0
İbrahimcan Bodur
Editör
30 Aralık 2024 1249

Burdur Gezilecek Yerler

Burdur gezilecek yerler denildiğinde, doğal güzelliklerin ve tarihî zenginliklerin iç içe geçtiği, benzersiz bir coğrafya akla gelir. Göz alabildiğine uzanan gölleri, geçmişin izlerini taşıyan antik kentleri ve kendine has dokusuyla bu şehir, keşfetmek isteyen herkesi büyüleyici bir yolculuğa davet eder.

Burdur, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibidir. Burada her adım, sizi masalsı bir yolculuğun içine çeker; hem ruhunuzu dinlendirecek hem de zihninizi büyüleyecek detaylarla doludur. “Burdur’da nereleri gezmeli?” sorunuz için en iyi rehber.

Burdur geziniz sırasında çekmiş olduğunuz reels videolarının daha fazla kişi tarafından görüntülenmesi için Instagram reels yorum satın al sayfamıza göz atabilirsiniz!

Burdur Gezilecek Yerler Listesi

Göller Bölgesi'nin göz alıcı duraklarından biri olan Burdur, doğasıyla huzur arayanlara, tarihi dokusuyla geçmişin izlerini hissetmek isteyenlere ve antik kentleriyle kültür yolculuğuna çıkmak isteyenlere kucak açıyor.

Temiz havası, bozulmamış mimarisi ve büyüleyici manzaralarıyla ziyaretçilerine adeta bir açık hava müzesi sunuyor. Küçük bir şehir olmasına rağmen, Burdur Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri olarak derin bir kültürel mirası barındırıyor.

Özellikle “Türkiye’nin Maldivleri” olarak anılan Salda Gölü’nün kristal berraklığındaki sularıyla dünyaca ünlü olması, bu eşsiz kenti daha da cazip kılıyor. Şimdi, Burdur’un sakladığı güzellikleri birlikte keşfetmeye ne dersiniz? İşte, Burdur’da gezilecek yerler listesi:

Salda Gölü

Burdur'un ve tüm Türkiye'nin gururu, doğanın eşsiz armağanı olan Salda Gölü, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. “Türkiye’nin Maldivleri” olarak bilinen bu muazzam göl, sadece ülkemizin değil, dünyanın da gözbebeği.

Mars ile benzer yüzey özelliklerine sahip olan Salda, doğal yapısı ile bilim dünyasının ilgisini çekerken, gezginlerin de hayran kaldığı bir cennet köşesi. Her yıl, dünyanın dört bir yanından gelen turistler, bu olağanüstü gölü görmek için adeta yarışıyor.

Ziyaretçilerini büyüleyen Salda, sadece bir göl değil, aynı zamanda farklı bir dünyaya açılan bir kapı gibi. Yeşilova ilçesinde, Burdur şehir merkezine yaklaşık 70 km uzaklıkta yer alan Salda Gölü, deniz seviyesinden 1100 metre yükseklikteki konumuyla, hem görsel hem de fiziksel açıdan etkileyici bir deneyim sunuyor.

Gölün derinliği bazı noktalarında 180 metreye kadar ulaşırken, bu benzersiz doğa harikası her yaz, yerli ve yabancı binlerce turistin ilgisini çekiyor. Salda Gölü'nün tektonik yapısı, bu gölü eşsiz kılan en önemli özelliklerinden biri.

İçinde barındırdığı mineral yapılar, dünya üzerinde yalnızca birkaç yerde bulunabilecek kadar özel. Gölün etrafındaki kumsallar, incecik beyaz kumları ve turkuaz rengiyle, bir deniz değil, adeta başka bir gezegenin kıyılarını andırıyor.

Bu özelliği ile Salda Gölü, hem doğa severlerin hem de fotoğraf tutkunlarının en gözde rotalarından biri haline gelmiş durumda. Salda Gölü'nün kendine has ekosistemi, biyoçeşitliliği ve sakin atmosferi, doğanın içinde kaybolmak isteyen herkes için vazgeçilmez bir seçenek sunuyor.

Gölün etrafındaki yürüyüş yolları, zengin bitki örtüsü ve nadir görülen kuş türleri, gölü sadece görsel değil, aynı zamanda keşfetmeye değer bir alan yapıyor. Salda'da geçirilen her an, doğanın bu eşsiz parçasına daha da yakınlaşmak anlamına geliyor.

Her bir adımda, gözlerinizin önünde açılan manzara, bir tablo gibi göz alıcı. Sadece yaz aylarında değil, yılın her mevsiminde farklı bir güzellik sunan Salda, kışın beyaz örtüsüyle bambaşka bir dünyaya dönüşürken, baharda doğanın uyanışına tanıklık ediyorsunuz.

Salda, aynı zamanda sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor; zengin kültürel mirası ve çevresindeki tarihi dokuyla da etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor. Salda'nın yakın çevresinde yer alan antik kalıntılar, bölgenin geçmişine dair izler taşıyor ve ziyaretçilere tarih ile doğanın iç içe geçtiği bir deneyim sunuyor.

Bir yanda benzersiz doğa, diğer yanda sakinliğiyle huzur veren bu muazzam göl, her ziyareti unutulmaz kılacak türden bir deneyim vaat ediyor. Hem bilimsel açıdan önemli bir oluşum, hem de görsel olarak göz alıcı Salda Gölü, Türkiye'nin doğal zenginliklerinin en değerli simgelerinden biridir.

Salda Gölü'nün her köşesinde keşfedilecek bir şeyler bulabilirsiniz: belki Instagram’da paylaşılacak bir fotoğraf karesi, belki bir huzur anı, belki de sadece doğanın sunduğu bu harika manzaranın tadını çıkararak geçen bir gün.

Haritada görüntüle

Sagalassos Antik Kenti

Burdur'un zengin tarihi dokusunun en özel parçalarından biri olan Sagalassos Antik Kenti, Pisidia Bölgesi'nin kadim şehirlerinden birisi olarak dikkat çekiyor. Ağlasun ilçesinin merkezine yaklaşık 6 kilometre uzaklıkta yer alan bu büyüleyici antik şehir, Akdağ'ın yüksek yamaçlarında, adeta gökyüzüne dokunan bir konumda bulunuyor.

Yüksek bir tepeye kurulmuş olan Sagalassos, ziyaretçilerine hem tarihi bir yolculuk hem de eşsiz bir manzara sunuyor. Antik kent, ilk kez 1706 yılında Fransız bir gezgin tarafından keşfedilmiş ve o günden bu yana arkeologlar tarafından yapılan kazılarla, Roma İmparatorluğu’nun zarif izlerini taşıyan bir açık hava müzesine dönüşmüştür.

