Edebiyat Müzesi, şairin anısına restore edilen tarihi bir konağın içinde yer alıyor. 120 yıllık geçmişe sahip olan bu büyüleyici konak, 2011 yılından bu yana ziyaretçilerini ağırlayarak, her yıl binlerce edebiyat severi kendine çekiyor.
Siyah bazalt taşlarıyla inşa edilmiş konağın odaları, dönemin zarif mobilyalarıyla döşenmiş olup, Ahmet Arif'in kişisel eşyaları, el yazması şiirleri, resimleri ve fotoğrafları gibi değerli koleksiyonlara ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, Diyarbakır’ın yetiştirdiği birçok ünlü şair, yazar ve sanatçının eserlerine de göz atma fırsatı sunan müze, edebiyat severlere zengin bir kültürel deneyim yaşatıyor.
Ahmet Arif Edebiyat Müzesi’nin bir diğer dikkat çeken özelliği ise geniş ve etkileyici kütüphanesidir. Binlerce kitapla donatılmış bu kütüphane, edebiyat dünyasında derinlemesine keşif yapmak isteyenler için ideal bir mekan sunuyor.
Müze, ayrıca asırlık ağaçlarla çevrili taş avlusu ile ziyaretçilerine huzur dolu bir ortam sunuyor. Avluda çayınızı yudumlarken, bu tarihi atmosferde harika fotoğraflar çekebilir, Diyarbakır’ın kültürel zenginliklerini yakından keşfetme şansı bulabilirsiniz.
Sülüklü Han (Kazancılar Hanı)
Diyarbakır’ın tarihi Suriçi bölgesinde yer alan Sülüklü Han (Kazancılar Hanı), bölgenin en dikkat çeken yapılarından biridir. 1683 yılında inşa edilen bu devasa han, Osmanlı döneminin klasik mimarisini en iyi yansıtan örnekler arasında sayılmaktadır. Kesme taş ve siyah bazaltla inşa edilen han, zarif ve sağlam mimarisiyle göz kamaştırır.
Üç katlı olan bu tarihi yapının her katında on oda bulunur ve bu odalar uzun yıllar boyunca tedavi amaçlı kullanılmıştır. Zamanında tedavilerde kullanılan sülükler, hana Sülüklü Han adının verilmesine yol açmıştır.
Sülüklü Han’a uğrayan ziyaretçiler, avlusunu süsleyen asırlık çınar ağaçları altında çay içerek hem tarihi atmosferin hem de doğal güzelliklerin tadını çıkarabilir. 2010 yılında kapsamlı bir restorasyondan geçirilen han, günümüzde turizme kazandırılarak ziyarete açılmıştır.
Tarihi dokusunu koruyan iç odaları gezebilir ve çevredeki işletmelerde Diyarbakır’ın meşhur Süryani şaraplarını tatma şansı bulabilirsiniz. Suriçi’nin büyüleyici atmosferinde, hem tarihle hem de doğayla iç içe huzurlu bir mola vermek isteyen herkesin mutlaka uğraması gereken bir yerdir.
Malabadi Köprüsü
Malabadi Köprüsü, Diyarbakır’ın en tanınmış simgelerinden biridir ve aynı zamanda halk türkülerine, hikayelere ve efsanelere ilham kaynağı olmuştur. 12. yüzyıl Selçuklu döneminde, 1147 yılında tamamlanan bu tarihi yapı, mimarisi ve tarihi ile dikkat çekmektedir.
7 metre genişliğinde ve 150 metre uzunluğunda olan köprü, görkemli kemeri ve zarif taş işçiliğiyle göz alıcı bir görüntü sunar. Batman yolu üzerinde bulunan Malabadi Köprüsü’ne, şehir merkezinden kalkan minibüslerle kolayca ulaşmak mümkündür.
Diyarbakır Kalesi
Diyarbakır Kalesi, şehrin en önemli simgelerinden biri olup, tarihî zenginlikleriyle dikkat çeker. 9000 yıllık bir geçmişe sahip olan kale, yaklaşık 5 kilometrelik sur duvarlarıyla, Çin Seddi'nin ardından dünyanın en uzun ve geniş savunma duvarı olma özelliği taşır.
