Beşiktaş Gezilecek Yerler
Beşiktaş gezilecek yerler denince, İstanbul'un kültürel ve tarihi zenginliklerini modern hayatın enerjisiyle buluşturan eşsiz bir semt akla gelir. Şehrin kalbinde yer alan bu bölge, geçmişten günümüze taşıdığı hikayelerle her adımda ziyaretçilerine büyüleyici bir deneyim sunar.
Boğaz'ın mavisiyle iç içe geçmiş tarihi dokusu, canlı sokakları ve huzur veren yeşil alanlarıyla Beşiktaş, hem turistler hem de yerel halk için vazgeçilmez bir destinasyondur. Burada geçirilen her an, İstanbul’un çok yönlü kimliğini daha yakından tanıma fırsatı sunar.
Beşiktaş geziniz sırasında çekmiş olduğunuz gezi vloglarının daha fazla izlenmesi için YouTube video izlenme satın al sayfamıza mutlaka göz atın!
Beşiktaş Gezilecek Yerler Listesi
İstanbul’un en canlı ve tarihi semtlerinden biri olan Beşiktaş, Osmanlı padişahlarının izlerini taşıyan geçmişiyle, her gün farklı kültürlerden insanlara ev sahipliği yapıyor. Sarayları, kültür ve sanat odaklı mekanlarıyla, her köşe başı bir hikaye sunuyor.
Denize inen her sokağı, renkli çarşısı, zengin kültürel mirası ve yemyeşil parklarıyla Beşiktaş, şehrin ruhunu en iyi yansıtan bölgelerden biri. Balıkçıları, özgün butik kafeleri ve ünlü restoranlarıyla, İstanbul gezilecek yerler arasında mutlaka görülmesi gereken bir rota haline geliyor.
Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı, İstanbul’un büyüleyici dokusunda adeta bir inci gibi parlayan, tarih ve estetiği bir araya getiren eşsiz bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Şehrin kalbinde, Boğaz’ın kenarında yer almaktadır.
Bu görkemli saray, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda taşıdığı tarihsel anlam ve önemle de dikkatleri üzerine çekiyor. Beşiktaş semtinde, modern ve gelenekselin harmanlandığı bu alanda yükselmektedir.
Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma hareketlerinin bir simgesi olarak Sultan Abdülmecid tarafından 1843 yılında inşa edilmeye başlanmış ve 13 yıl süren yoğun bir çalışmanın ardından 1856 yılında tamamlanarak kullanıma açılmıştır.
15.000 metrekarelik geniş bir alana yayılan saray, aynı zamanda Türk tarihinin dönüm noktalarına da tanıklık etmiştir. Cumhuriyetin ilanının ardından Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul ziyaretlerinde Dolmabahçe Sarayı’nı Cumhurbaşkanlığı Konutu olarak kullanmış ve bu ihtişamlı yapı, 10 Kasım 1938’de onun hayata gözlerini yumduğu yer olarak tarihteki yerini almıştır.
Bu sebeple saray, yalnızca Osmanlı tarihine değil, aynı zamanda modern Türkiye’nin kuruluş sürecine dair de derin izler taşımaktadır. Günümüzde Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret edenler, Atatürk’e ait kişisel eşyaları ve onun hayatından izler taşıyan birçok detayı yakından görebilme fırsatına sahip olmaktadır.
Dolmabahçe Sarayı’nın mimarisi, ziyaretçilerini kendine hayran bırakan detaylarla bezeli. Saray, üç ana bölümden oluşmaktadır: Harem-i Hümayun, Mabeyn-i Hümayun (Selamlık) ve Muayede Salonu (Tören Salonu). Harem-i Hümayun, padişah ve ailesinin özel yaşam alanı olarak düzenlenmiş olup, sarayın en mahrem köşelerini oluşturmaktadır.
Osmanlı hanedanının günlük hayatına dair izler barındıran bu bölüm, aile yaşamının yanı sıra dönemin saray kültürünü de yansıtmaktadır. Mabeyn-i Hümayun ise devletin yönetim merkezi olarak kullanılmış ve önemli kararların alındığı, diplomatik görüşmelerin yapıldığı alan olarak dikkat çeker.
Sarayın en ihtişamlı bölümlerinden biri olan Muayede Salonu, devasa avizeleri ve ihtişamlı tavan süslemeleriyle görenleri büyüleyen bir tören salonu olarak inşa edilmiştir. Bu salon, Osmanlı’nın görkemini tüm detaylarıyla hissettiren, önemli tören ve kabul merasimlerinin gerçekleştirildiği bir alandır.
Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret etmek, yalnızca bir yapıyı görmek değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma sürecini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarını ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamından kesitleri derinlemesine hissetmek demektir.
Beşiktaş’ın bu eşsiz noktasında, geçmişin ihtişamını ve bugünün dokusunu bir arada deneyimleyebilirsin. Saray, barındırdığı tarihi eserler, dönemin ruhunu yansıtan mobilyaları, tabloları ve dekorasyon detaylarıyla seni zamanda bir yolculuğa çıkarırken, tarih boyunca taşıdığı anlamın büyüklüğünü de her adımda hissettirecektir.
Eğer İstanbul’da tarih ve kültür dolu bir keşfe çıkmayı planlıyorsan, Dolmabahçe Sarayı mutlaka listenin en başında yer almalı. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan bu muhteşem yapıyı keşfetmek, geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir deneyim yaşamak için eşsiz bir fırsat sunuyor.
İstanbul Deniz Müzesi
İstanbul Deniz Müzesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı olarak faaliyet gösteren ve Türkiye'nin denizcilik tarihine ışık tutan en prestijli kültür kurumlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’nin denizcilik alanındaki en büyük müzesidir.
İstanbul Deniz Müzesi, yalnızca ülkemizde değil, uluslararası düzeyde de büyük bir itibara sahiptir. Sahip olduğu geniş ve zengin koleksiyonuyla, denizcilik tarihine dair önemli bilgiler sunan müze, 20.000’in üzerinde eseriyle dünyanın en saygın deniz müzeleri arasında yer almayı başarmıştır.