Sagalassos, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve her dönemin izlerini üzerine taşımıştır. Makedonya Kralı Büyük İskender'in M.Ö. 333 yılında bu kenti fethetmesiyle başlayan büyük değişim, Sagalassos'un kaderini şekillendirmiştir.

Kent, bu dönemde Seleukos Krallığı'nın hakimiyetine girmiş, ardından Sagalassos Krallığı'nın bağımsız bir şehir-devlet olarak varlığını sürdürmüştür. Ancak nihayetinde Roma İmparatorluğu'na dahil olarak, Roma’nın ihtişamlı döneminin bir parçası haline gelmiştir.

Günümüzde Sagalassos, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en önemli arkeolojik alanlarından birisi olarak öne çıkıyor. Antik kent, tiyatrodan hamama, kütüphaneden tapınağa kadar pek çok önemli yapıyı içinde barındırıyor.

Her bir yapı, dönemin mimari ustalığını ve estetik anlayışını yansıtıyor. Sagalassos’un en dikkat çeken yapılarından biri olan büyük tiyatro, şehri bir zamanlar çevreleyen yüksek dağlara karşı muazzam bir manzara sunuyor.

Antik hamamlar ise Roma dönemi yaşamının ne kadar ayrıntılı ve zarif olduğunu gözler önüne seriyor. Sagalassos'un keşfi ve kazıların başlamasıyla birlikte bu antik kentin tarihi ve kültürel önemi giderek artmıştır.

UNESCO tarafından 2009 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmesi, Sagalassos’un korunması adına büyük bir adım olmuştur. Bu listeye dahil edilmesinin ardından kent, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çeken bir merkez haline gelmiştir.

Her yıl binlerce kişi, bu antik kenti ziyaret ederek geçmişin derinliklerine yolculuk yapma fırsatı buluyor. Sagalassos, sadece bir antik kent olmanın ötesinde, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin bir araya geldiği, kültürel mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılmasında önemli bir rol üstlenen bir alan olarak karşımıza çıkıyor.

Arkeolojik kazılar ve restorasyon çalışmaları sayesinde, kentteki pek çok yapı, orijinal haline uygun bir şekilde günümüze ulaşmış durumda. Sagalassos'un her köşesi, tarih boyunca burada yaşamış olan insanların, kültürlerin ve medeniyetlerin izlerini taşıyor.

Haritada görüntüle

Burdur Arkeoloji Müzesi

Burdur Müzesi, büyüleyici mimarisi ve zengin koleksiyonlarıyla şehri tarihsel ve kültürel bir yolculuğa çıkaran eşsiz bir merkezdir. Müze, Burdur’un kalbinde yer alan, tarihi dokusu zengin bir yapının içinde konumlanmıştır.

Bu yapının tasarımında ise hemen yanındaki tarihi kütüphanenin mimarisinden ilham alınmıştır. 1956 yılında kurulan Burdur Müzesi, yıllar içinde birçok yenilik ve düzenleme geçirerek bugün modern bir müze olarak hizmet vermektedir.

Özellikle 2001 yılında yapılan kapsamlı bir düzenleme ile müze, hem yerel hem de ulusal düzeyde dikkat çeken bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Müze, Burdur’un arkeolojik zenginliklerini sergileyen önemli bir alan olup, Hacılar, Höyücek, Kuruçay, Kibyra ve Boubon gibi büyük kazı alanlarında elde edilen tarihi eserleriyle dikkat çekmektedir.

Bu eserlerin büyük bir kısmı, geçmişin farklı dönemlerine ait ve her biri Burdur’un tarihini aydınlatan önemli buluntulardır. Hacılar ve Höyücek gibi yerleşim alanlarında yapılan kazılar, Neolitik dönemin izlerini taşıyan eserleri gün yüzüne çıkarmıştır.

Kuruçay, Kibyra ve Boubon ise, Antik çağlardan kalma kalıntılarıyla müzenin koleksiyonuna zenginlik katmaktadır. Burdur Müzesi, yalnızca bir sergi alanı değil, aynı zamanda geçmişin izlerini araştıran bir araştırma merkezidir.

Bugün, müzede sergilenen eserlerin sayısı 60 bini aşmış ve bu geniş koleksiyon, ziyaretçilere tarihsel bir yolculuk yapma fırsatı sunmaktadır. Müze, yakın dönemde “Gezilip Görülmeye Değer Müze” ödülünü kazanarak, sadece Burdur’un değil, tüm Türkiye’nin kültürel mirasına olan katkılarını bir kez daha kanıtlamıştır.

Burdur Müzesi’nin iç yapısı da, ziyaretçilerin eserleri daha verimli bir şekilde incelemelerini sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Müze, üç ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler, farklı tarihsel dönemleri ve arkeolojik buluntuları kapsayacak şekilde tasarlanmıştır.

Üst katlarda, Erken Kalkolitik döneme ait eşsiz eserler sergilenmektedir. Bu kat, dönemin insan yaşamına dair önemli izler taşıyan çömlekler, taş işçiliği örnekleri ve diğer kültürel buluntularla doludur. Bu eserler, tarihçiler ve arkeologlar için büyük bir öneme sahip olup, aynı zamanda ziyaretçilere erken dönemin yaşamına dair bilgi edinme fırsatı sunmaktadır.

Giriş katı ise, Kibyra ve Sagalassos Antik Kentleri’ne ait kazılardan elde edilen eserlerle zenginleştirilmiştir. Kibyra, Burdur’un en önemli antik kentlerinden biri olup, çok sayıda heykel, yazıt ve mimari kalıntıya ev sahipliği yapmaktadır.

Burdur Müzesi, geçmişin kapılarını aralarken, aynı zamanda geleceğe de ışık tutmaktadır. Modern sergileme teknikleri, interaktif alanlar ve eğitim programlarıyla, müze sadece bir sergi alanı olmanın ötesine geçerek, kültürel bir eğitim merkezi haline gelmiştir.

Haritada görüntüle

Karacaören Baraj Gölü

Burdur ve Isparta illerinin sınırında yer alan Karacaören Baraj Gölü, doğal güzellikleri ve sunduğu çeşitli aktivitelerle doğa severlerin gözde mekanlarından biri. Gölün etrafını saran yemyeşil ormanlarla çevrili bu bölge, özellikle doğa yürüyüşleri, kampçılık, kano gezileri ve balık tutma gibi açık hava etkinliklerine olanak tanıyor.

Karacaören Baraj Gölü, sakin ve huzurlu ortamıyla şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için adeta bir cennet. Ayrıca, göl üzerinde yapılan kısa tekne turları, bölgenin eşsiz doğasını suyun üzerinden keşfetmek isteyenler için keyifli bir alternatif sunuyor.