2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilen kale, her yıl binlerce turistin ilgisini çeker. İçerisinde dört farklı kapı bulunan Diyarbakır Kalesi, Dağ Kapı, Urfa Kapı, Mardin Kapı ve Yeni Kapı (Şat Kapı) gibi isimlerle anılır.
İçkale ve Dışkale olmak üzere iki bölüme ayrılan kale, Hurriler döneminde M.Ö. 2000'li yıllarda inşaatına başlanmış ve Roma döneminde de inşası sürdürülmüştür. Bu devasa yapının duvarları, göz alıcı taş oymaları ve anıtsal kapıları, hem fotoğraf tutkunları hem de tarih severler için vazgeçilmez bir rota oluşturur.
Diyarbakır Kalesi, şehrin tipik siyah bazalt taşlarıyla inşa edilmiştir ve 82 burç ile korunmaktadır. Bu yapılar, kalenin sadece savunma amaçlı değil, aynı zamanda sanatsal değer taşıyan bir yönünü de ortaya koyar.
Günümüzde bazı kale bölümleri, güzel sanatlar galerisi olarak kullanılmaktadır. Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden izler taşıyan kale, zaman içinde farklı eklemelerle zenginleştirilmiştir. Diyarbakır Kalesi, Hevsel Bahçeleri ile birlikte keşfedilmeye değer tarihi ve doğal bir bütünlük sunar.
Hevsel Bahçeleri
Diyarbakır'ın en değerli doğal alanlarından biri olan Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri kıyısında ve Diyarbakır Kalesi ile Nehir Vadisi arasında yer alıyor. Yaklaşık 700 hektarlık bir alanı kaplayan bu verimli bölge, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almasıyla uluslararası bir öneme sahip.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük kuş cenneti olarak bilinen Hevsel Bahçeleri, 180'den fazla kuş türüne ev sahipliği yaparken, sincap, kirpi, su samuru ve tilki gibi pek çok memeliye de yaşam alanı sunuyor.
Çocuklu aileler için şehrin en popüler yerlerinden biri olan bu bölge, doğal güzellikleri ve zengin biyolojik çeşitliliği ile dikkat çekiyor. Hevsel Bahçeleri'nde nadir bulunan yaz atmacalarını görmek de mümkün. Hem doğa severler hem de turistler için önemli bir cazibe merkezi olan Hevsel Bahçeleri, şehri ziyaret edenlerin ilgisini çeken özel bir yer olarak öne çıkıyor.
Cemil Paşa Konağı Kent Müzesi
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yer alan Cemil Paşa Konağı, hem tarihi hem de mimari açıdan önemli bir yapıdır. 1888 ile 1902 yılları arasında Cemil Paşa tarafından inşa ettirilen bu konak, 2000 metrekarelik bir alan üzerine siyah bazalt taşlarıyla inşa edilmiştir.
Konak, sadece etkileyici yapısıyla değil, aynı zamanda içindeki eserlerle de dikkat çeker. Harem ve selamlık bölümlerinin yanı sıra, asırlık çınar ağaçlarının gölgesindeki geniş avlusu da fotoğraf tutkunları ile tarih ve kültür meraklılarını cezbetmektedir.
Ziyaretçilere, aslına uygun olarak restore edilerek kent müzesi haline getirilen konağın içindeki 500 belge, 450 siyah beyaz fotoğraf, 235 eser ve 260 etüt eseri ile Diyarbakır’ın binlerce yıllık kültürünü daha yakından keşfetme fırsatı sunulmaktadır.
Diyarbakır Surları
Diyarbakır, hem yerli hem de yabancı turistler için büyüleyici bir destinasyon olma özelliği taşıyor. Şehrin en çok ilgi gören yapılarından biri, Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun ikinci sur duvarı olarak kabul edilen Diyarbakır surları.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu surlar, yaklaşık 5 kilometre uzunluğuyla dikkat çekiyor. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan surlar, kesme bazalt taşlarla inşa edilmiştir.