1961 yılından bu yana Beşiktaş’ta bulunan mevcut binasında hizmet veren müze, tarih boyunca denizcilik alanında kaydedilen gelişmeleri, önemli olayları ve deniz kültürünü detaylı bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Sergilenen eserler arasında yalnızca Türkiye denizcilik tarihine değil, aynı zamanda dünya tarihine de damgasını vuran birçok kıymetli parça bulunmaktadır. Müze, ziyaretçilerine geniş bir tarihsel perspektif sunarken, denizciliğin farklı yönlerini de keşfetme imkanı sağlamaktadır.
Müzenin dikkat çeken bölümlerinden biri, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ait özel eşyaların sergilendiği alanıdır. Atatürk’ün denizcilik konusundaki vizyonunu ve bu alandaki katkılarını yansıtan bu özel koleksiyon, ziyaretçiler için büyük bir manevi değer taşımaktadır.
Bunun yanı sıra, müze koleksiyonunda tarihi kayıtlar, denizcilik belgeleri, kağıt ve metal eserler gibi çok çeşitli materyaller yer almaktadır. Her biri geçmişin izlerini taşıyan bu eserler, yalnızca denizcilik tarihine değil, aynı zamanda Türkiye’nin genel tarihine de ışık tutmaktadır.
Müze, mimarisi ve sergileme anlayışıyla da dikkat çeker. Modern sergileme tekniklerinin kullanıldığı mekanda, ziyaretçiler geçmişe bir yolculuk yaparken kendilerini adeta o dönemin içinde bulurlar.
İstanbul Deniz Müzesi, denizcilik tutkunlarından tarih meraklılarına, öğrencilerden akademisyenlere kadar çok geniş bir kitleye hitap etmektedir. Denizcilik tarihine olan ilginizi artıracak ve bu alandaki bilgi birikiminizi zenginleştirecek.
Yıldız Sarayı
İstanbul'un tarihi dokusunu gözler önüne seren 19. yüzyıl Osmanlı eserlerinden biri olan bu eşsiz köşk, yüksek duvarlarla çevrili yemyeşil bir bahçenin içinde, farklı tarihlerde inşa edilmiş ve birbirine bitişik üç ayrı yapıdan oluşuyor.
Bu köşk, Osmanlı İmparatorluğu’nun görkemli geçmişine tanıklık eden bir zaman kapsülü gibi. İstanbul’un ikinci büyük sarayı olarak bilinen Yıldız Sarayı’nın bir parçası olan bu yapılar, Osmanlı sultanlarının ihtişamlı yaşamını ve dönemin mimari anlayışını yansıtıyor.
Yıldız Sarayı, III. Selim devrinde inşa edilmeye başlanmış ve Osmanlı döneminin sonuna kadar Topkapı Sarayı ile birlikte saray halkına ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı mimarisinin zirveye ulaştığı bu dönemin son büyük eseri olan Yıldız Sarayı, Beşiktaş’ta, Boğaz’ın muhteşem manzarasına hakim Yıldız Tepesi’nde yer alıyor.
Saray, yalnızca bir yönetim merkezi değil, aynı zamanda bir sanat ve kültür merkezi olarak da önem kazanmıştır. Sultan Abdülhamid döneminde saray kompleksi genişletilmiş ve dönemin en göz alıcı yerleşkelerinden biri haline gelmiştir.
Bugün, tadilat sürecinde olan bu ihtişamlı yapı, yeniden açıldığında mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Yıldız Sarayı’nı ziyaret ettiğinizde, Osmanlı döneminin son dönemine ait mimari detayları, süslemeleri ve bahçelerindeki huzurlu atmosferi keşfetme şansına sahip olacaksınız.
Saray Koleksiyonları Müzesi
Beşiktaş’ta yer alan Saray Koleksiyonları Müzesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönem saray yaşamına dair önemli bir pencere açıyor. Bu müze, dönemin saraylarında kullanılan ve padişaha, ailesine ya da saraya ait eşyaların sergilendiği bir kültür hazinesi olarak öne çıkıyor.
Saray yaşamının ihtişamını ve zarafetini yansıtan objelerin yer aldığı müzede, Dolmabahçe, Beylerbeyi, Topkapı ve Yıldız saraylarının yanı sıra Aynalıkavak, Küçüksu, Ihlamur ve Maslak gibi zarif kasırlardan getirilen eşyaları yakından görme şansına sahipsiniz.
Müze koleksiyonları, yalnızca bu tarihi mekanların objeleriyle sınırlı değil; aynı zamanda Osmanlı'nın sanatsal üretim gücünü gözler önüne seren Yıldız Porselen Fabrikası’ndan çıkan değerli porselen eserler ile Hereke Halı ve Dokuma Fabrikası’nın zarif halı ve dokumalarını da bünyesinde barındırıyor.
Her biri ustalık ve sanatla işlenmiş bu parçalar, dönemin kültürel zenginliğini ve estetik anlayışını yansıtarak ziyaretçilere adeta geçmişe bir yolculuk yapma imkanı sunuyor. Bu müzeyi ziyaret ettiğinizde, Osmanlı’nın son dönem saraylarının ihtişamını ve günlük yaşamına dair detayları, tarihsel ve sanatsal bir bağlamda keşfetme fırsatı bulacaksınız.
Her bir obje, dönemin hikayesini kendi diliyle anlatırken, Osmanlı saray kültürünün inceliklerini yakından görme fırsatı sunuyor. Müzeye adım attığınızda, sadece sergilenen eşyalara değil, geçmişin ihtişamlı atmosferine de tanıklık ediyorsunuz.
Çırağan Sarayı
Osmanlı döneminin zarafetini ve görkemini taşıyan en özel yapılardan biri olan Çırağan Sarayı, İstanbul'un büyüleyici manzaralarından biri olarak Beşiktaş ilçesinde, Boğaz’ın hemen kıyısında tüm ihtişamıyla yükseliyor.
19. yüzyılın sonlarına doğru Sultan Abdülmecid'in talimatıyla inşa edilen bu görkemli yapı, Osmanlı'nın son dönemine ışık tutan tarihi bir tanık olarak tarihteki yerini alıyor. Adını, Osmanlı’da düzenlenen renkli ve görkemli “çırağan eğlencelerinden” alan saray, hem adıyla hem de mimarisiyle döneminin kültürel ve estetik anlayışını en iyi şekilde yansıtıyor.