1989 yılında Aksu Çayı üzerinde inşa edilen bu baraj, şehre yaklaşık 75 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Karacaören Barajı’nın oluşturduğu gölde farklı mevsimlerde yaşanan renk değişimleri, doğa fotoğrafçıları ve doğa tutkunları için eşsiz kareler yakalama fırsatı sunuyor.

Gölün çevresinde, her ihtimale karşı konaklayabileceğiniz oteller ve restoranlar yer alıyor. Göl kenarındaki restoranlarda, yöresel lezzetlerin tadını çıkarabilir, keyifli bir öğle yemeği sonrası doğanın kucaklayıcı sessizliğinde dinlenebilirsiniz.

Kuş cıvıltıları arasında, doğanın derin huzuruna tanıklık ederek geçireceğiniz zaman, sizi hem bedenen hem de ruhen dinlendirecek. İster arkadaşlarınızla ister ailenizle geçirebileceğiniz huzurlu bir hafta sonu kaçamağı için Karacaören Baraj Gölü mükemmel bir seçenek.

Doğanın tüm güzelliklerinin bir arada sunulduğu bu bölge, sadece bir tatil yeri değil, aynı zamanda zihinsel ve bedensel yenilenme fırsatı da sunuyor. Göl çevresindeki sakin atmosfer ve doğal zenginlikler, her yaştan insanın rahatlıkla keyif alabileceği bir alan oluşturuyor.

Yürüyüş yolları boyunca doğanın içinde kaybolarak hem bedeninizi hem de zihninizi dinlendirebilir, kano ile gölün sularında huzurlu bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Eğer balık tutmak istiyorsanız, gölün sunduğu bu imkan sayesinde günü balıkçıların keyifli uğraşlarına ayırarak doğanın sessizliğinde huzuru bulabilirsiniz.

Haritada görüntüle

İnsuyu Mağarası

Burdur-Antalya Yolu üzerinde bulunan İnsuyu Mağarası, Türkiye'nin turizme kazandırılan ilk mağarası olma özelliğiyle büyük bir tarihi öneme sahiptir. 1965 yılında ziyarete açılan bu eşsiz doğa harikası, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir.

Günümüzde sadece 330 metrelik bir bölümü gezilebilen İnsuyu Mağarası, tamamında ise 8.350 metrelik bir uzunluğa sahip olup, turizme kapalı kısmı ile hâlâ büyük bir gizem barındırmaktadır. Mağara, binlerce yıllık bir süreçte karstik yapıya sahip kayaların aşındırılmasıyla oluşmuş muazzam bir yeraltı yapısıdır.

Dikitler ve sarkıtlar ile bezeli olan bu olağanüstü doğa harikası, adeta bir yeraltı sarayı gibi ihtişamlı ve gizemli bir atmosfer sunmaktadır. Bu doğal oluşumlar, yeraltı dünyasında zamanın ne denli yavaş işlediğini gözler önüne sererken, her bir sarkıt ve dikit, doğanın sabırlı ve ince işçiliğini anlatmaktadır.

İnsuyu Mağarası, Çatağıl Köyü sınırları içinde yer almakta olup, deniz seviyesinden yaklaşık 900 metre yükseklikte bir konumda bulunmaktadır. Bu yüksek rakım, mağaraya gizemli bir atmosfer kazandırmakta ve ziyaretçilerini adeta başka bir dünyaya taşımaktadır.

İçerideki doğal yapılar, sarkıtların ve dikitlerin oluşturduğu büyüleyici şekiller, göz alıcı güzellikleriyle keşfe çıkanları büyülemektedir. Mağaranın her bir köşesi, farklı bir hikaye anlatır gibi adeta geçmişin izlerini taşıyan birer eser gibidir.

1965'ten bu yana ziyaretçilerini ağırlayan İnsuyu Mağarası, doğal bir SİT alanı olarak korunmaktadır ve doğa severler ile tarih meraklıları için vazgeçilmez bir destinasyon olmuştur. Mağara, hem görsel olarak hem de jeolojik açıdan büyük bir öneme sahiptir.

Ziyaretçilere sadece bir mağara gezisi sunmakla kalmaz, aynı zamanda yer altındaki bu doğal yapının tarihsel sürecini keşfetme imkânı da tanır. Doğanın binlerce yıl süren sabırla yarattığı bu muazzam güzellik, bugüne kadar pek çok bilimsel araştırmaya konu olmuştur ve olmaya devam etmektedir.

Haritada görüntüle

Burdur Gölü

Burdur Gölü, Türkiye’nin en önemli göllerinden biri olmasına rağmen, Salda Gölü’nün popülerliği nedeniyle çoğu zaman gölgede kalmaktadır. Ancak Burdur Gölü, hem ekolojik hem de doğal açıdan dikkate alındığında, kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Göller Yöresi olarak bilinen bölgedeki bu göl, yalnızca turistik açıdan değil, biyolojik çeşitlilik açısından da büyük bir öneme sahiptir. Burdur Gölü, Türkiye'nin 7 büyük gölünden biri olmasının yanı sıra, tuzlu suya sahip olmasıyla da diğer göllerden ayrılmaktadır.

Yıllar önce meydana gelen bir tektonik deprem sonucu oluşan bu göl, zamanla bir kapalı havza haline gelmiş ve suyu yenilenemeyen bir yapıya bürünmüştür. Bu özellik, gölü kuraklık tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

Burdur Gölü'nün su seviyesi zaman zaman ciddi şekilde düşse de, doğanın gücü ve ekosistemin sürdürülebilirliği sayesinde hala pek çok canlıya yaşam alanı sunmaktadır. Göl, tuzlu suyu ve özel yapısı ile dikkat çekerken, aynı zamanda birçok farklı su kuşunun yaşam alanı olmaktadır.

90'a yakın su kuşu türü Burdur Gölü'nde barınmakta, beslenmekte ve üremektedir. Bu da gölü, kuş gözlemcileri için çok değerli bir doğal çalışma alanı haline getirmektedir. Burdur Gölü, aynı zamanda çok nadir görülen bir tür olan Dikkuyruk ördeklerine ev sahipliği yapmaktadır.

Bu ördeklerin önemli bir kısmı, Burdur Gölü'nde yaşamını sürdürmektedir. Bu nadir kuş türü, ekolojik açıdan gölün ne kadar önemli bir habitat sunduğunun bir göstergesidir. Bu özellik, gölü sadece bir doğal alan olarak değil, aynı zamanda biyolojik çeşitlilik açısından da önemli kılmaktadır.

Göl, ziyaretçilerine yalnızca doğa ile iç içe bir ortam sunmakla kalmaz, aynı zamanda çeşitli su sporları için de mükemmel bir alan sağlar. Özellikle kano ve yelken gibi su sporları, Burdur Gölü’nün sakin ve derin sularında sıklıkla yapılan aktiviteler arasındadır.