Karacadağ’dan Dicle Nehri’ne kadar uzanan surların yapımının 13. yüzyıla dayandığı düşünülse de kesin yapım tarihi net olarak bilinmemektedir. Diyarbakır Kalesi'nin bir parçası olan bu surlar, hem iç hem de dış kale bölümleriyle ziyaretçilere tarihi bir yolculuk sunuyor.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi, 1936 yılında Zinciriye Medresesi'nde açıldıktan sonra, 1985 yılında yeni binasına taşınarak Türkiye'nin en önemli arkeoloji müzelerinden biri haline gelmiştir. Bu özelliğiyle Diyarbakır’da mutlaka gezilecek yerler arasında bulunuyor.
Bu müze, Diyarbakır ve çevresindeki arkeolojik kazılarda ortaya çıkan binlerce tarihi eseri sergileyerek, farklı medeniyetlerin izlerini günümüze taşımaktadır. Zengin koleksiyonları sayesinde, şehri ziyaret eden yerli ve yabancı turistler için önemli bir çekim merkezi olmuştur.
Müzede, tarih öncesi çağlardan başlayarak Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. 30.000'e yakın eseri barındıran müzede, Hitit, Asur ve Artuklu dönemlerine ait sikkeler gibi nadir ve değerli buluntuları görmek mümkündür.
Arkeolojik eserlerin yanı sıra, etnografya koleksiyonları da müzenin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ayrıca, müzenin bulunduğu bina da kendisi başlı başına bir mimari şaheser olup, hem içerisiyle hem de dış yapısıyla ziyaretçilerine görsel bir şölen sunmaktadır.
Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi
Diyarbakır, din ve kültür kardeşliğinin önemli merkezlerinden biri olarak her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır. Şehir, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla her yıl keşfe çıkan gezginleri büyülemeyi başarmaktadır.
Diyarbakır'ın mutlaka görülmesi gereken en değerli yapılarından biri ise Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi olarak bilinen, halk arasında Diyarbakır Kilisesi olarak da anılan bu tarihi şaheserdir.
Sur ilçesinde yer alan ve bölgenin en çok ziyaret edilen tarihi yapılarından biri olan Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi, yaklaşık 300 yıl önce Ortodoks Süryaniler tarafından inşa edilmiştir. Diyarbakır geziniz sırasında burayı görmeyi düşünebilirsiniz.
Kilisenin bahçesinde asırlık çınar ağaçları ve rengarenk çiçekler, ziyaretçilere huzur veren bir atmosfer sunmaktadır. Kilisenin inşasında Diyarbakır'a özgü kesme siyah bazalt taşları kullanılmış olup, yapının yapımında Bizans ve Roma dönemlerinden izler bulunmaktadır.
Bu tarihi yapının dış yapısı kadar iç mekanındaki dini motifler, özel ışıklandırmalar ve benzersiz dekorasyon detayları da büyük ilgi çekmektedir. Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi, hem tarihi hem de estetik açıdan Diyarbakır'ın en önemli kültürel miraslarından biridir.
Hazreti Süleyman Camii
Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesinde yer alan Hazreti Süleyman Camii, aynı zamanda Kale Camii, Nasiriyye Camii, Meşhed Camii ve Murtaza Paşa Camii olarak da bilinir. Şehirdeki en özel ve dikkat çeken camilerden biri olan bu yapı, İnaloğulları Beyliği döneminde 1160 senesinde inşa edilmiştir.
Zaman içinde Kanuni Sultan Süleyman tarafından genişletilen cami, 4. Murat döneminde de çeşitli restorasyonlardan geçmiştir. Çevresindeki 27 türbe ile de sıkça ziyaret edilen bu cami, Diyarbakır'ın İçkale bölgesinde, iki burç arasında yer almakta ve mimarisiyle büyülemektedir.
Hazreti Süleyman Camii, dört köşeli minaresi ve siyah kesme taşlardan yapılan zarif yapısıyla dikkat çeker. Yüzyıllardır hizmet veren bu tarihi cami, zamanla aslına uygun şekilde yenilenmiş ve her geçen yıl daha fazla ziyaretçi çekmektedir.
Zinciriye Medresesi
Diyarbakır’da mutlaka gezilmesi gereken bölgelerden biri Sur ilçesidir. Bu ilçenin cazibesini artıran unsurların başında, barındırdığı tarihi yapılar yer almaktadır. Bu yapılar arasında Zinciriye Medresesi, hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çeken en önemli eserlerden biridir.