Saray, inşa edildiği dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nun en gösterişli ve dikkat çeken yapılarından biri olarak kabul ediliyordu. O dönem kullanılan mermer işçiliği, ince oymalar ve göz kamaştıran süslemeler, sarayın her köşesinde bir sanat eseri titizliğiyle işlenmişti.
1910 yılında meydana gelen büyük bir yangın, bu eşsiz yapıya ciddi zarar verdi ve uzun bir süre harabe olarak kaderine terk edildi. Onlarca yıl sessizce Boğaz'ın kıyısında geçmişin ihtişamını hatırlatan bir siluet olarak bekleyen Çırağan Sarayı, 1989 yılında başlayan kapsamlı bir restorasyon çalışmasıyla yeniden hayata döndürüldü.
Bu restorasyon süreci, sarayın tarihi dokusunu koruyarak modern bir yaşam alanına dönüştürülmesini amaçlıyordu. Nihayet 2006 yılında tamamlanan son düzenlemelerle, Çırağan Sarayı yalnızca bir tarih sembolü değil, aynı zamanda bir lüks simgesi haline geldi.
Bugün saray, geçmişin zarafetini günümüzün modern dokunuşlarıyla harmanlayan, hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler için unutulmaz bir deneyim sunan bir merkez olarak hizmet veriyor. Günümüzde Çırağan Sarayı, lüks bir otel ve restoran olarak işlev görüyor.
Boğaz'ın nefes kesen manzarasına sahip terasları, göz alıcı balo salonları ve zengin menüsüyle düğünlerden iş toplantılarına kadar birçok özel etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda, tarih tutkunları için eşsiz bir gezi rotası olan saray, Osmanlı döneminin ihtişamını hissetmek ve İstanbul'un büyüleyici atmosferinde bir yolculuğa çıkmak isteyenler için kaçırılmayacak bir durak.
Bu muhteşem yapı, yalnızca bir saray değil, aynı zamanda İstanbul'un tarihi ve kültürel zenginliklerini yansıtan bir sanat eseri olarak da değerini koruyor. Çırağan Sarayı’nda geçirilen her an, tarihle iç içe bir atmosferde, büyüleyici bir deneyime dönüşüyor.
Milli Saraylar Resim Müzesi
Milli Saraylar Resim Müzesi, Dolmabahçe Sarayı'nın tarihi atmosferinde sanatseverlere eşsiz bir deneyim sunuyor. Sarayın bir bölümü içinde yer alan bu etkileyici müze, Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar uzanan Türk resim sanatının en seçkin örneklerini bir araya getiriyor.
Müze, 19. yüzyıl Osmanlı padişahlarının yaptırdığı ya da özel zevklerine uygun olarak satın aldığı eserlerden oluşan değerli bir koleksiyonu tematik bir düzenle ziyaretçilere sunuyor. Her biri farklı bir hikaye anlatan tablolar, sanatseverleri sadece estetik bir yolculuğa değil, aynı zamanda Osmanlı ve modern Türk sanat tarihinin derinliklerine de taşıyor.
30 ayrı salonda sergilenen bu eşsiz koleksiyonun içinde, Topkapı Sarayı’ndan ödünç alınan ve nadir görülen eserler de bulunuyor. Bu durum, Resim Müzesi’ni yalnızca Dolmabahçe Sarayı’nda değil, İstanbul’un tamamında sanat meraklıları için vazgeçilmez bir durak haline getiriyor.
Her köşesinde tarih ve sanatı harmanlayan müze, Osmanlı’nın batıya açılan yüzünü ve modernleşme sürecinde sanatla kurduğu ilişkiyi anlamak için eşsiz bir fırsat sunuyor. Müzenin keyfini çıkardıktan sonra ziyaretçileri bekleyen iki benzersiz kafe, bu tarihi deneyimi tamamlıyor.
Girişte yer alan Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu, sarayın büyüleyici atmosferinde, Boğaz’ın mavi sularına nazır bir kahve molası vermek için ideal bir seçenek. Osmanlı ihtişamını hissederken, şehrin kalabalığından uzaklaşıp huzuru yakalayabilirsiniz. Sarayın büyülü ortamı, çayınızı yudumlarken geçmişin izlerini hissetmenizi sağlıyor.
Arka bahçede konumlanan Limonluk Cafe, adeta zamanda bir yolculuk vadediyor. Göletin sakin yüzeyinde süzülen zarif kuğular, etrafınızı saran mis kokulu ağaçlar ve tarihi atmosfer, burada geçireceğiniz her anı unutulmaz kılıyor.
Eskiden sanatçılar için bir atölye olarak kullanılan bu tarihi bina, bugün zarafeti ve doğallığıyla ziyaretçilerine hizmet veriyor. Sıcacık bir kahve eşliğinde doğanın ve tarihin huzurunu bir arada yaşayabilir, modern yaşamın telaşından bir an olsun uzaklaşabilirsiniz.
Milli Saraylar Resim Müzesi, sanat, tarih ve doğayı bir araya getiren eşsiz bir mekan olarak İstanbul’un kalbinde sizi bekliyor. Bu büyülü atmosferde, hem sanatın hem de doğanın keyfine varabilir, geçmişten bugüne uzanan bir hikayenin parçası olabilirsiniz.
Ihlamur Kasrı
Sultan Abdülmecid'in özenle inşa ettirdiği Merasim ve Maiyet Köşkleri, Osmanlı'nın görkemli mimari anlayışını ve 19. yüzyılın estetik zevklerini günümüze taşıyor. Bu eşsiz yapılardan biri olan Ihlamur Kasrı, Merasim Köşkü olarak biliniyor ve zarafetiyle ziyaretçilerini tarihin büyülü atmosferine davet ediyor.
Kasrın iç süslemeleri, Osmanlı saraylarının geleneksel ihtişamını, 19. yüzyılda popüler hale gelen Batılı dekorasyon anlayışıyla harmanlıyor. Tavandan duvarlara uzanan ince detaylarda, dönemin sanatsal zenginliği kendini hissettiriyor.