Bu sporlar, doğa ile bütünleşmek isteyen ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunarken, aynı zamanda gölü farklı açılardan keşfetme fırsatı da tanır. Göl çevresindeki mesire alanları, piknik yapmayı sevenler için ideal bir alan sağlarken, her yaştan insanın doğanın tadını çıkarabileceği bir ortam sunmaktadır.

Burdur Gölü, tüm bu doğal zenginlikleri ve biyolojik çeşitliliği ile Türkiye’nin en değerli ekosistemlerinden biridir. Hem kuş gözlemcileri hem de doğaseverler için eşsiz bir alan sunarken, su sporlarıyla ilgilenenler için de popüler bir mesire yeri olmayı sürdürüyor.

Burdur Gölü'nün sunduğu huzur ve doğal güzellikler, onu keşfeden her bir ziyaretçi için unutulmaz bir deneyime dönüştürmektedir. Hem estetik hem de ekolojik açıdan büyük bir değer taşıyan Burdur Gölü, doğal zenginlikleriyle ülkemizin saklı cennetlerinden biridir.

Haritada görüntüle

Burdur Kent Ormanı

Burdur’un eşsiz doğa harikalarından biri olan Burdur Kent Ormanı, şehrin gürültüsünden ve kalabalığından uzaklaşmak, doğayla iç içe huzurlu bir kaçamak yapmak isteyenler için mükemmel bir tercih.

Merkeze yalnızca 10 km mesafede yer alan bu orman, devasa ağaçlarla çevrili geniş alanı ve muazzam göl manzarasıyla adeta bir huzur cenneti. Doğanın içinde sakin bir yürüyüş yapabilir ya da sevdiklerinizle birlikte keyifli bir piknik yapmanın tadını çıkarabilirsiniz.

Aynı zamanda fotoğraf tutkunları için de çok sayıda benzersiz anı yakalayabileceğiniz kareler sunan bu yer, adeta doğanın göz alıcı güzelliklerini keşfetmek için bir fırsat. Burdur Kent Ormanı, sunduğu çeşitli olanaklarla her yaştan ve her türlü ihtiyaca hitap eden bir ortam yaratıyor.

Aileler için özel olarak tasarlanmış çocuk oyun alanları, çocukların enerjilerini atarken güvenli bir şekilde eğlenebileceği geniş ve modern alanlar sunuyor. Spor tutkunları için ise bisiklet ve koşu parkurları, voleybol ve basketbol sahaları gibi çeşitli aktiviteler mevcut. Bu sayede ister dinlenmek isterseniz de aktif bir gün geçirmek için her türlü imkana sahip oluyorsunuz.

Doğayla baş başa kalmak isteyen kamp ve karavan tutkunları için de mükemmel bir destinasyon olan Burdur Kent Ormanı, rahat bir kamp yapma imkanı sunarken aynı zamanda karavanla seyahat edenler için de konforlu bir konaklama alanı sağlıyor.

Geceleri, yıldızların altında bir kamp ateşi etrafında sevdiklerinizle keyifli sohbetler yapabilir, doğanın sunduğu bu eşsiz atmosferde zamanın nasıl geçtiğini anlamadan geçirebilirsiniz. Burdur Kent Ormanı, doğa severler, fotoğrafçılar, spor tutkunları ve kampçılar için adeta bir cennet.

Haritada görüntüle

Saat Kulesi

Burdur’un tarihi dokusuna derinlik katan önemli yapılarından biri olan Saat Kulesi, 19. yüzyılın sonlarında, dönemin Konya Valisi Tevfik Paşa’nın emirleriyle inşa edilmiştir. Şehrin merkezine olan yakınlığı ve 25 metrelik yüksekliğiyle dikkat çeken bu ihtişamlı kule, Burdur’un hemen her noktasından görülebilecek şekilde konumlanmıştır.

Hem görsel hem de sembolik olarak şehre özgün bir karakter kazandıran bu yapı, yıllar içinde şehrin kimliğine dönüştü. Burdur Saat Kulesi, ilk inşa edildiği yıllarda şehri çevreleyen manzaraya bir zarafet katarken, 1914’teki büyük depremde ciddi hasarlar almış.

22 yıl süren bekleyişin ardından, 1936 yılında Hacı Ali Emir Bey’in öncülüğünde başlatılan restorasyon çalışmaları, kuleyi eski ihtişamına kavuşturmuştur. Yapının kare planlı mimarisi, zamanın estetik anlayışını yansıtan kesme taşlarla şekillenmiştir.

Kesme taşların özenle işlenmesi, kulenin hem sağlam hem de görsel açıdan etkileyici olmasını sağlamıştır. Günümüze kadar sağlam kalmayı başaran kule, Burdur’un tarihi ve kültürel bir simgesi olmanın yanı sıra, zamanın geçişini de gözler önüne seriyor.

Kule, sadece bir saat göstericisi olarak değil, aynı zamanda Burdur halkının azim ve kararlılığının simgesi olarak şehre yıllar boyunca eşlik etmeye devam etmektedir. Zamanla uyum içinde yaşlanan bu tarihi yapı, Burdur'un geçmişiyle geleceği arasında bir köprü kurar.

Haritada görüntüle

Salda Kayak Merkezi

Salda Kayak Merkezi, kış sporları ve doğa severler için hayalini kurdukları bir tatilin kapılarını aralıyor. Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Eşeler Yaylası’nda, 2080 metre yüksekliğinde bir zirvede konumlanmaktadır.

Bu eşsiz tesis, Salda Gölü’ne yalnızca 15-20 dakikalık kısa bir yolculukla ulaşılabiliyor. Doğanın en saf halleriyle tanışabileceğiniz bu bölge, hem kayak yapmak isteyenler hem de kışın huzur içinde doğayla baş başa kalmayı tercih edenler için mükemmel bir destinasyon.

Salda Gölü'nün berrak maviliği, kayak yaparken arka planda muazzam bir manzara oluşturuyor ve bu da Salda Kayak Merkezi’ni özel kılıyor. Göl manzaralı ilk kayak merkezi olma özelliği, burayı hem yerli hem de yabancı turistler için cazip bir nokta haline getiriyor.

Kayak merkezi, kış sporlarına olan ilginin her geçen yıl arttığı bu dönemde, zengin olanaklarıyla dikkat çekiyor. Bugün itibarıyla 5 ayrı pist, her seviyedeki kayakçıyı tatmin edebilecek çeşitliliğe sahip.

Pistlerin çoğu, 1 kilometreden uzun olup, kayakseverlere geniş bir alan sunuyor. Yüksek rakımlı bir bölgede bulunması sayesinde, pistlerdeki kar kalitesi de oldukça yüksek. Bu pistlerde, hızla kayarak adrenalini doruklarda yaşamak mümkün.