Zinciriye Medresesi’nin kesin yapım tarihi hakkında bir bilgi bulunmamakla birlikte, 1198 ya da 1236 yıllarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Diyarbakır Ulu Cami’ye oldukça yakın bir konumda yer alan bu medrese, siyah bazalt taşlarıyla inşa edilmiş olup, mimari yapısıyla dikkat çekmektedir.
Nisa Ebu Dirhem’e ait olduğu düşünülen Zinciriye Medresesi, tarih ve kültür tutkunlarının yanı sıra mimariye ilgi duyanların da ilgisini çeker. Özellikle medresenin eşsiz taş işçiliği, bölgedeki diğer yapılarla kıyaslandığında özgün bir güzellik sunmaktadır.
Anıt Park
Yenişehir ilçesinde konumlanan Anıt Park, kentin en eski parklarından biri olarak, şehir karmaşasından uzaklaşmak isteyenlere sakin ve huzurlu bir ortam sunuyor. Parkın simgelerinden olan Atatürk Anıtı 1964 yılında, Zafer Anıtı ise 1972 yılında yapılmış olup parkın tarihi dokusunu yansıtan önemli unsurlardandır.
Ziyaretçiler, etkileyici anıtlar arasında yürüyüş yaparken, çiçeklerle bezenmiş yürüyüş parkurlarının ve çocuk oyun alanlarının tadını çıkarabilirler. Ayrıca, parkta bulunan kır bahçeleri ve 1500 m²’lik süs havuzları, yaz akşamlarında keyifli bir atmosfer yaratır.
Anıt Park aynı zamanda Pamukkale travertenlerinin ve İçkale’deki ünlü Aslanlı Çeşme’nin bir örneğine de ev sahipliği yaparak, hem doğal hem de tarihi güzellikleri bir arada sunuyor. Anıt Park, Diyarbakır’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Dört Ayaklı Minare
Diyarbakır’ın tarihi dokusunun önemli bir parçası olan Dört Ayaklı Minare, şehre özgü mimarisiyle dikkat çekiyor. İslam’ın dört mezhebini temsil etmek amacıyla inşa edilen bu minare, siyah kesme bazalt taşlarıyla zarif bir şekilde tasarlanmış.
Minarenin etrafında sonradan eklenen Şeyh Mutahhar Cami de, bölgenin dini ve kültürel mirasını yansıtan önemli bir yapı olarak öne çıkıyor. Dört Ayaklı Minare, aynı zamanda Anadolu’da benzerine rastlanmayan tek dört ayaklı minare olma özelliği taşıyor.
Öne çıkan bu özelliğiyle, her yıl binlerce turistin ilgisini çekiyor. Diyarbakır’ın büyüleyici manzarasına zarif bir dokunuş ekleyen bu minareye ulaşım oldukça kolaydır. Şehir merkezinden özel aracınız ya da toplu taşıma araçlarıyla rahatça ulaşabilirsiniz.
Behram Paşa Camii
Diyarbakır gezisi sırasında mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri de Behram Paşa Camii'dir. Yapımına 1564 yılında başlanan ve Mimar Sinan'ın eserlerinden olan bu cami, 1572 yılında tamamlanarak şehre kazandırılmıştır.
Tek kubbeli yapısı ve tamamen kesme taşlarla inşa edilmesiyle dikkat çeken Behram Paşa Camii, Diyarbakır'ın ünlü taş işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir. İç mekanında yer alan İznik çinileri ise camiyi sadece mimari açıdan değil, estetik anlamda da öne çıkaran unsurlardan biridir.
Şehirdeki en güzel camilerden biri olarak gösterilen Behram Paşa Camii, hem tarih ve kültür meraklılarının hem de mimari değerlere ilgi duyanların ilgi odağı olmuştur. Sur ilçesinde, Bayrampaşa Sokak üzerinde kısa bir yürüyüşle ulaşılabilen bu tarihi yapıyı, rehberli turlarla da ziyaret edebilirsiniz.