Bugün müze-saray olarak hizmet veren Merasim Köşkü, yalnızca tarih meraklılarını değil, aynı zamanda hayatının özel anlarını unutulmaz kılmak isteyenleri de ağırlıyor. Düğün, kutlama ve özel organizasyonlara ev sahipliği yapan bu ihtişamlı yapı, her köşesinde ziyaretçilerine göz kamaştırıcı bir deneyim sunuyor.
Şehrin tarihiyle modern yaşantısını harmanlayan bu mekan, İstanbul'un saklı güzelliklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Ihlamur ve çınar ağaçlarının serin gölgesinde, kuş cıvıltılarının eşlik ettiği huzurlu bahçeleriyle Ihlamur Kasrı, İstanbul'un koşturmacasından uzaklaşmak isteyenler için adeta bir vaha.
Yeşilliklerin içinde, geçmişin izlerini bugüne taşıyan bu eşsiz mekanda, hem ruhunuzu dinlendirebilir hem de tarihin derinliklerinde keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Osmanlı'nın zarafetini ve doğanın dinginliğini bir arada deneyimlemek için Ihlamur Kasrı'na uğramalısınız.
Yıldız Parkı ve Korusu
Yıldız Parkı, İstanbul'un kalbinde doğayla iç içe bir kaçış noktası sunuyor. Doğal güzellikleri, zengin bitki örtüsü ve huzur veren atmosferiyle, yürüyüş parkurlarında adım başı yenilenen manzaralarla kendinizi doğanın kollarına bırakmak mümkün.
Park, göletleri ve huzur dolu havuzlarıyla da ziyaretçilerine sakinlik ve huzur vaat ediyor. Boğaz'ın eşsiz manzarasına hakim noktalarda doğanın içindeki huzuru ve denizin serinliğini bir arada deneyimleyebilirsiniz.
Piknik alanlarında sevdiklerinizle keyifli anlar geçirebilir, şehrin gürültüsünden uzaklaşarak rahatlamanın tadını çıkarabilirsiniz. Beşiktaş ilçesinde yer alan bu tarihi koru, Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen mirasıyla da dikkat çekiyor.
1871 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan Çadır Köşkü ve Malta Köşkü, tarihi dokusuyla adeta geçmişin izlerini yaşatıyor. Bu köşklerde, özellikle hafta sonları, boğaz manzarası eşliğinde güne başlamanın keyfi bir başka.
Sevdiklerinizle birlikte çayı yudumlarken veya kahvaltı yaparken, doğanın ve tarihin buluştuğu bu huzurlu ortamda zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Yıldız Parkı, sadece bir park olmanın ötesinde, her köşesinde farklı bir deneyim sunarak İstanbul'un karmaşasından kaçmak ve yeniden doğayla bütünleşmek isteyenler için eşsiz bir mekan.
Kahvaltıcılar Sokağı
Beşiktaş’ta yer alan kahvaltıcılar sokağı, sıcacık atmosferi, her köşesindeki leziz tatları ve samimi ortamıyla şehre adeta neşe katıyor. Bu sokak, birbirinden enfes kahvaltı çeşitleriyle ünlü. İster sabah saatlerinde, günün ilk ışıklarıyla birlikte geleneksel Türk kahvaltısının keyfini sür, ister günün herhangi bir saatinde kahvaltı yapmaya canın çektiğinde, bazı mekanlar her zaman seni bekliyor.
Kahvaltı yapmak için sadece sabahı değil, tüm günü bir fırsat olarak görebileceğin bu sokakta, mekanlar birbirinden çeşitli seçenekler sunuyor. Hem gözünü hem de damağını şenlendirecek tatlarla dolu masalar kurarak, sabah keyfini daha da güzelleştirebilirsin.
Özellikle sevdiklerinle birlikte uzun uzun kahvaltı yapabileceğin, sohbetin hiç bitmesin diye tasarlanmış bu sokakta, birbirinden zengin serpme kahvaltı sofraları seni bekliyor. Menemenin, beyaz peynirin, zeytinin ve sıcacık simitlerin eşlik ettiği o anlar, sevdiklerinle paylaşılan her yudumda mutluluğu katlayacak.
Her bir lokma, yeni bir anı biriktirecek, bu sokakta geçirilen zaman unutulmaz bir deneyime dönüşecek. Bu özel kahvaltıcılar sokağı, sadece bir yemek deneyimi sunmakla kalmaz, aynı zamanda insanları bir araya getirir, onlara güzel anlar yaratma fırsatı tanır.
Eğer kahvaltıyı sadece bir öğün değil, bir keyif olarak görmek istiyorsan, burası tam da aradığın yer. Yılın her günü, her saatinde bu keyfi yaşayabileceğin, kahvaltıyı hem gözlerinle hem de ruhunla keşfedeceğin bu sokakta, mutlaka bir gün seni de görmek istiyoruz.
Akaretler Sıra Evleri
Beşiktaş ile Maçka arasında yer alan ve tarihi dokusuyla dikkat çeken Sıra Evler, Osmanlı İmparatorluğu'nun zarif mimarisinin izlerini taşıyan önemli yapılar arasında yer alır. 1875 yılında yapımına başlanan bu tarihi binalar, dönemin sosyal yapısını ve mimarlık anlayışını yansıtan eşsiz örneklerdir.
Kaynaklara göre, bu yapılar sarayda görevli muhafızlar ve ağaların konaklaması amacıyla inşa edilmiştir. Her bir bina, Osmanlı'nın zarif ve estetik yönlerini yansıtan ayrıntılarla bezeli, adeta birer sanat eseridir.
Tarihin derin izlerini taşıyan Sıra Evler, aynı zamanda Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım'ın da yaşamış olduğu önemli bir mekân olma özelliği taşır. Zübeyde Hanım, bir süre boyunca Akaretler Sıra Evleri'ndeki 76 numaralı binada yaşamıştır.
Bu, sadece yapının tarihi değil, aynı zamanda Türk modernleşmesinin simgelerinden birine ev sahipliği yapması açısından da büyük bir anlam taşır. Bugün, Sıra Evler modern yaşamın dinamiklerini içinde barındırırken, geçmişin zarif dokusunu da muhafaza etmektedir.