Pistlerin çeşitli zorluk seviyeleri, başlangıç seviyesindeki kayakçılardan profesyonel kayakçılara kadar herkese hitap ediyor. Hem çocuklar hem de yetişkinler için uygun parkurlar, ailece keyifli bir kayak tatili geçirmek isteyenler için ideal.

Kayak merkezinin sunduğu olanaklar arasında, 900 metreyi aşan telesiyej hattı da bulunuyor. Bu telesiyej hattı, kayakseverlerin konforlu bir şekilde zirveye çıkmasını sağlarken, Salda’nın muazzam manzarasını yukarıdan izleme fırsatı sunuyor.

Zirveye doğru yükseldikçe, karla kaplı yamaçlar ve etrafı saran doğa, adeta bir tabloyu andırıyor. Bu eşsiz manzara, kayak yaparken gözlerinizi doyuruyor ve her kayışınızda doğayla bir bütün olmanın keyfini çıkarıyorsunuz.

Salda Kayak Merkezi’nin bulunduğu bölge, Eşeler Yaylası, kışın beyaza bürünmüş bir cennet gibi. Kar örtüsü genellikle 100 santimetreyi geçmese de, bu derinlik kayak için oldukça yeterli ve her yıl artan bir ilgiyle, kayakçılar buraya akın ediyor.

Ziyaretçiler, yalnızca kayak yapmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgenin doğal güzelliklerini keşfetme fırsatı da buluyor. Yavaşça salınan telesiyejlerde, doğanın sunmuş olduğu dinginlikte kısa bir kaçamak yapabilir, karla kaplı ağaçların ve beyazın içindeki eşsiz atmosferde ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.

Salda Kayak Merkezi, konaklama ve sosyal olanaklar açısından da oldukça geniş bir yelpazeye sahip. Günün yorgunluğunu atabileceğiniz oteller, restoranlar ve kafelerle donatılmış olan merkez, kayak sonrası keyifli bir dinlenme için ideal.

Kayak sonrası, Salda Gölü çevresinde yürüyüş yapabilir, gölün etrafındaki doğal güzellikleri keşfe çıkabilirsiniz. Salda Gölü’nün kendine özgü yapısı, tuzlu ve beyaz kumlu plajlarıyla sizi büyüleyecek ve kışın ortasında bile yazdan bir parça sunacak.

Salda Kayak Merkezi, sadece kayak yapmayı sevenler için değil, aynı zamanda doğa ile iç içe bir tatil arayanlar için de mükemmel bir seçenek. Hem kayak keyfi hem de doğanın sunduğu huzurla iç içe olmak isteyen herkes için ideal bir destinasyon.

Haritada görüntüle

Susuz (Han) Kervansarayı

Burdur'un Susuz Köyü'nde, Bucak ilçesinin yaklaşık 9 kilometre uzağında yer alan Susuz Kervansarayı, tarihiyle büyüleyen nadir yapılar arasında yer alıyor. II. Gıyasettin Keyhüsrev tarafından inşa edilen kervansaray, tıpkı İncir Han Kervansarayı gibi, Selçuklu dönemin izlerini taşıyor.

Bu tarihi yapıyı görmek için Susuz Köyü'ne ulaşmanız yeterli. Kervansarayın ihtişamlı mukarnaslı taç kapısı ise, zamanın yıpratıcı etkilerine karşı hala dimdik ayakta duruyor, adeta geçmişin izlerini günümüze taşıyor.

Son restorasyon çalışmaları 2008 yılında gerçekleştirilmiş olup, bu süreçte Ege Üniversitesi'nin de katkılarıyla yapılan kazılarda, kervansarayın açık avlu kısmında pek çok değerli arkeolojik buluntuya rastlanmış.

Seramik parçaları, lüleler, ağırşaklar ve bakır sikkeler, kervansarayın tarihine dair önemli ipuçları veriyor. Bu etkileyici yapı, Burdur-Antalya Karayolu üzerinde, aynı dönemde inşa edilen İncir Han ile paralel bir tarihe sahip olup, geçmişle geleceği buluşturan tarihi bir yolculuğa davet ediyor.

Haritada görüntüle

Doğa Tarihi Müzesi

Burdur Doğa Tarihi Müzesi, şehrin eşsiz tabiat zenginliklerini ve derin tarihsel geçmişini bir araya getirerek ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. 19. yüzyıldan kalma Kavaklı Rum Kilisesi’nde bulunan bu müze, tarihsel yapısının restorasyonunun ardından kapılarını açarak, hem geçmişin hem de doğanın izlerini günümüze taşıyor.

Burdur şehir merkezine oldukça yakın olan müze, sadece görsel bir şölen değil, aynı zamanda tarihsel ve doğal değerleri keşfetmek isteyenler için önemli bir durak. Müzenin öne çıkan hazinelerinden biri, Elmacık Köyü’nde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan ve oldukça etkileyici olan "Mammuthus Meridionalis" iskeletidir.

Bu devasa mamut, Doğa Tarihi Müzesi’nde özel bir sergiye sahip olup, ziyaretçilerine tarih öncesi döneme dair büyüleyici bir bakış sunuyor. Aynı zamanda müzede, eski zamanlara ait pek çok hayvan iskeleti ve fosil de yer almakta, ziyaretçilere tarih öncesi yaşamın izlerini keşfetme fırsatı veriyor.

Haritada görüntüle

İncir Han Kervansarayı

Burdur’un Bucak ilçesinde, İncirdere Köyü’nde yer alan İncir Han Kervansarayı, 13. yüzyılın izlerini taşıyan eşsiz bir tarihi yapıdır. II. Gıyasettin Keyhüsrev tarafından inşa ettirilen bu kervansaray, Selçuklu mimarisinin önemli örneklerinden biri olarak, dönemin ticaret yollarının kesişim noktasında yer alıyordu.

O dönemde, kervansaraylar sadece yolculuk yapan tüccarları ağırlamakla kalmaz, aynı zamanda bölgedeki ekonomik ve kültürel etkileşimin merkezlerinden biri olarak işlev görürdü. İncir Han da bu işlevini en iyi şekilde yerine getiren yapılar arasında yer alıyordu.

Selçuklu mimarisinin zarif ve estetik çizgilerini yansıtan İncir Han, günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşmayı başarmıştır. Özellikle yapının taç kapısı, Selçuklu sanatının izlerini taşıyan ve hayranlık uyandıran bir unsurdur.

Kapı, görünümü itibarıyla bir istiridye kabuğunu andırır ve bu özel tasarım, ziyaretçilerine mistik bir atmosfer sunar. Bu benzersiz tasarım, yapının estetik değerini artırırken aynı zamanda Selçuklu sanatının doğa ile olan güçlü bağlantısını gözler önüne serer.