Gazi Köşkü ve Atatürk Müzesi
Diyarbakır, tarih ve kültür meraklılarının ilgisini çeken önemli bir turizm merkezidir. Sadece doğal güzellikleriyle değil, zengin kültürel yapılarıyla da dikkat çeker. Şehrin merkezinde yer alan Gazi Köşkü ve Atatürk Müzesi, mutlaka ziyaret edilmesi gereken mekanlardan biridir.
15. yüzyıldan kalma, Akkoyunlular dönemine ait olan bu iki katlı yapının mimarisi, dönemin izlerini taşır. Atatürk’ün bir süre karargah olarak kullandığı bu köşk, günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. Diyarbakır’ın yerel mimari özelliklerini yansıtan Gazi Köşkü ve Atatürk Müzesi, hem tarihi hem de kültürel anlamda önemli bir yere sahiptir.
Müzede, Mustafa Kemal Atatürk’e ait kişisel eşyaların yanı sıra, Diyarbakır’a özgü paha biçilmez antikalar ve el sanatı ürünleri de sergilenmektedir. Bu koleksiyon, şehre ait zengin geçmişin izlerini ziyaretçilere sunar ve Diyarbakır’ın kültürel mirasını daha yakından keşfetme fırsatı verir.
Kurşunlu Camii (Fatih Paşa Camii)
Diyarbakır'da yer alan ve aynı zamanda Fatih Paşa Camii olarak da bilinen Kurşunlu Camii, 1516 ile 1520 yılları arasında inşa edilmiştir. Osmanlı döneminin en görkemli camilerinden biri olarak öne çıkan bu yapının dikkat çeken en belirgin özelliği, hem iç hem de dış mekanındaki zarif süslemelerdir.
Fatih Paşa Camii, kubbe ve çatısının tamamının kurşunla kaplanmasından dolayı "Kurşunlu" adını almıştır. Ayrıca, caminin mihrabı ve minberi de oldukça değerli sanat eserleri arasında sayılmaktadır.
Kurşunlu Camii, Selçuklu mimarisinin etkilerini de bünyesinde barındırmakta olup, hemen yanındaki Osmanlı dönemine ait türbelerle tarihi bir atmosfer sunmaktadır. Ziyaretçiler, bu camiyi gezerken hem Osmanlı hem de Selçuklu izlerini bir arada keşfetme fırsatı bulabilirler.
Keçi Burcu
Diyarbakır Surları'nın en büyük ve en eski burcu olan Keçi Burcu, şehri hem tarihi hem de görsel açıdan zenginleştiren önemli bir yapıdır. Diyarbakır Kalesi'nin doğusunda konumlanan bu burç, özellikle görkemli manzarasıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir.
Keçi Burcu, devasa bir kaya kütlesi üzerine inşa edilmiş olup, tam olarak hangi dönemde yapıldığı ise kesin olarak bilinmemektedir. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve özenle korunarak günümüze kadar ulaşan Keçi Burcu, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izler taşır.
Tarihsel süreç içerisinde, bu yapının bir dönem Bizans Tapınağı olarak kullanıldığı da bilinmektedir. Keçi Burcu, hem tarihi derinliği hem de etkileyici manzarasıyla, Diyarbakır'ın kültürel mirasının önemli bir parçası olarak ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir.
Karacadağ Kayak Merkezi
Diyarbakır ile Şanlıurfa'nın Siverek ilçesi arasında bulunan Karacadağ Kayak Merkezi, kış turizmi açısından bölgenin önemli cazibe merkezlerinden biri haline gelmiştir. Deniz seviyesinden 1919 metre yükseklikte yer alan bu kayak merkezi, Karacadağ’ın eteklerinde geniş bir alana yayılır.
Son yıllarda, bölgenin en popüler kış destinasyonlarından biri olarak Güneydoğu’nun Uludağ’ı olarak adlandırılmaktadır. Dünya standartlarında tasarlanmış 700 metrelik kayak pistleri, modern teknik ekipmanları ve ziyaretçilerine sunduğu konforlu imkanlarla dikkat çekmektedir.
Kayak meraklıları, burada kaliteli restoranlar, kafeler ve kayak ekipmanlarını kiralayabilecekleri tesislerle de rahatça vakit geçirebilirler. Ayrıca, her yaş grubuna hitap eden kayak eğitimleri ile, profesyonel bir deneyim yaşamak isteyenler için de uygun imkanlar sağlanmaktadır.