Restoranlar, kafeler, butik mağazalar ve sanat galerileriyle çevrili bu tarihi yapılar, şehre estetik bir katman daha ekler. Ziyaretçilerine hem tarihsel bir yolculuk yapma imkanı sunar hem de modern yaşamın sunduğu konforları deneyimlemelerine olanak tanır.
Bu mekanlar, mimari zarafetin ve kültürel derinliğin birleştiği noktada, her adımda hayranlık uyandıran bir atmosfer yaratmaktadır. Sıra Evler, geçmişin izlerini bugüne taşıyan, hem tarihi hem de kültürel değerleriyle şehrin vazgeçilmez bir parçası olmaya devam etmektedir.
İstanbul’un kültürünü daha yakından görmek için daha fazla gezilecek yer arıyorsanız eğer mutlaka “Balat Gezilecek Yerler” isimli içeriğimize mutlaka göz atın!
Aşiyan Müzesi
Aşiyan Müzesi, Türk edebiyatının önemli şairlerinden Tevfik Fikret’in yaşamının ve sanatının izlerini taşıyan özel bir mekan olarak, edebiyatseverler için bir hazine niteliği taşımaktadır. 1906-1915 yılları arasında Tevfik Fikret'in hayatının büyük bir kısmını geçirdiği bu tarihi yapı, şairin kişisel yaşamına ve edebi dünyasına dair pek çok iz barındırmaktadır.
Bizzat Tevfik Fikret’in tasarladığı bu benzersiz müze binası, onun sanata olan derin sevgisini ve mühendislik konusundaki ilgisini yansıtmaktadır. Aynı zamanda, Tevfik Fikret’in öğretmenlik yaptığı prestijli Robert Koleji’ne yakın bir konumda bulunması, onun eğitimci kimliğiyle olan bağlantısını da gözler önüne sermektedir.
Bina, yapımının ardından 1906 yılında tamamlanmış ve şairin ölümünden sonra 19 Ağustos 1945’te Edebiyat-ı Cedide Müzesi adıyla halka açılmıştır. Bu müze, dönemin önemli edebi figürleriyle olan ilişkisini ve Fikret’in edebi mirasını daha geniş bir kitleye tanıtma amacını taşımaktadır.
1961 yılında ise Tevfik Fikret’in mezarının müze bahçesine taşınmasıyla birlikte müze, Aşiyan Müzesi olarak yeni bir kimlik kazanmıştır. Bu tarihten sonra, şairin hem kişisel hem de edebi mirası, Aşiyan Müzesi’nde daha derinlemesine keşfedilmeye başlanmıştır.
Müze, 2010-2012 yılları arasında kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçerek kapılarını bir süreliğine kapatmıştır. Ancak, bu süreç sonunda 14 Aralık 2012’de yeniden ziyarete açılarak, Tevfik Fikret’in hayatına ve eserlerine olan ilgi artmış ve müze, edebiyatseverler için tekrar ulaşılabilir olmuştur.
Şairin izlerini sürmek isteyen herkesin mutlaka görmesi gereken Aşiyan Müzesi, Beşiktaş’ta yer alan tarihi dokusu ve Tevfik Fikret’e ait önemli objelerle dolu koleksiyonuyla, geçmişle bugünü birleştiren nadir bir kültürel zenginlik sunmaktadır.
Ziyaretçiler, Aşiyan Müzesi'ni gezerek, şairin kişisel eşyalarını, yazılarını, fotoğraflarını ve dönemin atmosferini yansıtan diğer objeleri görme fırsatı bulurken, Tevfik Fikret’in hayatına dair derinlemesine bir keşfe çıkacaklardır.
Ortaköy Camii ve Ortaköy Meydanı
Ortaköy, İstanbul’un en ikonik semtlerinden biri olarak, hem tarihi hem de kültürel zenginlikleriyle dikkat çeker. Ortaköy denilince akla gelen ilk yapılarından biri olan Büyük Mecidiye Camii, aynı zamanda Ortaköy Camii olarak da bilinir.
Neo-barok tarzında inşa edilen bu muazzam yapının temelleri, Sultan Abdülmecid tarafından 1853 yılında atılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun zarif mimari miraslarından biri olan cami, zaman içinde büyük felaketlerle karşılaşmış; yangınlar ve depremler nedeniyle defalarca tadilat görmüştür.
Caminin tarihi dokusuna zarar verilmeden yapılan bu restorasyonlar, onu günümüzdeki haline kavuşturmuştur. 2011 ile 2014 yılları arasında yaklaşık üç yıl süren büyük bir restorasyon süreci sonunda cami, göz alıcı bir şekilde tekrar halkın ziyaretine sunulmuştur. Bu kapsamlı çalışma, caminin mimari güzelliklerini öne çıkararak, geçmişin izlerini günümüze taşımayı başarmıştır.
Ortaköy Meydanı ise hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak noktasıdır. Günün her saatinde, farklı yaş gruplarından, kültürlerden ve yaşam tarzlarından insanları bir araya getiren bu meydan, İstanbul’un sosyal çeşitliliğini ve canlılığını en iyi şekilde yansıtır.
Meydanın kendine özgü atmosferi, rengarenk dükkanları, ünlü kafeleri, leziz kumpir satıcıları, zarif restoranları ve şirin butiklerle adeta bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Akşam saatlerinde ise meydanın farklı ışıkları, gökyüzünü ve Boğaz'ı adeta bir tabloya dönüştürür.
Ortaköy’ün tarihi ve modern yaşamın buluştuğu noktalarından biri olan bu meydan, Boğaz’a karşı büyüleyici manzaralar eşliğinde bir yürüyüş yapmak isteyen herkes için eşsiz bir deneyim sunar. Göz alıcı ışıkların arasında, martıların sesini duyabileceğiniz ve denizin huzur veren görüntüsünü izleyebileceğiniz bu alan, İstanbul’un kalbinde saklı bir cennet gibidir.
Beşiktaş Çarşısı ve Balıkçılar Çarşısı
Beşiktaş Çarşısı ve Balıkçılar Çarşısı, Beşiktaş Meydanı'nda yer alan iki eşsiz nokta olup, İstanbul’un kalbinin attığı yerlerden biridir. Hem lüksü sevenlerin hem de geleneksel Türk yaşamını deneyimlemek isteyenlerin ilgiyle ziyaret ettiği bu çarşılar, farklı kültürleri ve dinamikleri içinde barındıran atmosferleriyle dikkat çeker.