İncir Han, restorasyon çalışmalarına rağmen, orijinal dokusunu büyük ölçüde koruyabilmiştir. Ahır kısmı tamamen sağlam kalmış olup, yapının geçmişteki işlevine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Bugün bile, bu ahır alanı, kervansarayın tarihi işlevine dair derin bir anlam taşımaktadır.

Yapının orijinal kitabesi de günümüze ulaşabilmiş, bu sayede geçmişin izleri hala taptaze bir şekilde gözler önüne serilmektedir. Kitabe, II. Gıyasettin Keyhüsrev’in hükümetinin izlerini taşırken, aynı zamanda kervansarayın tarihî önemini pekiştiren bir belge olarak değer kazanmıştır.

İncir Han, hem tarihi ve mimari zenginliğiyle hem de etrafındaki doğanın göz alıcı güzellikleriyle ön plana çıkan bir yapıdır. İncirdere Köyü’nün huzurlu atmosferi, kervansarayın bulunduğu konum ve çevresindeki yeşil alanlar, ziyaretçilere hem tarih hem de doğa ile iç içe bir deneyim sunar.

Selçuklu döneminin ihtişamını ve günlük yaşamını yansıtan bu yapı, tarih meraklıları, mimariden hoşlananlar ve doğa severler için adeta bir açık hava müzesine dönüşmüştür. 1200’lü yıllarda aktif ticaret rotalarının önemli bir parçası olan İncir Han, zamanında birçok tüccarın uğrak yeri olmuş, önemli bir ticaret ve kültür merkezi olarak işlev görmüştür.

Bu yönüyle, hem Selçuklu İmparatorluğu’nun gücünü hem de bölgedeki sosyal ve ekonomik hareketliliği simgeleyen bir yapı olarak öne çıkmaktadır. Günümüzde ise, İncir Han Kervansarayı, geçmişin izlerini taşıyan ve hala etkileyici bir şekilde ayakta duran bir yapıdır.

Haritada görüntüle

Kibyra Antik Kenti

Kibyra Antik Kenti, Gölhisar ilçesinin Horzum Mahallesi'nde, yüksek bir tepede konumlanmış ve çevresine hakim olan görkemli yapılarıyla sizi büyülüyor. Diğer antik kentlerden farklı olarak, geniş bir alana yayılmış olan bu kadim şehir, aynı zamanda ova ve göl manzarasına da sahip, doğal güzelliklerin içinde kaybolmanızı sağlıyor.

Şehre girişte, 10 binden fazla kişi kapasitesine sahip stadyum sizi karşılıyor, hemen yanında ise devasa bir anıtsal kapı yükseliyor. Biraz ilerlediğinizde, şehrin sosyal ve kültürel yaşamına dair önemli izler sizi bekliyor.

Meclis binası, tiyatro, hamam ve agora gibi yapılar, antik dönemin izlerini net bir şekilde taşıyor. Meclis binasında yer alan ve 2011 yılında yapılan kazılarla gün yüzüne çıkarılan Medusa Mozaiği, kırmızı, yeşil ve beyaz mermerlerle işlenmiş detaylarıyla oldukça dikkat çekici.

Bu mozaik, kentin sanatsal ve kültürel mirasını derinlemesine yansıtıyor. Kibyra, M.Ö. 300'lü yıllarda aktif olan bir yerleşim olarak tarih sahnesine çıkmış. Tüm bu görkemli yapıları keşfetmek, tarih ve doğanın içinde kaybolmak isteyen herkese açık.

Haritada görüntüle

Kremna Antik Kenti

Aksu Vadisi'nin büyüleyici manzarasına hakim, Psidialıların mirasını taşıyan Kremna Antik Kenti, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Çamlık köyünde yer alan bu antik yerleşim, Roma Dönemi'nden kalan kalıntılarıyla günümüze kadar ulaşmış durumda.

Kentin planı, izlediği düzenli ızgara yapısıyla dikkat çekerken, çevresini saran surlar da kent savunmasının gücünü simgeliyor. Batı ve güney yönlerinden girişlerin bulunduğu bu antik kentte yapılan kazılarda, Leto’dan Nemesis’e, Apollon’dan Hygeia’ya kadar pek çok tanrı ve tanrıçayı tasvir eden heykeller bulunmuş.

Bu değerli eserlerin tümü, Burdur Müzesi'nde yer alan Kremna Salonu’nda sergileniyor ve ziyaretçilere antik dönemin estetiğini yakından keşfetme fırsatı sunuyor. Kremna’ya dair ilk derinlemesine araştırmalar 1880'li yıllara dayanırken, bu zengin mirası günümüze taşımak adına yapılan çalışmalar büyük önem taşıyor.

1100 metre yüksekliğe sahip olan Kremna, ulaşılması biraz daha zor olsa da, özgün yapısı ve tarihi atmosferiyle keşfedilmeyi bekliyor. Kremna, eski adıyla Kestos, tarih meraklıları için adeta bir açık hava müzesi niteliği taşıyor.

Haritada görüntüle

Taş Oda Konağı

Burdur, Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerinden bazılarına ev sahipliği yapan bir şehir olarak, geçmişin izlerini bugüne taşımaya devam ediyor. Bu tarihsel zenginliklerin içinde, özellikle dikkat çeken konaklardan biri de Taş Oda Konağı.

17. yüzyılda inşa edilen bu zarif yapı, Türk-İslam eserlerine örnek olarak gösteriliyor ve mimari dokusuyla büyüleyici bir tarih yolculuğuna çıkmanızı sağlıyor. Taş Oda Konağı, iki katlı bir yapıya sahip olup, her katında kullanılan malzemeler ile dönemin mimari anlayışını gözler önüne seriyor.

İkinci katında ahşap malzemenin ağırlıklı olarak kullanıldığı yapının, zemin katında ise taş işçiliği ön plana çıkıyor. Bu taş işçiliği, yapının tarihsel dokusuna katkı sağlarken, mimarinin özgünlüğünü de vurguluyor.

Zemin katındaki ahırda, sivri kemerler gibi dönemin mimarisine ait dikkat çekici detaylar yer alıyor. Bu kemerler, yapıdaki mühendislik ve estetik anlayışını gösterirken, aynı zamanda Osmanlı dönemine ait mimari becerilerin ne kadar ileri olduğunu da kanıtlıyor.

Ahşap yüklük alanında ise, pervazlara ait süslemeler öne çıkıyor. Bu ince işçilik, yapının tarihsel önemini pekiştirirken aynı zamanda dönemin sanat anlayışını da gözler önüne seriyor. Taş Oda Konağı, yakın zamanda Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınarak etnografya müzesine dönüştürülmüş.

Günümüzde ziyaretçilere, hem bu muazzam yapının mimarisiyle hem de içinde barındırdığı etnografik figürlerle ilgili derinlemesine bir deneyim sunuyor. Eğer siz de Osmanlı dönemine ait bu tarihi yapıyı keşfetmek isterseniz, Taş Oda Konağı’na uğrayabilirsiniz.