Diyarbakır şehir merkezinden yaklaşık 1 saatlik mesafede bulunan Karacadağ Kayak Merkezi'ne, düzenli olarak kalkan minibüsler, otel servisleri veya turlar aracılığıyla kolayca ulaşılabilir. Bu özellikleri ile Karacadağ, kış tatili yapmak isteyenler tarafından tercih edilebilir.
Urfa Kapı ve Mardin Kapı
Diyarbakır Kalesi'nin göz alıcı kapıları arasında yer alan Urfa Kapı ve Mardin Kapı, hem tarihi hem de kültürel anlamda şehrin önemli simgelerindendir. Yüzyıllar boyunca taş işçiliği ve sağlam yapılarıyla dikkat çeken bu kapılar, onlarca şiir ve türküye ilham kaynağı olmayı başarmıştır.
Her iki kapı da, taş oymacılığındaki incelikleriyle ve görkemli mimarileriyle zamanın testinden geçerek günümüze ulaşabilmiştir. Urfa Kapı ve Mardin Kapı, Diyarbakır’a gelen ziyaretçiler tarafından en çok ilgi gösterilen yapılar arasında yer alır.
Haburman Köprüsü
Diyarbakır'ın gizli hazinelerinden biri olan Haburman Köprüsü, Çermik ilçesinde yer alan Sinek Çayı üzerinde inşa edilmiştir ve halk arasında Çermik Köprüsü olarak da bilinir. Artuklular dönemi izlerini taşıyan bu köprünün 1179 yılında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Köprü, bölgedeki yaygın kalker taşlarıyla inşa edilerek 106 metre uzunluk ve 4,90 metre genişliğe sahip bir yapıya kavuşmuştur. Yüzyıllara meydan okuyan bu tarihi köprü, 1927 yılında aslına uygun bir şekilde restore edilerek günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır.
Sağlam yapısıyla zamanın testinden geçen Haburman Köprüsü, büyüleyici görüntüsüyle ziyaretçilerini etkilerken, fotoğrafçılık turlarının da gözde noktalarından biri haline gelmiştir. Özellikle sonbahar aylarında, yüzlerce yıl öncesine dayanan bu tarihi yapının enfes fotoğraflarını çekmek, doğa gezilerinin yanı sıra fotoğraf meraklıları için eşsiz bir deneyim sunmaktadır.
Hasuni Mağaraları
Hasuni Mağaraları, binlerce yıl boyunca oluşan etkileyici manzaralarla çevrili ve bulunduğu ortamla görenleri adeta büyüleyen bir doğa harikasıdır. Bu etkileyici mağaralar, hem tarihî hem de doğal güzellikleriyle bölgenin önemli kültürel miraslarından biridir.
Diyarbakır’a 88 km mesafede yer alan Silvan ilçesinde bulunan bu mağaralar, Anadolu’nun en eski mağara yerleşimlerinden biri olarak büyük bir tarihi öneme sahip olduğu gibi Diyarbakır’da gezilecek yerler arasında bulunmaktadır.
Arkeolojik sit alanı olarak korunan Hasuni Mağaraları, sadece bölgedeki değil, tüm dünyadaki arkeolog ve tarihçilerin ilgisini çeken bir noktadır. Orta Taş Çağı'na kadar uzanan geçmişiyle dikkat çeken mağaralar, toplamda 300 odadan oluşmaktadır.
Hristiyanlar tarafından yerleşim yeri ve savunma alanı olarak kullanılan Hasuni Mağaraları, tarih boyunca önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Diyarbakır’da kesinlikle görülmesi gereken yapılarından biri olma özelliğini taşır.
Çayönü Ören Yeri
Diyarbakır gezisi sırasında mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri olan Çayönü Ören Yeri, Ergani Ovası’nda 6000 metrekarelik bir alanda yer alıyor. Bu alan, M.Ö. 9300 ile 6300 yılları arasında 3000 yıl boyunca ilk yerleşik avcı-toplayıcı toplumların yaşadığı önemli bir nokta olarak dünya çapında büyük ilgi uyandırıyor.