Beşiktaş, sadece modern alışveriş mekanlarıyla değil, aynı zamanda tarihi doku ve sıcak kanlı halkıyla da kendine hayran bırakır. Burada vakit geçirmek, sadece alışveriş yapmakla sınırlı değildir; çevrenin derinlemesine keşfi, geçmişin izleriyle iç içe olma fırsatı sunar.
Balıkçılar Çarşısı, bu eşsiz deneyimi daha da özel kılar. Hemen çevresinde yer alan, denizle iç içe geçmiş balık restoranlarında taze ve nefis deniz ürünlerinin tadını çıkarabilirsiniz. İstanbul'un ikonik lezzetlerinden biri olan balıkları, hem taze hem de leziz bir şekilde hazırlayan restoranlar, burayı ziyaret edenlere adeta bir ziyafet sunar.
Özellikle deniz manzarasına karşı keyif yapmak, şehrin gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler için mükemmel bir deneyim sunar. Beşiktaş Çarşısı ve Balıkçılar Çarşısı, ayrıca birbirinden farklı pasajlar ve dükkanlar ile de zenginleşmiştir.
Gezinize dükkanlarda gezerken geçmişe doğru kısa bir yolculuk yapabilir, Beşiktaş’ın ruhunu hissedebilirsiniz. Yalnızca alışveriş için değil, aynı zamanda teraslı kafelerde oturup, sıcak bir kahve eşliğinde deniz manzarasına karşı düşüncelere dalmak da mümkündür.
Bu mekanlar, özellikle akşam saatlerinde şehre bambaşka bir bakış açısı sunar. Beşiktaş Çarşısı ve Balıkçılar Çarşısı, her gün, her saatte ziyaret edilebilir. Bu iki çarşı, hem sakin bir gezinti yapmak isteyenler hem de şehrin canlı atmosferine dahil olmak isteyenler için eşsiz fırsatlar sunar.
Maçka Demokrasi Parkı
Beşiktaş’ın kalbinde yer alan, Dolmabahçe Vadisi’nde konumlanan Maçka Demokrasi Parkı, şehrin gürültüsünden uzaklaşmak isteyenlerin sığındığı bir cennet olarak öne çıkıyor. Maçka, Nişantaşı ve Harbiye arasında geniş bir alana yayılan park, sadece Beşiktaş’ın değil, İstanbul’un en değerli doğal alanlarından birini oluşturuyor.
Bu muazzam park, bitki çeşitliliği açısından zenginliğiyle dikkat çekiyor ve şehrin en önemli doğal miraslarından biri olarak kabul ediliyor. Maçka Demokrasi Parkı, sadece bir doğa alanı olmakla kalmayıp, aynı zamanda şehrin en sevilen sosyal buluşma noktalarından biri.
İçerisinde yer alan spor aletleriyle donatılmış parklar, yürüyüş parkurları ve çocuklar için güvenli oyun alanlarıyla her yaş grubundan insanın ihtiyaçlarına hitap ediyor. Doğanın içinde spor yapmanın keyfini çıkarabilir ya da miniklerin neşeyle vakit geçirdiği oyun alanlarında gönüllerince eğlenmelerine olanak tanıyabilirsiniz.
İstanbul’un zengin mutfak kültürünü keşfetmek isteyenler içinse, parkın çeşitli köşelerinde yer alan restoran ve kafeler, şehre özgü tatları deneme fırsatı sunuyor. Maçka Demokrasi Parkı, sadece doğa ile iç içe olmak isteyenler için değil, aynı zamanda gastronomik keşif yapmak isteyenler için de ideal bir nokta.
Park, görsel zenginliğiyle amatör ve profesyonel fotoğrafçılar için adeta bir cennet. Yapay ada ve iç içe geçmiş dokuz yapay havuzuyla park, özellikle fotoğraf tutkunları için görsel bir şölen sunuyor. Her köşesi farklı açılardan harika fotoğraflar çekebilecek birer fırsat barındırıyor.
Bu nedenle, Beşiktaş’ta en çok ziyaret edilen ve Instagram’da fotoğrafı en fazla paylaşılan yerlerden biri haline gelmiş durumda. Maçka Demokrasi Parkı, aynı zamanda farklı iklim koşullarına dayanıklı ve farklı yaşam alanları sunan bitki türleriyle de dikkat çekiyor.
Ihlamur, kavak, gürgen, kestane, akasya, şimşir, kızılağaç, dişbudak ve çınar gibi birçok bitki türüne ev sahipliği yapan park, hem şehri yeşillendiren hem de doğanın huzur verici dokunuşunu İstanbul’a taşıyan bir alan olarak tüm yıl boyunca ziyaretçilerini bekliyor.
Maçka Demokrasi Parkı sadece bir park değil; şehri solumak, doğayla iç içe bir gün geçirmek ve İstanbul’un sunduğu farklı deneyimlere tanıklık etmek isteyen herkesin mutlaka uğraması gereken bir yer.
Beşiktaş İskelesi
Beşiktaş Meydanı’ndan ilerlediğinizde, karşınıza çıkan sahil, Beşiktaş ve Üsküdar arasındaki şehir hatları vapurlarının çalıştığı, tarihe tanıklık etmiş olan Beşiktaş İskelesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Hem işlevsel yapısı hem de tarihi dokusu ile dikkat çeken bu iskelenin, her geçen gün daha fazla ilgi gördüğü su götürmez bir gerçek.
Özellikle turistler, iskelenin eşsiz mimarisine hayran kalırken, yerli halk da Beşiktaş İskelesi’ni uğrak noktalarından biri olarak tercih ediyor. Günün her saati oldukça kalabalık olan bu ikonik mekan, ziyaretçilerine adeta İstanbul’un geçmişiyle bir yolculuğa çıkma fırsatı sunuyor.
İskelenin ön cephesinde, Mimar Âli Talat Bey tarafından yapılan ve zamana meydan okuyan çiniler, her detayıyla görenleri kendine hayran bırakıyor. Beşiktaş İskelesi’nin çevresi, sadece bir ulaşım noktası değil, aynı zamanda dinlenmek ve keyifli vakit geçirmek için ideal bir yer olarak öne çıkıyor.