Haritada görüntüle

Hıdırlık Kümbeti

Hıdırlık Kümbeti, şehrin tarihine adını kazandıran, köklü geçmişiyle dikkat çeken bir anıt yapıdır. Selçuklu dönemi mezar anıtı formunun günümüze en iyi şekilde yansıyan örneklerinden biri olan bu kümbet, yüzyıllar boyunca ayakta kalmayı başarabilmiştir.

Ne yazık ki üzerinde herhangi bir kitabe bulunmadığı için, kesin bir yapım tarihi ya da inşa edeni hakkında bilgiye ulaşmak mümkün değildir. Yine de, kümbetin adı, şehrin Türkler tarafından ilk yerleşildiği bölge olan Hıdırlık’tan gelmektedir.

Bu bilgiler ışığında, yapının Hamidoğulları Beyliği’ne bağlı önemli bir şahsiyet için inşa edildiği öne sürülmektedir. 1984 ve 2009 yıllarında önce Vakıflar Genel Müdürlüğü, ardından Burdur Belediyesi tarafından yapılan restorasyonlarla korunmuş olan bu tarihi yapının, bölge halkı arasında "Dört Ayak Kümbeti" olarak da bilindiği görülmektedir.

Haritada görüntüle

Pirkulzade Kütüphanesi

Pirkulzade Kütüphanesi, Burdur Müzesi’nin içinde yer alan özel bir alan olarak, ziyaretçilerine tarihi bir yolculuk sunuyor. Osmanlı mimarisinin zarif izlerini taşıyan bu eşsiz yapı, müzenin diğer bölümleri kadar ilgi uyandırıyor.

Kütüphanenin tam inşa tarihi bir kitabe eksikliği nedeniyle net olarak bilinemese de, içerdiği eski eserlerde yer alan 1823 tarihli mühürler, yapının köklü geçmişine dair değerli ipuçları veriyor. Türk-İslam kültürünün önemli eserlerinin sergilendiği bu kütüphane, müzenin genel atmosferiyle de uyum içinde.

Müze odalarının tasarımında Pirkulzade Kütüphanesi’nin mimarisi ve atmosferi, bir referans noktası olarak kullanılmış. Burdur Müftüsü Mustafa Efendi’nin yaptırdığı bu nadide yapı, müzenin bahçesinde özenle konumlanmış, adeta tarihin derinliklerinden bugüne uzanan bir köprü işlevi görüyor.

Haritada görüntüle

Sia Ören Yeri Taşanadam

Burdur’un gizemli tarihini keşfetmek isteyenler için önemli bir durak olan Sia Ören Yeri, Karaot Köyü sınırlarında, zamanın derinliklerinden gelen bir antik miras olarak karşımıza çıkıyor. Psidia şehirlerinden biri olan Sia, günümüzde hala ayakta duran sur duvarlarıyla tarihi dokusunu koruyor.

Bu surlar, antik şehrin eski ihtişamını ve savunma gücünü gözler önüne seriyor. Aynı zamanda, şehir girişindeki 2 katlı kule ve sağlam kapılar, zamanın güçlü yapılarının izlerini taşırken, bu görkemli kalıntılar adeta geçmişin sessiz tanıkları gibi duruyor.

Sia’nın surlarının iç kısmında yapılar, ev kalıntıları ve çok sayıda anıt mezar yer almakta. Bu kalıntılar, antik dönemde burada yaşamış halkın kültürel zenginliklerine, inançlarına ve sosyal yapılarına dair derin ipuçları sunuyor.

Her adımda, tarihsel bir yolculuğa çıkarak antik yaşamın izlerini takip edebileceğiniz bu alanda, sadece taşlardan ve duvarlardan değil, aynı zamanda kaybolan bir medeniyetin ruhundan da izler buluyorsunuz.

Sia Ören Yeri, Burdur şehir merkezine yaklaşık 100 km mesafede ve Bucak ilçesine bağlı olarak konumlanıyor. Bu mesafe, antik şehri keşfetmek için kısa bir yolculuk yapmayı gerektiriyor, ancak varıldığında sizi karşılayan tarihi atmosfer ve büyüleyici manzara, her türlü çabayı fazlasıyla ödüllendiriyor.

Özellikle Taştandam Tepe’nin eteklerine yerleşmiş olan Sia, manzarasıyla da oldukça etkileyici bir konumda. Tepeden şehri izlerken, çevredeki doğal güzelliklerle birleşen antik kalıntılar, tarihin ve doğanın uyumlu bir dansını sergiliyor.

Tarihe ve doğaya meraklı gezginler, bu etkileyici antik şehri diledikleri gibi gezebilir, zamanın derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkabilirler. Sia Ören Yeri, geçmişin izlerini sürmek ve tarihi keşfetmek isteyen herkes için bulunmaz bir fırsat sunuyor.

Haritada görüntüle

Karanlıkdere Kanyonu

Altınyayla ilçesinin saklı cenneti Karanlıkdere Kanyonu, doğa ile iç içe bir keşif arayanlar için adeta bir cennet köşesi. Ballık Köyü'nde yer alan bu etkileyici kanyon, sadece muazzam manzarasıyla değil, aynı zamanda zengin florası ve fauna çeşitliliğiyle de kendine hayran bırakıyor.

Kanyon boyunca yürürken, doğanın binbir tonu arasında kaybolabilir, her adımda farklı bir güzellik keşfedebilirsiniz. Bu bölgenin en dikkat çekici özelliği, flora zenginliğidir. Ardıç ağaçlarının sessizce yükseldiği, sedirlerin ise yılların izlerini taşıyan ihtişamı ile çevrili bu doğal alan, doğa severlerin ve fotoğraf tutkunlarının gözde mekanı.

Kanyonun korunan yapısı, doğal dengeyi bozmadan bu benzersiz flora ve faunanın korunmasına olanak tanıyor. Kanyonun derinliklerinde, dağcılıkla ilgilenenler için zorlu parkurlar ve tırmanış rotaları bulunuyor.

Yıl boyunca süren tırmanış aktiviteleri, hem amatör hem de profesyonel dağcılar için farklı seviyelerdeki zorluklar sunarak macera arayanları bekliyor. Karanlıkdere Kanyonu, aynı zamanda çevresindeki manzaraların sunduğu huzurla, doğanın ve sessizliğin tadını çıkarmak isteyenler için de mükemmel bir alan.

İlçe merkezinden yaklaşık bir saatlik bir yolculukla ulaşılabilen bu bölge, konforlu bir keşif deneyimi sunuyor. Sadece doğanın tadını çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda yerel flora ve fauna hakkında bilgi edinme fırsatı da bulabilirsiniz.