Çayönü, taş ve kerpiçten inşa edilmiş evleriyle tarihsel bir keşfe davet ederken, sert kayalar üzerine oyulmuş kabartma insan figürleri de oldukça etkileyici. Ayrıca, yapılan kazılarda taş baltalar ve kemikten yapılmış iğneler gibi ilkel insanlara ait pek çok tarihi eser ortaya çıkmış, bu da bölgenin tarihsel önemini bir kat daha artırıyor.
Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi
Dünyaca ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğup büyüdüğü konak, Diyarbakır’ın en önemli ve ziyaret edilmesi gereken mekanlarından biri olarak öne çıkıyor. 1773 yılında Diyarbakır’a özgü mimari tarzda, bazalt ve kalker taşları kullanılarak inşa edilen bu tarihi yapı, hem estetik hem de kültürel açıdan büyük bir değer taşıyor.
Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi olarak ziyarete açılan konak, iç mekanındaki 14 odasıyla ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Dönemin mobilyalarıyla döşenen odalar, şairin yaşamına dair pek çok detayı gözler önüne seriyor.
Müze koleksiyonunda yer alan Cahit Sıtkı Tarancı'ya ait kişisel eşyalar, şiirleri, nadir antikalar ve el sanatı eserleri, hem edebi hem de tarihi açıdan büyük bir öneme sahip. Tarancı’nın hayatına ve sanatına dair derin bir izlenim bırakmak isteyen her ziyaretçinin mutlaka görmesi gereken bir nokta.
Zerzevan Kalesi
Diyarbakır ile Mardin arasında yer alan Çınar ilçesindeki Zerzevan Kalesi, bölgedeki en önemli tarihi ve kültürel zenginliklerden biridir. Roma İmparatorluğu dönemine ait bu kale, savunma amaçlı olarak inşa edilmiştir ve günümüzde oldukça etkileyici bir yapıdır.
2020 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen Zerzevan Kalesi, Roma döneminin en eski ve korunmuş mimari eserlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Kale, 1200 metre uzunluğunda surlara, 2 metre yüksekliğinde duvarlara, gözetleme kulelerine, kiliselere, kaya mezarlarına, silah depolarına ve 50'den fazla su sarnıcına sahip.
Bu özellikleriyle Zerzevan Kalesi, tarih ve kültür meraklıları için vazgeçilmez bir ziyaret noktası haline gelmiştir. Hem Diyarbakır hem de Mardin’in gezilecek yerler listesinde yer alan bu kale, geçmişin izlerini keşfetmek isteyenler için büyük bir öneme sahiptir.
Dağ Kapı (Harput Kapı)
Harput Kapısı ya da bilinen adıyla Dağ Kapı, Diyarbakır Kalesi'nin dört büyük kapısından birisidir ve tarihi bir anlam taşır. Roma İmparatoru II. Constantinus tarafından inşa edildiği düşünülen bu ihtişamlı kapı, devasa iki burçla korunur.
Roma, Bizans, Abbasi ve Mervani dönemlerine ait kitabelerin bulunduğu Dağ Kapı, her biri farklı kültürel izler barındıran bir yapıdır. Ziyaretçilere, ikinci katında yer alan tarihi mescidi gezme imkanı sunan Dağ Kapı, aynı zamanda devlet sanat galerisini de bünyesinde barındırır.
Bu galerideki kalıcı ve geçici sergiler, sanatseverlere keyifli bir deneyim yaşatır. Taş kabartmalarındaki bitki motifleri, Roma dönemi haçları ve koşan atlar, geyikler ile boğaların betimlendiği figürler, kapının sanatsal değerini bir kat daha arttırır.
Diyarbakır'da Hangi Aktiviteler Yapılabilir?
Diyarbakır, tarihi zenginliği ve kültürel dokusuyla pek çok ilginç aktivite sunar. İşte Diyarbakır'da yapılabilecek bazı aktiviteler:
- Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'ni gezmek: UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Diyarbakır Surları, şehrin tarihi geçmişini yansıtır. Hevsel Bahçeleri de doğa severler için mükemmel bir gezinti alanıdır.
- Diyarbakır Ulu Camii'ni ziyaret etmek: Şehrin simgelerinden biri olan bu cami, mimarisi ve tarihi önemiyle dikkat çeker.