İskelenin yakınlarında, konforlu oteller, tatil havası estiren restoranlar ve çay içip zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız kafeler yer alıyor. Bu mekanlar, deniz manzarası eşliğinde keyifli bir mola vermek isteyenlerin uğrak yeri.
Ayrıca, Beşiktaş’ta konaklayanlar için, günün herhangi bir saatinde vapura binerek farklı ilçelere seyahat etme fırsatı da mevcut. Beşiktaş İskelesi’nden kalkan vapurlar, deniz yolculuğunun sunduğu huzurlu atmosferiyle İstanbul’un çeşitli noktalarına ulaşım sağlar.
Bebek Sahili
Beşiktaş ilçesinde, İstanbul'un en göz alıcı ve popüler sahil bölgelerinden biri olan Bebek Sahili, hem yerli halkın hem de turistlerin vazgeçilmez uğrak noktalarından biridir. Boğaz’ın kıyısında konumlanmış olan bu büyüleyici sahil, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda sunduğu sosyal hayatla da dikkat çekiyor.
Özellikle hafta sonları, Bebek Sahili adeta bir insan seline dönüşür; bu, bölgenin ne kadar sevildiğinin ve tercih edildiğinin bir göstergesidir. Yazın sıcak günlerinde denizin serinletici etkisinden faydalanmak isteyenlerin yanı sıra, kışın da manzara keyfi yapmak için sahili ziyaret eden birçok kişi bulunmaktadır.
Sahil boyunca yürüyüş yapmak, bisiklet sürmek, banklarda oturup Boğaz’ın büyüleyici manzarasını izlemek, Bebek Sahili'nin sunduğu en keyifli aktiviteler arasında yer alır. Özellikle ağaçlarla çevrili, huzurlu atmosferi, sakin bir gezinti isteyenlerin ilgisini çeker.
Bebek Sahili, hem doğayla iç içe olmak hem de şehre yakın bir kaçamak yapmak isteyenler için ideal bir yerdir. Doğal peyzajının yanı sıra, çevresindeki şık kafeler, restoranlar ve sokak lezzetlerini sunan seyyar satıcılar ile ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunar.
Bu bölge, Boğaz’ın hemen kıyısında otururken hem lezzetli bir şeyler yiyip içebilir hem de İstanbul’un ikonik manzarasına karşı keyifli bir vakit geçirebilirsiniz. Bebek Sahili, her mevsim kendine has bir güzellik sunarak, her zaman ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatır.
Malta Köşkü
Beşiktaş semtinin kalbinde, Yıldız Parkı içerisinde yer alan Malta Köşkü, sadece İstanbul’un değil, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihî mirasını da yansıtan nadir yapılar arasında yer alır. Osmanlı mimarisinin zarif ve özgün çizgilerini barındıran bu köşk, hem estetik hem de kültürel açıdan büyük bir öneme sahiptir.
Yapının ismi, Sultan II. Mahmud’un 19. yüzyılda gerçekleştirdiği Malta gezisinden ilham alır. Bu gezinin anısına inşa edilen köşk, Osmanlı dönemiyle özdeşleşmiş zarif tasarımları ve dikkatle işlenmiş detayları ile tarihi bir zaman kapsülüne dönüşmüştür.
Malta Köşkü’nün yapısal özellikleri, Osmanlı’nın zarif ahşap işçiliğini ve dönemin mimari tarzını gözler önüne serer. Ahşap detaylar ve köşkün kornişleri, bir yandan dönemin sanat anlayışını yansıtırken, diğer yandan mekâna estetik bir derinlik katar.
Bu nedenle, mimari yapıları incelemekten hoşlananlar ve Osmanlı sanatına meraklı olanlar için Beşiktaş’ta mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında yer alır. Ziyaretçiler, köşkün ihtişamlı yapısının her köşesinde dönemin büyüsünü hissedebilirler.
Köşk içerisinde, sadece mimari açıdan değil, iç mekanındaki zarif detaylarla da Osmanlı döneminin lüksünü ve inceliğini görmek mümkündür. Dönemin en seçkin mobilyaları, el işçiliği ile yapılan süslemeler ve duvarlardaki ince işçilik, yüzyıllar öncesine ait zarif bir atmosferin izlerini taşır.
Bu estetik detaylar, köşk içindeki her odaya yayılmış ve mekâna zarif bir dokunuş katmıştır. Bu özel alan, hem tarihe yolculuk yapmak hem de o dönemin yaşam tarzını yakından görmek isteyenler için adeta bir zaman kapsülü işlevi görür.
Malta Köşkü, aynı zamanda kültürel mirasın korunmasına katkı sağlayan önemli bir müze olarak da hizmet vermektedir. Köşkün bir bölümünde, Osmanlı dönemine ait nadir sanat eserleri, mobilyalar ve objeler sergilenmektedir.
Bu objeler, dönemin yaşamına dair önemli ipuçları sunar ve ziyaretçilere tarihsel bir derinlik kazandırır. Malta Köşkü, hem mimarisiyle hem de iç mekanındaki değerli eserlerle, Beşiktaş’ta keşfedilmesi gereken bir hazine olarak tarih severlerin ilgisini çekmektedir.
Beşiktaş’tan Ne Alınır?
Beşiktaş, İstanbul’un en canlı ve dinamik semtlerinden biri olarak, sadece kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda alışveriş dünyasıyla da göz dolduruyor. Şehir hayatının her anını barındıran bu semt, alışveriş tutkunları için hem modern hem de geleneksel seçenekler sunarak zengin bir deneyim vaat ediyor.
Beşiktaş’taki alışveriş, yalnızca ürün almakla sınırlı kalmaz; aynı zamanda semtin ruhunu ve enerjisini hissetmek de mümkün olur. Hem modern alışveriş merkezlerinde dünyaca ünlü markalarla buluşabilirken, sokak aralarındaki butik dükkanlar ise farklı tarzlar ve özgün tasarımlar arayanlar için eşsiz fırsatlar sunuyor.
Beşiktaş Çarşısı, semtin tam kalbinde yer alırken, bu çarşıda dolaşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamayabilirsiniz. Burada taze meyve ve sebzeler, doğal ürünler, baharatlar ve yöresel lezzetler arasındaki çeşitlilik, alışverişi adeta bir keşfe dönüştürüyor.