Haritada görüntüle

Mısırlılar Evi

Burdur'un kalbinde yer alan Mısırlılar Evi, sadece adıyla değil, geçmişiyle de büyüleyici bir atmosfer sunuyor. 19. yüzyıldan günümüze uzanan bu tarihi yapı, şehrin sembol mekanlarından biri haline gelmiş.

Evin tavanlarındaki zarif ahşap işçilik ve göz alıcı alaturka kiremitler, her adımda geçmişin izlerini hissettiriyor. Giriş katı, genellikle kışlık odalarla donatılmış olup, soğuk kış günlerinde sıcaklık ve samimiyet sunan bir ortam yaratıyor.

Bir üst katta ise sofaya açılan dört ayrı oda, evin iç yapısının zarif bir düzenini sergiliyor. Alçıdan yapılan şerbetlikler ve yüklükler, her odada benzer bir şekilde yerleştirilmiş, adeta tarihin dokusunu bugüne taşıyor.

Oluklaraltı bölgesinde yer alan bu tarihi ev, günümüzde konukevi olarak hizmet vermekte ve ziyaretçilerine geçmişin zarif atmosferini sunuyor. Ayrıca, taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenen Mısırlılar Evi, Burdur’un kültürel mirasını yaşatmak adına önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor.

Haritada görüntüle

Milias Ören Yeri

Milias Ören Yeri, Toroslar’ın eteklerine yakın, Bucak ilçesine bağlı Kocaaliler kasabasında yer alıyor ve Roma döneminin izlerini günümüze taşıyan etkileyici bir tarihî alandır. Sarp kayalıklarla çevrili bu kadim kent, surlarla korunan alanlarıyla dikkat çeker.

Sur duvarlarının arasına gizlenmiş olan nekropol ise, kentin kuzey sınırında konumlanır. Milias, halk arasında "Milyos" olarak da bilinir. Bu ören yerinde, kayalıkların kesilerek inşa edilen evler, bölgenin geçmişine dair önemli ipuçları sunar.

Özellikle, ana kaya üzerine inşa edilmiş olan tiyatro, bu yapının büyüklüğünü ve mühendislik harikasını gözler önüne serer. Yöreye özgü olan bu tiyatro, hem görsel hem de işlevsel açıdan tarihi zenginliği yansıtır.

Milias Ören Yeri’ni etkileyici kılan bir diğer unsur ise, Aksu Vadisi’ne bakan muazzam manzarasıdır. Bu doğal güzellik, ziyaretçilerine adeta bir zaman yolculuğu yapma fırsatı sunar. Ziyaretçilere, herhangi bir saat sınırlaması olmaksızın, ücretsiz olarak keşfetme imkânı tanınır.

Haritada görüntüle

İlk Siparişine Özel %15 İndirim!
BayiGram’ı keşfetmeniz için tüm siparişlerinizde geçerli %15 indirim bizden!
BAYiGRAM

Burdur’da Ne Yenir?

Burdur mutfağı, kendine has zenginliği ve çeşitliliğiyle dikkat çeker. Un, ceviz ve haşhaş gibi temel malzemelerin öne çıktığı bu mutfak, tarihsel süreçlerdeki gelişimlerden beslenmiş ve bu etkiler mutfak kültürüne yansımıştır. Burdur’un gastronomik dünyası, ziyaretçilerine unutulmaz bir lezzet deneyimi sunuyor.

Farklı damak zevklerine hitap eden çok sayıda lezzet, Burdur seyahatinizi daha canlı ve keyifli hale getirebilir. Her öğünde tercih edilebilecek çeşitlilikte yemeklerin yer aldığı bu mutfakta, börek ve onun çeşitli formları oldukça yaygındır.

Farklı bölgelerde karşılaşabileceğiniz tatları, Burdur kendine özgü yorumlarla sunarken, aynı zamanda yöresel tatları da mutfağında ustalıkla harmanlıyor. Burdur, gastronomik bir keşif yapmak isteyenlere eşsiz bir deneyim vaat ediyor. İşte, Burdur’un meşhur yöresel yemekleri:

  • Mısır Böreği
  • Burdur Muhallebisi
  • Peynirli Pide
  • Erikli Et
  • Dirmil Kebabı
  • Demir Tatlısı
  • Burdur Şişi
  • Teneke Kebabı
  • Gazel Böreği
  • Kömbe
  • Ceviz Ezmesi
  • Mürdümek Aşı
  • İncir Dolması
  • Testi Kebabı
  • Kabak Helvası

Burdur’dan Hediye Olarak Ne Alınır?

Burdur, her yıl binlerce turisti kendine çeker ve bu şehir, hem yurt içinden hem de yurt dışından gelen ziyaretçilerle canlanır. Yaz aylarında ise Akdeniz turlarının vazgeçilmez duraklarından biri haline gelir.

Burdur'dan ayrılırken, sevdiklerinize alabileceğiniz pek çok özgün hediyelik bulunur. Bu hediyelikler, Burdur’un kendine has kültürünü yansıtan motifler taşıyan eşyalardan, günlük yaşamı renklendirecek pratik ürünlere kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. İşte, Burdur’dan alabileceğiniz hediyelik eşyalar:

  • Ceviz ezmesi
  • Alaca dokumalar
  • İbecik bebekleri
  • İbecik bezi
  • Bakır çaydanlık
  • Bakır cezve

Burdur’un En Güzel İlçesi Neresi?

Burdur’un en güzel ilçesi Yeşilova, doğanın zarif dokunuşlarıyla büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Şehrin en göz alıcı ilçesi olan Yeşilova, Salda Gölü’nün muazzam güzelliğiyle ünlü ve her yıl sayısız ziyaretçiyi kendine hayran bırakıyor.

Doğal beyaz kumsalları ve turkuaz sularıyla adeta bir kartpostal görüntüsü sunan bu göl, Yeşilova’nın en değerli hazinesi. Gölün etrafındaki huzurlu atmosfer, her adımda farklı bir renk ve doku sunuyor; doğayla iç içe bir deneyim için ideal bir rota. Hem sakinliği hem de eşsiz doğasıyla Yeşilova, gezginlerin keşfetmek için sabırsızlandığı bir yer haline geliyor.

Burdur’dan sonra gezilecek bir yer arıyorsanız eğer hemen şimdi “İznik Gezilecek Yerler” isimli içeriğimize göz atın!

Bu içeriği beğendin mi?
Emojilerle tepkini insanlarla paylaş!
YORUMLAR
Adımı Sansürle
    Bu yazıya henüz yorum yapılmamış, hemen sen yap!
    Bu yazıya henüz yorum yapılmamış, hemen sen yap!
+
Aktif Müşteri
+
Toplam İşlem
+ Kişi
Tam Zamanlı Çalışan
+
Sosyal Medya Platformu