- Diyarbakır Arkeoloji Müzesi'ni gezmek: Bölgenin tarihine dair önemli eserlerin sergilendiği bu müze, geçmişe ışık tutan bir gezintiye çıkarır.
- Hasan Paşa Hanı'nda çay içmek: Tarihi bir handa oturup çay içmek, geleneksel bir Diyarbakır deneyimi sunar.
- Diyarbakır Mutfağını keşfetmek: Diyarbakır mutfağı, özellikle et yemekleri ve meze çeşitleriyle ünlüdür. Ciğer, kaburga ve meşhur Diyarbakır lahmacunu gibi lezzetleri deneyebilirsiniz.
Diyarbakır'da Deyince Akla Ne Gelir?
Diyarbakır, surları ve ünlü karpuzlarıyla bilinen bir şehir olup, zengin tarihi camileri, kiliseleri, mutfağı, geleneksel hanları, evleri, hamamları ve eşsiz doğal güzellikleriyle de tanınmaktadır.
Diyarbakır'da Ne Yenir?
Diyarbakır mutfağı, et ağırlıklı yemekleriyle tanınsa da, sahip olduğu kültürel çeşitlilikle dikkat çeker. Hem Türkiye hem de dünya çapında önemli bir yere sahip olan Diyarbakır mutfağı, Mezopotamya ve Anadolu medeniyetlerinin buluşma noktasında yer almasıyla benzersizdir.
Tarih boyunca pek çok medeniyetin etkisi altında kalmış olan bu şehirde, farklı kültürlerin yemeklerine dair izler görmek mümkündür. İşte Diyarbakır’da yenmesi gereken yöresel lezzetler:
- Meftune
- Mumbar Dolması
- Duvaklı Pilav
- Patlıcan Dizme
- Mahlepli Diyarbakır Çöreği
- Ayvalı Kavurma
- Cartlak Kebabı
- Ciğer Kebabı
- Kaburga Dolması
- Nardanaşı
Diyarbakır'da Ne Alınır?
Diyarbakır’ın merkezi konumu ve eşsiz manzaraları sayesinde buraya yapacağınız ziyaret, unutulmaz bir deneyim olacak. İşte Diyarbakır’dan alabileceğiniz hediyelikler:
- Hasır bilezik
- Gümüş işlemeli nalın
- Kiniş gerdanlık
- Dokuma halılar
- Suriye kumaşları
- Örgü peynir
- Altın takılar
Diyarbakır'a Ne Zaman Gidilir?
Diyarbakır'a yapılan turlar için en uygun dönem genellikle bahar aylarıdır. İlkbahar aylarında, karların erimesiyle birlikte doğa canlanır, ağaçlar yeşillenir ve çiçekler açar, bu da ziyaretçilere büyüleyici bir manzara sunar.
Şehrin tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyenler için de oldukça elverişli bir dönemdir; hava ne çok sıcak ne de çok soğuktur, bu sayede rahatça gezilebilir. Diyarbakır’ın benzersiz doğası, Dicle Nehri’nin etrafındaki yeşil alanlarla birleşerek şehre eşsiz bir güzellik katar.
Sonbahar mevsiminde, özellikle eylül ve ekim aylarında düzenlenen Diyarbakır Kültür Yolu Festivali, Diyarbakır’ın kültürel dokusunu daha yakından tanıma fırsatı sunar. Bu festival, sanat, müzik ve geleneksel etkinliklerle dolu bir program sunarak yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeker.
Diyarbakır'ın tarihi surları, camileri, hanları ve kiliseleri festival süresince canlı bir atmosfer kazanır. Festivalin sunduğu bu kültürel etkinlikler, kentin zengin mirasını daha iyi tanıtmakta ve ziyaretçi sayısını artırmaktadır. Bu yüzden, Diyarbakır'ı ziyaret etmek isteyenlerin bahar ve sonbahar dönemlerini tercih etmeleri, şehrin doğal ve kültürel güzelliklerini en iyi şekilde yaşamalarına olanak sağlar.
Diyarbakır’dan sonra Kapadokya’ya gitmeyi düşünürseniz eğer “Kapadokya Gezilecek Yerler” isimli içeriğimize göz atın