Çarşının dar sokaklarında yürürken, renkli pazar tezgahları ve samimi dükkanlar arasındaki geçişler, her köşe başında farklı bir sürpriz sunar. Yürürken karşınıza çıkan gıda ürünleri, her ne kadar geleneksel olsa da, size bir İstanbul deneyiminin kapılarını aralar.
Beşiktaş’ta alışveriş yaparken aynı zamanda hediyelik eşya arayanlar için de pek çok seçenek mevcut. Akaretler Caddesi üzerindeki zarif butik mağazalar ve sanatı şehre taşıyan galeriler, hem estetik hem de anlam yüklü hediyelikler arayanlar için mükemmel adresler.
El yapımı seramikler, minik heykeller, İstanbul’a ait benzersiz aksesuarlar ve sanat eserleri, şehri ziyaret edenlerin sevdiklerine götürebileceği zarif ve anlamlı hediyeler sunuyor. Bu tür hediyelikler, İstanbul’un ruhunu ve karakterini taşırken, aynı zamanda zamansız birer hatıra olarak kalıyor.
Beşiktaş’ın Ihlamurdere Caddesi ve çevresindeki sokaklarında ise daha farklı bir alışveriş deneyimi sizi bekliyor. Bu dar sokaklarda, küçük ama etkileyici dükkanlar arasında dolaşırken, pek çok nadir bulunan ürünle karşılaşmanız mümkün.
Kitapçılar, vintage kıyafetler, antikacılar ve el yapımı takılar, alışverişinize nostaljik bir dokunuş katıyor. Ayrıca, bu bölgede her türlü ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz mağazalar ve özel tasarım butikler de bulunuyor, bu sayede alışveriş keyfiniz hiç bitmiyor.
Beşiktaş Gece Hayatı Mekanları
Beşiktaş gece hayatı, İstanbul'un en dinamik ve renkli bölgelerinden biridir. Özellikle gençlerin tercih ettiği bu bölge, hem sakinlerine hem de ziyaretçilerine unutulmaz anlar vaat eder. Beşiktaş’taki gece hayatının en aktif ve canlı bölgeleri şunlardır:
- Beşiktaş Çarşısı: Canlı atmosferi ve hareketliliğiyle, Beşiktaş’ın en gözde noktalarından biridir.
- Beşiktaş Sahili: Deniz manzarası eşliğinde, eğlenceyi ve huzuru bir arada sunar.
- Akaretler: Modern mekanları, şık barları ve restoranlarıyla Beşiktaş’ın gece hayatının kalbinin attığı yerdir.
Beşiktaş’ta popüler kafe, pub ve barlardan bazıları ise şunlardır:
- Joker No:19 (Akaretler)
- Craft Beer Lab (Akaretler)
- BeerHall (Beşiktaş Merkezi)
- Thales Bistro (Beşiktaş Merkezi)
- Insomnia Gastropub (Mumcu Bakkal Sokak)
Beşiktaş’a Nasıl Gidilir? Ulaşım
Beşiktaş, İstanbul’un en önemli ve hareketli bölgelerinden biri olarak, şehri keşfetmek isteyenler için eşsiz bir ulaşım ağına sahip. Hem deniz yolu hem de karayolu ile kolayca ulaşılabilir, bu da Beşiktaş’ı şehre gelen herkes için cazip bir lokasyon haline getiriyor.
İstanbul’un pek çok noktasından, merkezi yerlerden Beşiktaş’a seyahat etmek oldukça basit ve rahat. İstanbul’un çeşitli noktalarından Beşiktaş’a İETT Belediye Otobüsleri ile ulaşım sağlanabiliyor.
Özellikle Taksim ve Mecidiyeköy gibi merkezi yerlerden direkt olarak Beşiktaş’a giden belediye otobüsleri, bölgeye ulaşımı son derece pratik hale getiriyor. Bu sayede, her saat diliminde ulaşım sağlayarak Beşiktaş’ın keyfini çıkarabilirsiniz.
Ayrıca, Beşiktaş’a ulaşım için Taksim’den ve Sarıyer’den minibüs ve dolmuş seferleri de oldukça sık düzenleniyor. Bu dolmuşlar, daha küçük ve hızlı bir ulaşım alternatifi sunarak, Beşiktaş’a kolayca ulaşmanızı sağlıyor.
Üsküdar ve Kadıköy gibi diğer önemli bölgelerden ise deniz yolu ile Beşiktaş’a ulaşım oldukça keyifli ve pratik bir seçenek olarak öne çıkıyor. Üsküdar’dan 24 saat boyunca çalışan teknelerle, gecenin ilerleyen saatlerinde bile Beşiktaş’a ulaşmak mümkün.
Kadıköy’den Beşiktaş’a ulaşmanın en klasik yolu ise Şehirhatları Vapurları ile sağlanabiliyor. Bu vapurlar, denizin tadını çıkararak yolculuk yapmak isteyenler için mükemmel bir alternatif sunuyor. Ayrıca, Üsküdar’dan kalkan tekneler de gece gündüz Beşiktaş’a ulaşım sağlamak isteyenler için hızlı ve konforlu bir çözüm sunuyor.
Beşiktaş’a ulaşımın bir diğer alternatifi ise Kabataş’tan hareket eden Bağcılar-Kabataş arası tramvay hattı (T1 hattı) ile sağlanabiliyor. Tramvay ile, özellikle Kabataş’a kadar ulaşarak, buradan kısa bir yürüyüşle Beşiktaş’a ulaşmak oldukça pratik.
Bunun dışında, Taksim’den Sarı Dolmuşlarla Beşiktaş’a ulaşmak isteyenler için de bir başka popüler seçenek mevcut. Sarı dolmuşlar, Beşiktaş’a hızlı ve rahat bir ulaşım sağlayarak, ziyaretçilerin bölgeye kolayca ulaşmasına olanak tanıyor.
İstanbul geziniz sırasında daha fazla yer keşfetmek ve ada havası almak isterseniz eğer hemen şimdi “Büyükada Gezilecek Yerler” isimli içeriğimize göz atın!